01-24-2007, Saat: 07:46 PM
Hayatımızın her anında karışık çelpeşik ve hoşnut olmayan durumlar ile karşılaşmamız hepimiz için bilindik ve tanınmış bir gerçektir.Kimi zaman acılarımız,kimi zaman kocaman kahkahalarımız vardır,hepimizin kendimize dair bir dini inancı yada farklı kültürlerden gelme farklı bir yaşantımız vardır elbetteki.Ancak hepsinin özünde olmazsa olmaz tek kavram insan olmanın varlığıdır.Kişi farklı bir dini inançtan aynı din içerisinde farklı bir mezhepten yada yıllar önce oluşan farklı millet kavramından gelebilir.Ancak birçok açıdan üstün niteliklerle donatılan ve bütün varlıklardan ayrı bir kefede olan; insan olma sıfatlarını taşımak hepsinden daha önemli ve daha değerli bir kavramdır.İnsan olma kavramları nelerdir elbetteki buna kişi olarak bir sınır koyma lüksümüz yoktur bu kavram kişinin kendisinde olan vicdan kavramıyla bağdaştırılabilir.Belki burada oluşabilecek bir soru şu olabilir peki vicdan kavramıyla nasıl belirlenir toplumun bir bireyi olarak kendime yaptığım bir sınav şekli vardır gece yatağıma girdiğimde acaba yastığa kafamı rahat koyabiliyormuyum?Bana göre önemli bir kavramdır kişilere zarar vermediğime inanmamı ve insan olabildiğimi o günün akşamında bana fazlasıyla aktarmaktadır.
Pekala vicdansız olan kişi nasıldır ve neden bu şekli almıştır en çok kafamı kurcalayan konulardan birtanesi olarak düşünebilirim.Herşeyden önce bu noktada beni kesin yargıya vardıran sevgiye dair eksikliktir.Hani derler ya Sırat Köprüsü kıldan ince kılıçtan keskindir diye.İçimizdeki nefsi durduğumuzda ve insanı sırf insan olduğu için sevebildiğimizde inanıyorumki sevdiklerimizin omuzunda bu tarz bir köprüden bile rahatlıkla geçebileceğiz.Herkes kendi içinde vicdani bir hesaplaşmaya giderek o yapmıyor ben neden yapayım gibi bir sorudan ve çelişkiden vazgeçer ise insanlığın gerçek değeri ve gerçek tarihi bu noktada ortaya çıkacaktır ve gerçek sevgi o gün dünyayı kurtaracaktır.....
Pekala vicdansız olan kişi nasıldır ve neden bu şekli almıştır en çok kafamı kurcalayan konulardan birtanesi olarak düşünebilirim.Herşeyden önce bu noktada beni kesin yargıya vardıran sevgiye dair eksikliktir.Hani derler ya Sırat Köprüsü kıldan ince kılıçtan keskindir diye.İçimizdeki nefsi durduğumuzda ve insanı sırf insan olduğu için sevebildiğimizde inanıyorumki sevdiklerimizin omuzunda bu tarz bir köprüden bile rahatlıkla geçebileceğiz.Herkes kendi içinde vicdani bir hesaplaşmaya giderek o yapmıyor ben neden yapayım gibi bir sorudan ve çelişkiden vazgeçer ise insanlığın gerçek değeri ve gerçek tarihi bu noktada ortaya çıkacaktır ve gerçek sevgi o gün dünyayı kurtaracaktır.....