02-04-2007, Saat: 07:14 PM
Özler dururum Medine’nin hurma bahçelerini.
Güzellikleri eşsiz yakıp tutuşturuyor gönülleri.
Her köşesini dönsem tamamıyla nurun ala nurdur.
Gören gözler hayran kalır, yorgunluğunu unutur.
Resûl’ün ayağının değdiği toprakları öpsem doyası.
Benzetilemez hiçbir yere, ne güzeldir vadileri ovası.
Kuba’dan ötesi vadi Ranuna Mübarek Uhud dağı
Göz kamaştıran mor sümbüllü bahçeleri bağı.
İşte orada cennetle müjdelendiler bir kuyu başında.
Bundan öte yücelik olmaz, bu ilâhi lütuf karşısında.
Kur’an la fetih edilen, yeşeren hayırlı beldesin.
Medine’ye Yesrib diyenler Allah’tan af dilesin.
Benziyor Ravza, cennet bahçelerinden bir bahçeye.
Söze dökemeyeceğimiz bir hayır iniyor Medine’ye.
Gözler kamaşır Ravza’yı mudahharanın yanında.
İman kemale gönül huzura kavuşur orada.
Toprağı gül kokar, pisi dışarı atar, temizi alı kor.
İnanmıyorsan? Bey tül Mamur ötelerine sor.
Mukaddes şehir, dağlarında hayvanları ürkütülmez.
Orası kutsal, otu koparılmaz,ağaçları kesilmez.
Bir sefer dönüşü girerlerken mübarek kutsal şehre.
Buyurdular ki:’İşte güründü Tayyıbetü Resul Medine.
Baktıkça bu kutsal şehre akar gözümün seli.
Hasretin yaman peygamberim metih etmiş seni.
O topraklar ki, ilâhi vahye mahzar belde tül haram.
Cennet misali kokuyor,misk gibi tütsüyor buram buram.
Selam veriyor Resûl’e dağlar taşlar yana yana.
Yer yüzü beşik dağlar direk yaratılmadı boşuna.
Bulut ağlamadıkça yeşillikler nasıl güler.
Resûl’ün nuru için inim inim inleyen kütükler.
Resulü sıkaleyni severlerdi bitmez tükenmez hazla.
Taat ve itaat timsali,meleklerin gaslettiği Hanzala.
Resulü Erkeme olan sevgiler gönüllere sığmaz.
Bu sevda ağrılarına çiğerler,yürekler dayanmaz.
Bağlattı kendisini mescidin istivanelerinden birine,
Ey Ebu Lübabe ne kadar büyüktür sıdk ve imanın Resule.
Affını Cebrail,vahiyle Hatemül enbiyaya müjdeler.
Tam seher vakti çözüldü bileğindeki ipler.
Sevgi ve iman gizli bir bağdır, demirden beter.
Bir bilsen gerçek seven kalbe bu duygular yeter.
Gün kısa dönüş yok, yürü öyle şaşkın durma.
Gün gelir bir gün gidersin bir ağaçtan aşağı kalma.
Bu fani dünyada meşakkatlerin ne önemi var.
Allah’tan korkan kalpler Resûl’üne itaatle uyar.
Alemlere rahmet olarak gönderilen nur saçan elçisin.
Gönülden inandığım, özlediğim canım peygamberimsin.
Şimdi ayrılık zamanı, Seniyyetül Veda tepelerinden
Seni anarım, yaşarım ruhumun bütün derinliklerinden.
Resulü Zişan efendimize, ashabına,olsun sâlât ve selam.
İşte orası darul hicre, darul karar, kubbe tül İslam.
Hudutsuz Rahmetin etrafında iradem döner dolaşır.
Allah’ım Medine’yi bize daha fazla sevdir yaklaştır.
……………………
Medine-i Münevvere-Seniyyetül Veda/ 1983
Güzellikleri eşsiz yakıp tutuşturuyor gönülleri.
Her köşesini dönsem tamamıyla nurun ala nurdur.
Gören gözler hayran kalır, yorgunluğunu unutur.
Resûl’ün ayağının değdiği toprakları öpsem doyası.
Benzetilemez hiçbir yere, ne güzeldir vadileri ovası.
Kuba’dan ötesi vadi Ranuna Mübarek Uhud dağı
Göz kamaştıran mor sümbüllü bahçeleri bağı.
İşte orada cennetle müjdelendiler bir kuyu başında.
Bundan öte yücelik olmaz, bu ilâhi lütuf karşısında.
Kur’an la fetih edilen, yeşeren hayırlı beldesin.
Medine’ye Yesrib diyenler Allah’tan af dilesin.
Benziyor Ravza, cennet bahçelerinden bir bahçeye.
Söze dökemeyeceğimiz bir hayır iniyor Medine’ye.
Gözler kamaşır Ravza’yı mudahharanın yanında.
İman kemale gönül huzura kavuşur orada.
Toprağı gül kokar, pisi dışarı atar, temizi alı kor.
İnanmıyorsan? Bey tül Mamur ötelerine sor.
Mukaddes şehir, dağlarında hayvanları ürkütülmez.
Orası kutsal, otu koparılmaz,ağaçları kesilmez.
Bir sefer dönüşü girerlerken mübarek kutsal şehre.
Buyurdular ki:’İşte güründü Tayyıbetü Resul Medine.
Baktıkça bu kutsal şehre akar gözümün seli.
Hasretin yaman peygamberim metih etmiş seni.
O topraklar ki, ilâhi vahye mahzar belde tül haram.
Cennet misali kokuyor,misk gibi tütsüyor buram buram.
Selam veriyor Resûl’e dağlar taşlar yana yana.
Yer yüzü beşik dağlar direk yaratılmadı boşuna.
Bulut ağlamadıkça yeşillikler nasıl güler.
Resûl’ün nuru için inim inim inleyen kütükler.
Resulü sıkaleyni severlerdi bitmez tükenmez hazla.
Taat ve itaat timsali,meleklerin gaslettiği Hanzala.
Resulü Erkeme olan sevgiler gönüllere sığmaz.
Bu sevda ağrılarına çiğerler,yürekler dayanmaz.
Bağlattı kendisini mescidin istivanelerinden birine,
Ey Ebu Lübabe ne kadar büyüktür sıdk ve imanın Resule.
Affını Cebrail,vahiyle Hatemül enbiyaya müjdeler.
Tam seher vakti çözüldü bileğindeki ipler.
Sevgi ve iman gizli bir bağdır, demirden beter.
Bir bilsen gerçek seven kalbe bu duygular yeter.
Gün kısa dönüş yok, yürü öyle şaşkın durma.
Gün gelir bir gün gidersin bir ağaçtan aşağı kalma.
Bu fani dünyada meşakkatlerin ne önemi var.
Allah’tan korkan kalpler Resûl’üne itaatle uyar.
Alemlere rahmet olarak gönderilen nur saçan elçisin.
Gönülden inandığım, özlediğim canım peygamberimsin.
Şimdi ayrılık zamanı, Seniyyetül Veda tepelerinden
Seni anarım, yaşarım ruhumun bütün derinliklerinden.
Resulü Zişan efendimize, ashabına,olsun sâlât ve selam.
İşte orası darul hicre, darul karar, kubbe tül İslam.
Hudutsuz Rahmetin etrafında iradem döner dolaşır.
Allah’ım Medine’yi bize daha fazla sevdir yaklaştır.
……………………
Medine-i Münevvere-Seniyyetül Veda/ 1983
Ali Kılıç Kakiz