01-16-2007, Saat: 09:56 AM
Dün gece düşümde gördüm seni.
En güzel giysilerini giymiş
Tastamam hazırdın gitmeye
Elinde mavi valizin
Ayağında en sevdiğin pembe iskarpinler
Yüzünde buruk bir ifade
Herzaman ki senden eser yoktu
Öylece duruyordun kapının eşiğinde
Gitme diyecek oldum
Çıkmadı takıldı kaldı sözler dilimde
Mevsim bahardı
O gün anladım ki;
Bir gün gelip biteceğini hiç düşünmeden
Gündelik hazlardan beslenmişiz birlikte
Yazık şimdi çok geç
Gözlerinde şimdi bir buğulu bakış
Sanki taşan sel misali yıkılmış bir hüzün
Dudağında birdaha hiç fısıldayamayacak olduğun gizli kelimeler
Üzerinde 27. ci doğumgününde hediye ettiğim o hırka
Sanki biraz daha kızıldı
Gözbebeklerindeki maviliklere meydan okurcasına vakurdu son halin
Elini dokunduğun her eşyada daha bir matlık var şimdi
Yokluğunu aydınlatmaya yetmeyecek cılızlıkta yanıyor fener
Son mu bu , yoksa birşeylerin başlangıcındamıyız?
Solmuş mu bana öylemi geliyor cumbadaki çiçekli köşeler?
Sensiz yaşamak ölüme eşdeğer bunu biliyorsun
Zerre kadar yanılma payım olsa şaşıracaksın inan bendeki değişime
Umut işte umut ne güzel , ne büyük kelime umut......
Hadi gidiyorsun beni yalnızlığın koylarına çivileyip yüreğimin en acı veren yerinden.
Bunun olacağına inanamasamda gidiyorsun.
O zaman söyle;
Sen yoksan kalbimdeki camkırıklarını kim ve nasıl temizler?
Saçlarımı kim okşar serin güz akşamları?
Gözlerime kim bakar peki öyle nazenin?
Düşüncelerden öte boğazıma kadar saplandığım bataklıklardan kimi düşleyerek kurtulacağım ?
Yokluğunun bin katına eşdeğer dikenli gül bahcelerinin ruhuma vereceği acı nasıl diner?
Sen yokken hanemdeki şu dört duvarın dile gelip beni çıldırtmayacağının garantisi ne?
Tan yerinin o kızıllığına her sabah nefret dolu bakarak okkalı bir küfür savurmam yanlışmı olur, sırf canalıcı kızıl saçlarını anımsatıyor diye?
Hiç bu kadar sessiz olmamıştı geceleri bu şehir ve deniz hiç bu kadar durgun gözükmemişti gözüme.
Bir bebek çığlığı gibi her an büyür yokluğun sensizliğimin o kuytu köşelerinde
Anla işte;
Sen yoksan bende olmayacağım tende,bedende, bende
Şimdi bırak o mavi valizini yerine ve umutlarıma bir ışık yak ne olur
Dön yüzünü yetim kalmasın ellerim sinemde.
Bir çiğ tanesi gibi yüzüme yağan gözyaşlarıma aldırma bile
Onlar dünden razı beklerken ellerinde ölmeye yada sen gidersen tutacağım yasıma şahitlik etmeye.
Anla canözüm ne çok benimsin,ne çok seviyorum nefes alıp vermeyi seninle
Ve bir daha terketme beni düşlerimde olsa bile.................
En güzel giysilerini giymiş
Tastamam hazırdın gitmeye
Elinde mavi valizin
Ayağında en sevdiğin pembe iskarpinler
Yüzünde buruk bir ifade
Herzaman ki senden eser yoktu
Öylece duruyordun kapının eşiğinde
Gitme diyecek oldum
Çıkmadı takıldı kaldı sözler dilimde
Mevsim bahardı
O gün anladım ki;
Bir gün gelip biteceğini hiç düşünmeden
Gündelik hazlardan beslenmişiz birlikte
Yazık şimdi çok geç
Gözlerinde şimdi bir buğulu bakış
Sanki taşan sel misali yıkılmış bir hüzün
Dudağında birdaha hiç fısıldayamayacak olduğun gizli kelimeler
Üzerinde 27. ci doğumgününde hediye ettiğim o hırka
Sanki biraz daha kızıldı
Gözbebeklerindeki maviliklere meydan okurcasına vakurdu son halin
Elini dokunduğun her eşyada daha bir matlık var şimdi
Yokluğunu aydınlatmaya yetmeyecek cılızlıkta yanıyor fener
Son mu bu , yoksa birşeylerin başlangıcındamıyız?
Solmuş mu bana öylemi geliyor cumbadaki çiçekli köşeler?
Sensiz yaşamak ölüme eşdeğer bunu biliyorsun
Zerre kadar yanılma payım olsa şaşıracaksın inan bendeki değişime
Umut işte umut ne güzel , ne büyük kelime umut......
Hadi gidiyorsun beni yalnızlığın koylarına çivileyip yüreğimin en acı veren yerinden.
Bunun olacağına inanamasamda gidiyorsun.
O zaman söyle;
Sen yoksan kalbimdeki camkırıklarını kim ve nasıl temizler?
Saçlarımı kim okşar serin güz akşamları?
Gözlerime kim bakar peki öyle nazenin?
Düşüncelerden öte boğazıma kadar saplandığım bataklıklardan kimi düşleyerek kurtulacağım ?
Yokluğunun bin katına eşdeğer dikenli gül bahcelerinin ruhuma vereceği acı nasıl diner?
Sen yokken hanemdeki şu dört duvarın dile gelip beni çıldırtmayacağının garantisi ne?
Tan yerinin o kızıllığına her sabah nefret dolu bakarak okkalı bir küfür savurmam yanlışmı olur, sırf canalıcı kızıl saçlarını anımsatıyor diye?
Hiç bu kadar sessiz olmamıştı geceleri bu şehir ve deniz hiç bu kadar durgun gözükmemişti gözüme.
Bir bebek çığlığı gibi her an büyür yokluğun sensizliğimin o kuytu köşelerinde
Anla işte;
Sen yoksan bende olmayacağım tende,bedende, bende
Şimdi bırak o mavi valizini yerine ve umutlarıma bir ışık yak ne olur
Dön yüzünü yetim kalmasın ellerim sinemde.
Bir çiğ tanesi gibi yüzüme yağan gözyaşlarıma aldırma bile
Onlar dünden razı beklerken ellerinde ölmeye yada sen gidersen tutacağım yasıma şahitlik etmeye.
Anla canözüm ne çok benimsin,ne çok seviyorum nefes alıp vermeyi seninle
Ve bir daha terketme beni düşlerimde olsa bile.................