01-30-2007, Saat: 08:36 PM
Sen uçurtmaların kanadında asılı duran rüzgar...
mevsimlik bir çiçektin son baharı bile beklemeyen...
Sen çocuktun asla öyle kalmayacak olan,
biliyorsun büyümek çirkinleşmek...
Bir yağmur damlasıydın çorak toprağa düşen heyecan verici,
ve bazen şımarık bir zengin çocuğu gibi umursamaz...
Sen aslında dolu bardağa konan bir su,
aynı zamanda kanamalı bir hasta için acil kan...
Sen elimi alnıma koymadan güneşe bakmak
ve usul usul sokulmak ana kucağı gibi...
Bir idam sehpasında ölümü beklerken geçen zaman,
ve kır çiçekleri toplamak sonsuz kırlarda...
Sen gün geceye doğru kayarken yıldızları sayma cezası,
ve seyre dalmak mücevher sandığı misali yakamozları..
Sen telafisi mümkün olmayan bir vicdan azabı,
ve çocukluğumun saklambaç oyunusun...
Sen ölümü düşlemek hayatın baharında,
ve ölmek bir ilkyazda sessiz ama aynı zamanda usulca...
Sen en kötü ihanet planlarımın içinde omuz vermek ince bir tebessümle dosta
ve hatırlamak en zamansız acılarımda göğsümde bir sancıyla...
Sen korkunç kabuslardan kan ter içinde apansız uyanışım,
Hayata tutunma gerekçem olan hayallerimin sarhoşluğu...
Sen kendimle her kalışımda çılgınca kimlik arayışım,
Ve bazen bütün hislerimi özgür bıraktığım kaygısız bakışımsın...
Sen benim öbür yarımsın..