:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Yildizlar, Güneş Ay Ve Gezegenlerin Yaşami
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
SORU: YILDIZLAR, GÜNEŞ AY VE GEZEGENLERİN YAŞAMLARIMIZI KONTROL ETTİKLERİ İDDİASI NE DERECEDE GEÇERLİDİR?

Yanıt: Astrologlar (Falcılar), gökcisimlerinin konumlarının yeryüzündeki veya insanların kaderlerini kontrol ettiği iddiasındadır. Ancak, bu inancı doğrul en ufak bir delil yoktur.

Soru: Astroloji ‘nin ortaya çıkışı nasıl olmuştur?

Yanıt: Binlerce yıl önce yaşayan atalarımız için, dünyamızdaki çeşitli olayların nedenleri birtakım üstün güçlere veya tanrılara bağlanıyordu. Açlık ve savaş, hastalık depremler ve seller, Ay ve Güneş tutulmaları... hepsi, her şey ilahların kontrolün oluşuyorlardı. Zamanla, önemli tanrılar olarak Güneş, Ay ve gözle görülebilir beş olan Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn ön plana geçtiler Çünkü bunlar di cisimlerinden —yıldızlardan— farklı görünüyorlar ve gökyüzünde sürekli yer değiştiriyorlardı. Bunu fark eden ilk gözlemcilerin uğraş ve görüşleri, zamanla adına ASTROLOJİ dediğimiz, gök cisimlerinin konumları ve göksel olaylarla, yeryüzünde ve daha çok da gözlemcilerin çevresinde olan olaylar arasında “ilahi” ilişkiler aramaya dönüştü. Aynı gözlemcilerin Astronomi’ye de kaynaklık ettiğini ve yıldızlar hakkındaki bazı bilgilerin kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağladığını da belirtmeliyiz.

Soru: Astronomi ile Astroloji ne zaman ayrıldı?

Yanıt: Aslında, birkaç yüzyıl önceye kadar, astronomi çoğunlukla astroloji e veren bir uğraş alanıydı ve astronomlar geçimleri için aynı zamanda astroloji uğraşıyorlar, eski Babil’den (yani M.Ö. 2000 yıllarından) beri yapılan hassas ve sürekli astronomik gözlemler birikimini, Tanrıların istek ve olaylar hakkındaki kararlarını yorumlamak için kullanıyorlardı! Özellikle onyedinci yüzyıldan itibaren Galileo.,Kopernik, Tycho Brahe, Kepler, Newton gibi bilim adamları ve gözlemcilerin gökcisimlerinin hareketlerini büyük ölçüde anlayıp açıklayabilmelerini takip eder astronomi ile astroloji birbirinden ayrıldı ve gerçek bilimciler gök cisimlerini yasaların insanlar arası ilişkilerle hiçbir ilgisi olmadığını ortaya çıkardılar. Astrolojik yorumlar birikimi ise, kanıtsız inançlar geleneği şeklinde, etkisi gitgide azalarak günümüze dek ulaşmıştır.

Astrolojiye karşı çağdaş ve akılcı yaklaşım nedir?

Yanıt: Günümüzde bu eski efsane ve söylenceleri artık kimse ciddiye almıyor. Ancak bilimle astrolojinin yollarının yüzlerce yıl önce ayrılmasına rağmen, bazı kişiler gökcisimlerinin belli konumlarının yaşamlarımızı ve kaderlerimizi denetlediklerine başkalarını inandırmaya çalışmaktadırlar. Çağdaş bilim ve astronomi için astrolojiyi yermek ve dışlamak, geçmişte aynı gözlemlerin astronomiye ve bilimsel gelişmeye olan katkısına, yani geçmiş borçlara bakarak, o kadar “hoş” bir olay olarak görünmeyebilir. Ancak, bazı hoş kavram ve görüşlerine karşın, herhangi bir bilimsel kuram ve gözlem temelinden yoksun olan, boş bir inançlar topluluğuna herhangi bir güven beslemek de mümkün değildir! Medyanın da daha sorumlu davranarak yıldız falı veya burçlar konusunda temelsiz ve yanıltıcı yayınlarından vazgeçmesi beklenir.

Bugün ciddi gazetelerin bile yıldız falı ile ilgili sütunlar ayırdığını görüyoruz. Astrolojinin bu şekilde ısrarlı direnişi, halkın ve medyanın modern bilimi anlamada ve takipte zorlandığının bir işareti olarak alınabilir. Bilimciler, öğretmenler, gazeteciler... bu rahatsızlığı aşmada elele vermek zorundadırlar.


Burçlar Nedir?

GÜNEŞ, 1 YIL SÜRESİNCE, HER BİRİNDE YAKLAŞIK BİR AY KADAR MİSAFİR KALARAK BİR DİZİ TAKIMYILDIZI DOLAŞIR. BU TAKIMYILDIZLAR SIRASIYLA KOÇ, BOÄžA, İKİZLER, YENGEÇ, ASLAN, BAŞAK, TERAZİ, AKREP, (YILANCI), YAY, OÄžLAK, KOVA, BALIKLAR’DIR VE BU TAKIMYILDIZLAR BURÇLAR KUŞAÄžI’ NI OLUŞTURURLAR (AKREP VE YAY ARASINDA BULUNAN YILANCI BURCU, BU KUŞAKTAKİ TAKIMYILDIZ SAYISINI 13’E ÇIKARIR. ANCAK, GELENEKSEL OLARAK, BU SAYI 12’DİR VE YILANCI’YA AİT DÖNEMLER AKREP’E AİT SAYILIR). DOÄžUM TARİHİMİZDE GÜNEŞ’İN İÇİNDE BULUNDUÄžU BURÇ YAYGIN OLARAK KULLANILDIÄžI ŞEKLİYLE “BİZİM BURCUMUZ” OLUR. 0 SIRADA GECE GÖKYÜZÜNDE GÖZLEYECEÄžİMİZ YILDIZLAR BUNLARDAN ÇOK FARKLIDIR. DOÄžUM SIRASINDA BURÇLARIN, YILDIZ VE GEZEGEN KONUMLARININ İNSANLARIN YAŞAMLARI ÜZERİNDE ETKİLİ OLDUÄžU ŞEKLİNDE YAYGIN OLARAK GÜNÜMÜZE KADAR GELMİŞ OLAN VE ASTROLOJİ OLARAK DA BİLİNEN GÖRÜŞ VE İNANÇLARIN BİLİMSEL HİÇBİR DAYANAÄžI YOKTUR. ŞU KADARINI SÖYLEYELİM: GEZEGENLER VE YILDIZLAR BİZDEN O KADAR UZAKTIRLAR Kİ YAKINIMIZDAKİ EŞYA VE İNSANLARIN BİZİM ÜZERİMİZDEKİ HER ANLAMDAKİ ETKİLERİ BUNLARDAN DAHA FAZLADIR. ÖRNEÄžİN, YAKINIMIZDAKİ BİR YAPININ BİR KAMYONUN VEYA KİŞİNİN BİZİM ÜZERİMİZE UYGULADIÄžI ÇEKİM KUVVETİ BİLE, YAKIN YILDIZLARDAN SAYILABİLECEK KUTUP YILDIZI’NDAN KAT KAT DAHA FAZLADIR. KONUYA BİRAZ DAHA AÇIKLIK GETİRMEK AÇISINDAN ASTRONOMİ VE ASTROLOJİ’ NİN BİR KARŞILAŞTIRMASINI YAPMAK YARARLI OLACAKTIR.

Astroloji Nedir

Günümüzde, astronomi ile astrolojiyi birbirine karıştırma, birini diğerinin alternatifi sayma (sanma) eğilimi ne yazık ki oldukça yaygındır. Bu eğilimin gerisinde ise, bilimsel çalışma ve anlayış ile sorgusuz şekilde herhangi bir inanca dayanan anlayış arasındaki farkın iyi bilinmemesi yatmaktadır.
Astroloji, gökyüzündeki bazı olaylar ve yıldız konumlarının insan ilişkilerinde insan yaşamında etkili olduğu şeklindeki varsayıma dayanır. Bu görüş, insanlığın bilgi düzeyinin çok eksik ve yetersiz olduğu, dünyanın gök kubbe altında düz bir disk oluşturduğunun düşünüldüğü dönemlerden kalma bir inanç yığınıdır. Gökyüzünün astrolojik amaçlarla gözlenmesi ve bundan geleceğe ait kehanetlerde bulunma gayretleri, M.Ö. 2000 yıllarında eski Babil’de başlamıştır. Eski Yunan filozof ve bilimcilerinin, daha sonra da bazı İslam astronomlarının gökcisimlerinin hareket ve davranışlarını bilimsel düzeyde ele alma ve açıklamaya çalışma gayretlerine karşılık, astrolojik yorum ve açıklamalar, bütün İlkçağ/Ortaçağ boyunca devam etmiştir. Astrolojik kehanetlere olan inanç, Rönesans’la, yani, gökcisimlerinin hareket kurallarının ve gerçek karakterlerinin anlaşılmaya başlamasından sonra değişmeye başlamıştır. Ancak, astrolojiye olan inanış bundan sonra da azalarak sürmüştür. Günümüz astrolog ve falcıları bu temelsiz eski çağların anlayışının son kalıntılarıdırlar.

Bilimsel yöntem ve çalışma şeklinin en belirgin özelliği, tekrarlanabilir ve denetlenebilir, objektif olay ve tanımlara dayanmasıdır. Bu temellere sahip olmayan karar ve öngörüler, her zaman yanlışlıklara, hatalara kaynaklık edecektir. Astroloji, tekrarlanabilme, denetlenebilme ve objektiflik kriterlerini temelden, tamir edilmez şekilde ihlal etmektedir. Astrolojik öngörülen test etmek için, çeşitli burçlarda doğan kişileri hedef alan ciddi istatistiksel analizler yapılmış, ancak, kehanetlerle kişilerin yaşamları arasında en ufak bir paralellik izine rastlanmamıştır.

Ne yazık ki, astrolojiye inananların veya inanmak ihtiyacı duyanların Çoğu, astrologlardan, iddia ve tahminlerin doğrulanması talebinde bulunamazlar; tersine, astrolog ve falcıların karışık, dumanlı öngörü ve tavsiyelerine sorgusuz sualsiz inanmayı tercih ederler. Fala ve falcıya inanç, inanan kişi için, kolay anlayamadıkları, bu nedenle karar vermede zorlandıkları karmaşık dünyadan bir kaçış, ona karşı bir sığınak sağlıyor olabilir... Yani, falcılar, en iyimser yorumla, bir “sosyal hizmet” yapıyor sayılabilirler. Ancak, onlara güvenerek yapılan planlanmaların çoğu zaman hüsranla sonuçlandığını veya sonuçlanacağını söylemeliyiz.

BİR ANEKTOT

BİLİNEN BİR HİKAYE VARDIR: ALMAN İMPARATORU BÜYÜK FRİEDERİCK’İN SAVAŞLARDAKİ VE ÜLKE YÖNETİMİNDEKİ BAŞARILARINI ÇOK İYİ FALCILARA SAHİP OLMASINA BAÄžLAYAN VE KENDİSİNE GÜÇLÜ ÜÇ FALCI GÖNDERMESİNİ İSTEYEN OSMANLI PADİŞAHI 111. MUSTAFA’YA İMPARATOR; KENDİ FALCILARININ “SAÄžLAM MALİYE, ADALETLİ YÖNETİM VE BİLİMSEL DÜŞÜNCE” OLDUÄžUNU BİLDİRİR.



Kaynak: Gökyüzünü Tanıyalım
Tübitak Yayınları

Arkadaşlardan Astroloji konusundaki fikirlerini bekliyorum.Benim bu konudaki fikirlerim yukarıdaki alıntı doğrultusundadır.
Küçük bi hata olmuştu düzelttim..
Eline sağlık ..Çok Güzel ...

Sevg ...