02-01-2007, Saat: 05:13 PM
A Thousand Years
A thousand years, a thousand more,
Bir bin yıl, bir bin yıl daha
A thousand times a million doors to eternity
Bin kere milyon tane kapı sonsuzluğa
I may have lived a thousand lives, a thousand times
Bin tane hayat yaşamışımdır, bin kere
An endless turning stairway climbs
Sonu olmayan dönel bir merdiven yükselen
To a tower of souls
Ruhların kulesine
If it takes another thousand years, a thousand wars,
Eğer bir bin yıl daha sürse, bin savaş
The towers rise to numberless floors in space
Kuleler yükselir sayısız katla uzaya
I could shed another million tears, a million breaths,
Milyonlarca gözyaşı daha dökebilirim, milyon nefes
A million names but only one truth to face
Milyonlarca isim ama yalnız tek bir gerçeklik yüzleşecek
A million roads, a million fears
Milyonlarca cadde, milyonlarca korku
A million suns, ten million years of uncertainty
Milyonlarca güneş, on milyonlarca yıllık şüphe
I could speak a million lies, a million songs,
Milyonlarca yalan söyleyebilirim, milyonlarca şarkı
A million rights, a million wrongs in this balance of time
Milyonlarca doğru, milyonlarca yanlış, zamanın bu dengesinde
But if there was a single truth, a single light
Ama yalnız bir doğru olsaydı, bir tek ışık
A single thought, a singular touch of grace
Tek bir düşünce, tek bir dokunuşu erdemin
Then following this single point , this single flame,
Sonra izlemek bu tek noktayı , bu tek alevi,
The single haunted memory of your face
Aklından çıkmayan tek anısı yüzünün
I still love you
Hala seviyorum seni
I still want you
Hala seviyorum seni
A thousand times the mysteries unfold themselves
Bin kere gizemler açıklarlar kendilerini
Like galaxies in my head
Tıpkı aklımdaki galaksiler gibi
I may be numberless, I may be innocent
Belki sayısız olabilirim, günahsız olabilirim
I may know many things, I may be ignorant
Çok şey bilebilirim, cahil de olabilirim
Or I could ride with kings and conquer many lands
Ya da krallarla at sürüp, birçok toprak fethedebilirim
Or win this world at cards and let it slip my hands
Ya da kartlarda dünyayı kazanıp, elimden kaymasına izin verebilirim
I could be cannon food, destroyed a thousand times
Ön piyade olup, binlerce kere yok edilebilirim
Reborn as fortune's child to judge another's crimes
Talihin oğlu olarak yeniden doğup, diğer cinayetleri yargılar
Or wear this pilgrim's cloak, or be a common thief
Ya da bu seyyah pelerinini giyer, ya da bayağı bir hırsız olurum
I've kept this single faith, I have but one belief
Bu tek imanı sakladım, fakat sahip olduğum tek inanç
I still love you
Hala seviyorum seni
I still want you
Hala istiyorum seni
A thousand times the mysteries unfold themselves
Bin kere gizemler açıklarlar kendilerini
Like galaxies in my head
Tıpkı aklımdaki galaksiler gibi
On and on the mysteries unwind themselves
Sürekli gizemler açıklarlar kendilerini
Eternities still unsaid
Ebediyet hala dile getirilmemiş
'Til you love me
Ta ki sen beni sevene kadar
A thousand years, a thousand more,
Bir bin yıl, bir bin yıl daha
A thousand times a million doors to eternity
Bin kere milyon tane kapı sonsuzluğa
I may have lived a thousand lives, a thousand times
Bin tane hayat yaşamışımdır, bin kere
An endless turning stairway climbs
Sonu olmayan dönel bir merdiven yükselen
To a tower of souls
Ruhların kulesine
If it takes another thousand years, a thousand wars,
Eğer bir bin yıl daha sürse, bin savaş
The towers rise to numberless floors in space
Kuleler yükselir sayısız katla uzaya
I could shed another million tears, a million breaths,
Milyonlarca gözyaşı daha dökebilirim, milyon nefes
A million names but only one truth to face
Milyonlarca isim ama yalnız tek bir gerçeklik yüzleşecek
A million roads, a million fears
Milyonlarca cadde, milyonlarca korku
A million suns, ten million years of uncertainty
Milyonlarca güneş, on milyonlarca yıllık şüphe
I could speak a million lies, a million songs,
Milyonlarca yalan söyleyebilirim, milyonlarca şarkı
A million rights, a million wrongs in this balance of time
Milyonlarca doğru, milyonlarca yanlış, zamanın bu dengesinde
But if there was a single truth, a single light
Ama yalnız bir doğru olsaydı, bir tek ışık
A single thought, a singular touch of grace
Tek bir düşünce, tek bir dokunuşu erdemin
Then following this single point , this single flame,
Sonra izlemek bu tek noktayı , bu tek alevi,
The single haunted memory of your face
Aklından çıkmayan tek anısı yüzünün
I still love you
Hala seviyorum seni
I still want you
Hala seviyorum seni
A thousand times the mysteries unfold themselves
Bin kere gizemler açıklarlar kendilerini
Like galaxies in my head
Tıpkı aklımdaki galaksiler gibi
I may be numberless, I may be innocent
Belki sayısız olabilirim, günahsız olabilirim
I may know many things, I may be ignorant
Çok şey bilebilirim, cahil de olabilirim
Or I could ride with kings and conquer many lands
Ya da krallarla at sürüp, birçok toprak fethedebilirim
Or win this world at cards and let it slip my hands
Ya da kartlarda dünyayı kazanıp, elimden kaymasına izin verebilirim
I could be cannon food, destroyed a thousand times
Ön piyade olup, binlerce kere yok edilebilirim
Reborn as fortune's child to judge another's crimes
Talihin oğlu olarak yeniden doğup, diğer cinayetleri yargılar
Or wear this pilgrim's cloak, or be a common thief
Ya da bu seyyah pelerinini giyer, ya da bayağı bir hırsız olurum
I've kept this single faith, I have but one belief
Bu tek imanı sakladım, fakat sahip olduğum tek inanç
I still love you
Hala seviyorum seni
I still want you
Hala istiyorum seni
A thousand times the mysteries unfold themselves
Bin kere gizemler açıklarlar kendilerini
Like galaxies in my head
Tıpkı aklımdaki galaksiler gibi
On and on the mysteries unwind themselves
Sürekli gizemler açıklarlar kendilerini
Eternities still unsaid
Ebediyet hala dile getirilmemiş
'Til you love me
Ta ki sen beni sevene kadar