:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: ZonguLdak / EreğLi...
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
ZonguLdak / EreğLi... Zonguldak antik dönemde Bithynia ve Paphlagonia sınırlarının kesiştiği noktada bulunmaktaydı. Bölgede,Hitit,İskit,Mariandin,Frig,Megara,M,let, Boietya,Kimmer,asur Pers,Makedon,Roma,Bizans,Ceneviz ve Türk kavimlerinin izlerini görmek mümkündür.Özellikle Kdz.Ereğli(Herakeia Pontica) ve Filyos''ta (Tieon) kurulan ticari iskelelere bağlı olarak gelişen yerleşim birimlerinin kalıntıları günümüze kadar ulaşmıştır.Ereğli kalesi tarihi surlar, su sarnıçları,Heracles sarayı,Crispos anıt mezar, Çeştepe,fener kulesi,Bizans kilisesi,Filyos antik limanı,Filyos kalesi,açık hava tiyatrosu,kemerleri bunlardan bazılarıdır. Filyos Kalesi 1460 yılında Fatih Sultan Mehmet''in Amasrayı almasıyla birlikte yörede Türk egemenliği pekişmiştir.1829 yılında taşkömürünün bulunmasıyla farklı bir önem kazanan bölgede 1848''de ilk kömür ocakları kurulmuş;19.yy. sonunan doğru ingiliz,fransız,belçika,rus şirketleri taşkömürü üretimi yapmak üzere yöreye gelmişleridir.Yöredeki şirketlerin haklarını korumak ve üretimi artırmak bahanesiyle fransız askerleri önce Zonguldak''ı ardından Ereğli''yi işgal etmiş(1919);ancak Zonguldak ve çevresinde oluşturulan Müdafa-i Hukuk Cemiyetlerine bağlı milis güçlerinin karşı koymasıyla 18.06.1920''de Ereğli''den 21.06.1920''de ise Zonguldaktan çekilmek zorunda kalmışlardır.Zonguldak,1 Nisan 1924 tarihinde, Cumhuriyet sonrası kurulan ilk il olma ünvanını kazanmıştır.

zonguldak.jpg

Tarihçe
Yörenin ilk sakinleri Frig boylarından oluşan Bithin, Mariandyn ve Migdon adlı göç topluluklarıdır. M.Ö. VI. yüzyılda Batı Anadolu’da başlayan kolonizasyon sürecinde yörede de ticari iskeleler kurulmuştur. M.Ö.334’e kadar Perslerin egemenliğinde kalan bölge, bu tarihten sonra Makedonyalıların eline geçmiş; ancak yöre halkının ayaklanması sonucu kısa bir süre boyunca bağımsız yönetilmiştir.

Zonguldak ve çevresi M.Ö. 27’de Roma İmparatorluğu'na bağlanmış, daha sonra da Doğu Roma toprağı olmuştur.



Yöreye Anadolu Selçuklu ordusu 1084 yılında gelmiş ve yöreyi fethetmiş. Daha sonra ise yöreyi Cenevizliler ele geçirmiştir, beylikler döneminde ise Candaroğulları bölgede hakimiyet kurmuştur. 1460 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Amasra’yı almasıyla birlikte Zonguldak ve çevresi tamamen Osmanlıların eline geçmiştir.

II. Mahmut döneminde, 1829 yılında bölgede ilk kömür bulunmuştur.1848'de ise ilk kömür oacakları açılmıştır.Bu ocakları Belçikalı ve Fransız şirketler işletmiştir.

Zonguldak limanı Birinci Dünya Savaşı'nda Sarıkamış'a gidecek malzemelere ev sahipliği yapmış, Kurtuluş Savaşı'nda ise SSCB ile ilişkilerde önemli bir rol oynamıştır.

Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra 1919 yılında Fransız şirketlerinin haklarını korumak bahanesiyle Fransız askerleri önce Zonguldak’ı, ardından da Kdz.Ereğli’yi işgal etmiştir; ancak, Zonguldak ve çevresindeki Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine bağlı güçlerin karşı koymasıyla tehlikeye düşmüşler, 21 Haziran 1920'de de bölgeyi terketmişlerdir.

Sanayi

Bölgedeki önemli sanayii tesislerinin başında Türkiye Taşkömürü Kurumu yer almaktadır. İşletmecilik Başlangıcı (1843 - 1848) tarihlerine dayanmaktadır.

1830 - 1848 tarihleri arasındaki arama ve işletmecilik faaliyetleri hakkında çok ayrıntılı bilgi olmamakla birlikte; 1843 tarihli resmi belgelerde, Ereğli ve Amasra’da üretilen “vapur kömürünün” İstanbul’ da pazarlamasından ve gerekli düzenlemelerin yapılmasından sonra devlet hazinesine sağlayacağı katkıdan söz edilmektedir. 1848’ de yapılan inceleme ve düzenlemelerle, Ereğli Amasra arasında “taşkömürü bulunan yerler” saptanarak “havza sınırları” ilk kez tanımlanmıştır. Günümüzde İlk Alışveriş Merkezi projesi yatırımını Demir Madencilik yapmaktadır. Dedeman Otelcilik Alışveriş Merkezi içinde yapacağı yatırımla bölgenin ilk önemli otel yatırımını yapacaktır. Zonguldak Alışveriş Merkezi projesinin Danışmanlığını Target Store Ekibi ve Başkanı Sn. Semih ÜNAL yapacaktır.


Bölgedeki taşkömürünü işleten kurumlar:

Hazine- İ Hassa (Evkaf Nezareti) Yönetimi (1848 - 1854)
İngiliz (Galatalı Sarraflar) Kömür Kumpanyası İşletmeciliği (1849 - 1854)
Kırım Savaşı (Geçici İngiliz) Yönetimi (1854 - 1856)
Hazine- İ Hassa (Evkaf Nezareti) Yönetimi (1856 - 1861) Emanet İdare İşletmeciliği (1856 - 1859)
Zafiropulos İşletmeciliği (1859- 1860)
İngiliz Kömür Kumpanyası İşletmeciliği (1860- 1861)
Hazine-İ Hassa (Evkaf Nezareti) Yönetimi (1861 – 1865)
Bahriye Nezareti Yönetimi (1865 – 1908)
Tersane İdaresi İşletmeciliği (1865 – 1882)
Yerli- Yabancı Sermaye Şirketleri İşletmeciliği (1882 - 1940)
Nafia Nezareti Yönetimi (1908- 1909)
Orman ve Maadin Ticaret ve Ziraat Nezareti Yönetimi (1909- 1920)
Dünya Ve Ulusal Kurtuluş Savaşı Dönemi (1914- 1922)
İktisat Vekaleti Yönetimi (1920-1940)
İş Bankası İşletmeciliği (1926- 1940)
Etibank ve EKİ işletmeciliği (1937-1940)
Etibank Ve EKİ Yönetimi (1940- 1957)
TKİ Yönetimi (1957- 1984)
TTK Yönetimi (1984-)
Bölgenin diğer başlıca sanayi alanları tarım ve hayvancılık, enerji, taş ve toprağa dayalı ürünler olarak sıralanabilir


Belediyeler

Beycuma
Çatalağzı
Çaydeğirmeni
Elvanpazarcık
Devrek
Gelik
Karaman
Kilimli
Kozlu
Muslu
Sivriler
Zonguldak
Yüzölçümü: 782 kilometrekare
Şehir Nüfusu: 80.200
Toplam Nüfusu: 154.000
Ereğli’ye Bağlı Belde Sayısı: 6
(Armutçuk, Gülüç, Güneşli, Ormanlı, Gökçeler, Öğberler)
Ereğli’ye Bağlı Köy Sayısı: 97
Şehir Merkezi Mahalle Sayısı: 17
Okuma Yazma Oranı: Yüzde 98
Şehirleşme Oranı : Yüzde 53.73






Karadeniz Ereğli, Türkiye’nin kuzeyinde, Batı Karadeniz Bölgesi’nde, Zonguldak il sınırları içerisinde; 41 derece 17 dakika kuzey, 31 derece 24 dakika güney enlem ve boylamları arasında yer almaktadır. Yüzölçümünün Yüzde 56’sını ormanlar oluşturur. İlçede 15 ağır sanayi kuruluşu, 81 orta ölçekli işletme faaliyet gösterir. Şehirde Ticaret Odasına kayıtlı 45 anonim , 235 limited şirket, 104 kooperatif ve Ticaret Odasına kayıtlı 1.726 kuruluş bulunmaktadır. Şehirde 4 modern hastane, 100’ü aşkın doktor vardır. Karadeniz Ereğli Müzesi’nde 3.000’i aşkın arkeolojik eser sergilenmektedir. Karadeniz Ereğli, sınırları boyunca 80 km.’lik kıyı şeridine sahiptir. Yükleme ve boşaltma imkanlı limanları ve balıkçı barınakları ile uluslararası değerlere sahip tersaneleri bulunmaktadır. Karadeniz Ereğli’ye bağlı Armutçuk Beldesi’nde, TTK’ya bağlı Armutçuk Müessesesi bünyesinde Taşkömürü ocakları, Karadeniz Ereğli kent merkezinde Ereğli Demir Çelik Fabrikaları (ERDEMİR) bulunmaktadır. Karadeniz Ereğli’nin kıyıları boyunca, bir çok doğal plajın yanısına; Karadeniz Ereğli Belediyesi, Erdemir Fabrikaları ve Karadeniz Bölge Komutanlığı’na ait kamp ve plaj tesisleri bulunmaktadır. Karadeniz Ereğli, sanayi ve doğanın içiçe bir bütünlük içerisinde yaşandığı, Türkiye’nin ender bölgelerinden birisidir. Kent merkezinin nüfusu 80.200 olmasına rağmen; sosyal alanlar, çevre düzenlemeleri ve ticari hareketliliğinden dolayı Zonguldak ve çevresinin çekim merkezi konumundadır. Bu nedenle Karadeniz Ereğli’nin nüfusu gündüz saatlerinde 100.000’i aşmaktadır. Karadeniz Ereğli’de; Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilköğretim ve liseler ile özel okullarda 35 bin öğrenci öğrenim görmektedir. Ayrıca Karaelmas Üniversitesi’ne bağlı Karadeniz Ereğli Eğitim Fakültesi’nde 2000’e yakın üniversite öğrencisi eğitim görmektedir. Karadeniz Ereğli’de her yıl Haziran ayının ikinci haftası başlamak üzere Uluslararası Osmanlı Çileği Kültür Festivali düzenlenmektedir.



Ereğli’nin Tarihçesi :



Anadolu’nun Kuzey Batısı’nda Karadeniz kıyı yerleşmesi olan Karadeniz Ereğli, Anadolu’nun diğer bölgeleri gibi tarihçi ve arkeologların yoğun ilgisini çekmemiştir. Karadeniz Ereğli’nin tarihi ile ilgili yayınlarda, Antikçağ tarihçi ve coğrafyacılarının efsanelerle karışmış anlatımlarının etkisi görülür. Günümüzde araştırmacı ve tarihçilerimiz Karadeniz Ereğli ile ilgili bilgiler verirlerken bu nedenlerden dolayı bilimsel izahlardan uzaklaşmışlardır. Antikçağ kaynaklarının efsanelerle ve Helen yayılma ideolojileriyle karışmış tarihsel değerlendirmeleri, Karadeniz Ereğli araştırmacılarını yanılgıya düşüren en büyük tuzak olmuştur. Bugüne kadar Karadeniz Ereğli tarihi hakkında kronolojik sıralama yapılmadığı için tarihçiler Karadeniz Ereğli hakkında değişik tarihi anlatımlarda bulunmuşlardır. Karadeniz Ereğli’nin kuruluş tarihi tarihçiler tarafından antik kaynakların etkisiyle M.Ö. 550 yılı olarak söylenmişse de, 1930’lu yıllarda Hitit yazıtlarının okunması sonucunda bu tarihlemenin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkmıştır. 1990’lı yıllardan sonra Karadeniz Ereğli’de tesadüfen bulunmuş bazı tarihi eser parçaları Karadeniz Ereğli tarihinin M.Ö. 550 yıllarından daha geç dönemlerde başladığını desteklemiştir. Ayrıca tarihçilerin sadece Karadeniz Ereğli kent merkezinden elde edilen veriler ışığında hareket etmesi, Karadeniz Ereğli tarihi hakkında net sonuçlara ulaşılmasına engel olmuştur. M.Ö. 550 yılından yaklaşık 2000 yıl geride, M.Ö. 2500’lü yıllarda Karadeniz Ereğli ve çevresinde yerleşmelerin olduğu yapılan arkeolojik araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte bilimsel araştırmaların artması sonucunda Karadeniz Ereğli, efsaneler ile karışmış tarihinden kurtulacaktır. Karadeniz Ereğli tarihini M.Ö. 2500’lü yıllardan başlatmak, araştırmacılar için bir ışık ve teşvik olacaktır.Hazırlanan bu yayını bugüne kadar ki tüm tarih araştırma ve yayınlarından ayıran en önemli özellik ilk kez Karadeniz Ereğli tarihinin M.Ö. 2500’lü yıllardan başlatılmasıdır
[b]Cehennem Ağzı Mağaraları :

Kdz.Ereğli`nin eskiden Ayazma olarak bilinen İnönü Mahallesindedir. Batılı kaynaklarda Akheron (Acheron) Mağaraları olarak geçen, mitolojide yeraltı tanrısı Lades`in ülkesine açılan yollardan biri olan Cehennemağzı Mağaraları üç mağaradan
oluşmuştur.



Birinci Mağara (Kilise Mağarası) : 18 metrelik bir ağzı 3-4 metre yüksekliği olan büyük bir salondan oluşur. Mağaranın tabanında 5 metrelik bir zemin mozayiği duvarlarda kandil yuvaları (niş) bulunmaktadır. Hristiyanlığın yasak olduğu dönemlerde ilk hristiyanların gizli ibadet yaptıkları bu İnanç Turizmi anlamında değerlendirilebilecek özellikler taşımaktadır.

İkinci Mağara : Birinci mağaranın 80-100 m kuzeydoğusunda bulunan mağara günümüzde Kocayusuf Mağarası olarak bilinir. Dar, merdivenli ama kolay bir girişten yaklaşık 7 metre yüksekliği olan bir salonuna geçilir. Salonun önemli bir kısmı gözle kaplıdır. Söylentiye göre göl, Amasra`da bulunan bir yeraltı suyuyla bağlantılıdır. Yarı tanrı Herkül Hades`in ülkesini bekleyen canavar Kerberus`u bu mağarada zincire vurmuştur. Tarihçi Xenephon,Rodoslu ozan Apollonuis ve ünlü ozan Hesiodos yapıtlarında yer alan bu olay Herakles`in gerçekleştirdiği on iki işten biridir. Mitolojiye göre bu mağara aynı zamanda kehanet tanrısı Apollon`un Anadolu`daki önemli kehanetgahlarından biridir.

Üçüncü Mağara : Birinci mağaranın 100 metre ilerisinde, yol kenarında bulunan bu mağarada iki salon; salonun sonunda derinliği bilinmeyen bir göl bulunmaktadır.



Herkül :

Karadeniz Ereğli, sadece tarihi M.Ö. 2500 yıllarına uzanan çok eski bir kent değildir; Ereğli, aynı zamanda, Anadolu uygarlıklarının, binlerce yıla yayılan bir kesişme noktasıdadır da.

O kadar ki, Yunan mitolojisinin en çarpıcı olaylarının yaşandığı kentler arasında Ereğli’de vardır.

Hemeros, ünlü eseri İlayada’da, Ereğli’yi de içine alan Zonguldak kıyılarının ünlü Troya (Truva) savaşlarına (M.Ö. 1200) katılan gönüllü Anadolu askerlerine de yurt olduğunu anlatır.

Yunan mitolojisinin en çarpıcı öykülerinden olan Herkül’ün (Herakles) Cehennemin kapısını bekleyen üç başlı canavar köpek Kerberos’u yakalaması öyküsü de Ereğli’de geçmektedir.

Yunan mitolojisine göre, Cehennemağzı Ereğli’dedir. Bu mitolojik açıklamadan binlerce yıl sonra, 1829’da “yanan taş” ların ya da maden kömürünün Ereğli’de bulunması cehennem çağrışımı açısından ilginçtir!..

Ereğli, adını Herkül’den almıştır.[/b]
[b]Osmanlı Çileği :

Çilek ile ilgili ilk bilgiler M.S. 23 - 79 yılları arasında yaşayan botanikçi Tillius tarafından aktarılır.Çilek, Fransa’da gelişir ve sonraki yıllarda kültürel değerini artırmaya başlar.

Karadeniz Ereğli’ye özgü Osmanlı Çileği ise kralların yiyeceği ve içeceği olarak da adlandırılır.

İlk olarak 1920’li yıllarda Karadeniz Ereğli’de ekimine başlanmıştır. İstanbul bölgesinden bu yıllarda Karadeniz Ereğli’ye getirilen çilek, yerli kültür olan diğer çilek ile etkileşim sürecine girmiş ve ortaya Osmanlı Çileği denen nazik ve aromalı bir çilek çıkmıştır.

1930 yılında Türkiye’nin devlet tarafından kredilendirilen ilk konserve fabrikası Osmanlı Çileği’nin yoğunlaşması ile birlikte Karadeniz Ereğli’de kurulur.

1960’lı yıllarda Karadeniz Ereğli’de Osmanlı Çileği üretimi had safhaya ulaşır ve ülke genelinde adını duyurur. Osmanlı Çileği’nden yapılan likör Türkiye Devleti tarafından sadece Avrupa’nın zengin sofralarında kullanılmak üzere ihrac edilmeye başlanır. Osmanlı Çileği’nin üretimi 1960’lı yıllardan sonra büyük bir gerileme sürecine girer. 1985’li yılları gelindiğinde Osmanlı Çileği neredeyse kaybolmaya yüz tutmuştur.

1994 yılından sonra belediye tarafından desteklenen Osmanlı Çileği üreticilerine ücretsiz çilek tohumu verilir ve yine belediye tarafından kurulan seralarda fide yetiştirilmeye başlanır. Bugün Karadeniz Ereğli’de halen 500’ü aşkın aile Osmanlı Çileği üretiminden geçimini sağlamaktadır. Mevsim normallerinde, haziran ayı başlarında ilk meyvesini vermeye başlayan Osmanlı Çileği, haziran ayı sonuna doğru artık meyve vermez. Hassas bir yapıya sahip olduğundan çok büyük ilgi isteyen Osmanlı
Çileği üreticileri tarafından sabahın erken saatlerinde zedelenmeden toplanır ve 1 - 2 saat içerisinde hemen satışa çıkarılır. Toplanan çileğin açık havadaki ömrü sadece 15 - 20 saat olduğundan hemen tüketilmesi gerekmektedir.[/b]
[b]Elpek Bezi

Dokumacılık, Anadolu’nun kültürel zenginlikleri arasında önemli yeri olan ve yöresel özellikler gösteren özgün bir el sanatıdır. Karadeniz Ereğli’nin ünlü Elpek Bezi de bu sanatın en naif örneklerinden biri olarak “keten dokumalar” kategorisinde önemli bir yere sahiptir. Elpek Bezi, Batı Karadeniz Bölgesi’nde bir zamanların tarım ürünü olan Keten’in liflerinden yüzlerce hatta binlerce yıldır üretilegelmiştir.

Antikçağlarda ketenden ürettiği yelken bezi ve dokumalarıyla ünlenen Karadeniz Ereğli’de, Karadeniz kıyısında dağlarla çevrili bir bölge olduğundan, yıllık nem oranı ülkenin diğer bölgelerine göre daha yüksektir. Bu nedenle, insan vücudunun nemden etkilenmesini önlediği bilinen ketenden elde edilen Elpek Bezi, yüzyıllardır giyim malzemesi olarak kullanılmıştır.

Antikçağ yazarları, Karadeniz Ereğli halkının günlük yaşamını anlatırken; ketenden dokunmuş, vücudun tamamını kaplayan, bol ve bükümlü elbiseler giydiklerini ve bu durumun kenti şiirsel bir atmosfere büründürdüğünü anlatırlar.

Elpek Bezi, yörede sanayi gelişip, dokumacılıktan ve buna paralel olarak keten tarımından vazgeçilinceye kadar önemini korumuştur. Keten ipliğinin, elde edilinceye kadar geçirdiği uzun ve zahmetli yolculuk, üreticiyi bu bitkiden ve dokumasından vazgeçiren bir diğer faktör olmuş, Türkiye’de gelişen tekstil teknolojisi ve ürünleri ile rekabet edemeyen Elpek Bezi tarih sayfaları arasında kaybolmaya yüz tutmuştur.

1940-1950 yıllarında kaybolma sürecine giren Elpek Bezi, yaklaşık 50 yıl aradan sonra yeniden canlandırılıp yaşatılmaya başlanmıştır. Karadeniz Ereğli’de 1960’lı yıllar öncesi köylünün geçim kaynağı ve giyim malzemesi olan keten ve elpek dokuma ürünleri, 1995 yılından sonra Karadeniz Ereğli Belediyesi’nin girişim ve destekleriyle yeniden canlanmaya başlamıştır.

Karadeniz Ereğli’ye bağlı Kandilli Beldesi’nde bulunan dokuma tezgahları, yıllar önce kullanılan orijinal şekillerine sadık kalınarak yeniden hazırlanmıştır. Yörede yaşayan kadınların hem aile ekonomilerine hem de yöresel kültüre destek veren el emekleri ile dokunan Elpek Bezi, Türkiye’nin seçkin giyim firmalarına hammadde olarak satılmaktadır.
[/b]
ereli15lr.jpg
eregli3.jpg
karadeniz_eregli.jpg
27022008133122.jpg
n651453623_223213_41.jpg
n651453623_235740_8635.jpg
n651453623_235737_7881.jpg
n651453623_223214_4234.jpg
n1325672256_299432_7704.jpg
n660886321_1770408_5388.jpg
n619997898_845988_3177.jpg
n619997898_845943_8825.jpg
n619997898_845939_5458.jpg
n1154629686_77392_4924.jpg