01-26-2007, Saat: 11:53 PM
Öncesi (yok) gelişin (bir ömür)
Bir destan mıydı sevdam…
yoksa sevdamı destan mı yaptım ben..
Öncesi (yok) .. Gelişin (bir ömür) ...
Bir dağ başı yalnızlığıydı yaşadığım..
Kalabalık sesler içinde suskunluğum çığlık çığlığaydı..
Ne çok yalnızdım sen yokken ben..
Sen yokken ben var mıydım?
Çocuktum.. yüreğim çocuktu..
Ellerim, yüzüm, neşem gülüşüm çocuktu..
Aldılar çocukluğumu benden
Geriye kalan sadece cansız bir beden..
Sübyan duygularımın gidişinin ardından geldi karanlıklar..
Bir umut var mıydı benim için …
Gözlerim alışmaya başlamıştı karanlığa..
Bir el aradım kanadı kırık kuş misali..
Üşüdüm.. çok üşüdüm..
Köhne yalnızlığımın beni esir aldığı bir andı..
Ruhumun intihar eşiğinde olduğu bir zamandı..
Gökyüzündeki tek yıldıza bakarak bir dilek diledim..
O parlak ve tek yıldızdan bir tek seni istedim…
Yıllardır belki de asırlardır yüzünü hiç bilmedim
Ama sana hep yandım ben.. seni hep sevdim..
Gözün kaşın nasıldı bakışların nasıldı bilmedim
Ben seni hiç görmeden bilmeden sevdim…
Asırlar öncesinden vurgundum ben sana
Göz alabildiğince canın yandığınca sendim aslında
Ruhumun öldüğünce, yüreğimin taptığınca bendin aslında
Bir yerlerdeydin..gelecektin..
Ve. Bir gün… GELDİN..
Karanlıkları dağıtarak “lafı uzatmayarak” geldin..
Usulca, yavaşça aynı zamanda koşarak geldin
Bilmeden, bilerek…neyse sebebi işte sonunda geldin..
Belki isteyerek… belki istemeyerek..
Ama geldin.. “senin için” dedin…”senin kaderinim” dedin
Yüreğini dinle.. ben senin için geldim dedin
İyi ki geldin..yüreğime ruhuma canıma..
Ne iyi ettin de geldin..
Hoş geldin kalbime gece gözlüm..
hoşgeldin..
Bir destan mıydı sevdam…
yoksa sevdamı destan mı yaptım ben..
Öncesi (yok) .. Gelişin (bir ömür) ...
Bir dağ başı yalnızlığıydı yaşadığım..
Kalabalık sesler içinde suskunluğum çığlık çığlığaydı..
Ne çok yalnızdım sen yokken ben..
Sen yokken ben var mıydım?
Çocuktum.. yüreğim çocuktu..
Ellerim, yüzüm, neşem gülüşüm çocuktu..
Aldılar çocukluğumu benden
Geriye kalan sadece cansız bir beden..
Sübyan duygularımın gidişinin ardından geldi karanlıklar..
Bir umut var mıydı benim için …
Gözlerim alışmaya başlamıştı karanlığa..
Bir el aradım kanadı kırık kuş misali..
Üşüdüm.. çok üşüdüm..
Köhne yalnızlığımın beni esir aldığı bir andı..
Ruhumun intihar eşiğinde olduğu bir zamandı..
Gökyüzündeki tek yıldıza bakarak bir dilek diledim..
O parlak ve tek yıldızdan bir tek seni istedim…
Yıllardır belki de asırlardır yüzünü hiç bilmedim
Ama sana hep yandım ben.. seni hep sevdim..
Gözün kaşın nasıldı bakışların nasıldı bilmedim
Ben seni hiç görmeden bilmeden sevdim…
Asırlar öncesinden vurgundum ben sana
Göz alabildiğince canın yandığınca sendim aslında
Ruhumun öldüğünce, yüreğimin taptığınca bendin aslında
Bir yerlerdeydin..gelecektin..
Ve. Bir gün… GELDİN..
Karanlıkları dağıtarak “lafı uzatmayarak” geldin..
Usulca, yavaşça aynı zamanda koşarak geldin
Bilmeden, bilerek…neyse sebebi işte sonunda geldin..
Belki isteyerek… belki istemeyerek..
Ama geldin.. “senin için” dedin…”senin kaderinim” dedin
Yüreğini dinle.. ben senin için geldim dedin
İyi ki geldin..yüreğime ruhuma canıma..
Ne iyi ettin de geldin..
Hoş geldin kalbime gece gözlüm..
hoşgeldin..