02-09-2007, Saat: 03:38 PM
Sanadır bu satırlarım…
Sanadır bu satırlarım…
Yangınlarda olan yüreğimin geri dönüşünde bıraktığı küllerin serzenişidir.
Birlikteliğin özgür hazzından sonra,ayrılığın prangalara vurduğu esaretidir.
Senden ayrı geçen zamanın fırtınasıdır bu.
Her aklıma gelince yumruk yumruk dökülen göz yaşlarımdır…
Giderken bir daha dönmem demiştin ya;
Seni unutmak için kaç şehir dolaştım,
Alıp başımı nice engin dağları aştım,
Gah sırtımı taşa dayadım,gah yorgun bir ağaca…
Nice dertler demlendi volkan yüreğimde,
Ezdi,yaktı bütün bedenimi hunharca.
Her şehirde sokak sokak tellâl oldum.
Hep bir adres sordum önüme gelene,
Yüzüme bakıp başını salladı herkes
“Bilmiyorum” demekti bu baş sallaması.
Yalnız olduğumu hissettim,sevgili edindim,
Her sevgilinin kusuru vardı bende terk ettim.
Ne yaptımsa,her gittiğim yolun sonu başa dönüyordu.
Boşa dolaşmışım onca şehri,
Boşuna her şehrin sokaklarını adımlayıp
Her önüme gelene adres sormuşum.
Yalnızlığımı paylaşmak için boşu boşuna sevgili edinmişim.
Günahım yetmez gibi birde onlarım günahına girmişim…
Ben alıp başımı giderken deliymişim oysa.
Bir daha geri dönmem derken kendimi kandırmışım.
Oysa oysa bir tanem dolaştığım her seni ararmışım,
Herkese senin adresini sorarmışım.
Elbette başını sallayıp “bilmiyorum” diyecekler.
Kim nerden bilsin senin adresini?
Bir bilirim, hemde ezbere bilirim,
Gözüm kapalı zifiri karanlıkta aksamadan gelirim..!
Her sevgilide kusur arayıp terk ettim ya,meğer sana benzesin istermişim,
Yada ne bileyim işte, bir sen daha ararmışım.
Olmuyor bir tanem sensiz asla olmuyor.
Ne senin yaşadığın şehir gibi şehir var,
Ne senin oturduğun sokak gibi bir sokak daha.
Ve en önemlisi;
Yok senin gibi bir sen daha…
Sanadır bu satırlarım…
Yangınlarda olan yüreğimin geri dönüşünde bıraktığı küllerin serzenişidir.
Birlikteliğin özgür hazzından sonra,ayrılığın prangalara vurduğu esaretidir.
Senden ayrı geçen zamanın fırtınasıdır bu.
Her aklıma gelince yumruk yumruk dökülen göz yaşlarımdır…
Giderken bir daha dönmem demiştin ya;
Seni unutmak için kaç şehir dolaştım,
Alıp başımı nice engin dağları aştım,
Gah sırtımı taşa dayadım,gah yorgun bir ağaca…
Nice dertler demlendi volkan yüreğimde,
Ezdi,yaktı bütün bedenimi hunharca.
Her şehirde sokak sokak tellâl oldum.
Hep bir adres sordum önüme gelene,
Yüzüme bakıp başını salladı herkes
“Bilmiyorum” demekti bu baş sallaması.
Yalnız olduğumu hissettim,sevgili edindim,
Her sevgilinin kusuru vardı bende terk ettim.
Ne yaptımsa,her gittiğim yolun sonu başa dönüyordu.
Boşa dolaşmışım onca şehri,
Boşuna her şehrin sokaklarını adımlayıp
Her önüme gelene adres sormuşum.
Yalnızlığımı paylaşmak için boşu boşuna sevgili edinmişim.
Günahım yetmez gibi birde onlarım günahına girmişim…
Ben alıp başımı giderken deliymişim oysa.
Bir daha geri dönmem derken kendimi kandırmışım.
Oysa oysa bir tanem dolaştığım her seni ararmışım,
Herkese senin adresini sorarmışım.
Elbette başını sallayıp “bilmiyorum” diyecekler.
Kim nerden bilsin senin adresini?
Bir bilirim, hemde ezbere bilirim,
Gözüm kapalı zifiri karanlıkta aksamadan gelirim..!
Her sevgilide kusur arayıp terk ettim ya,meğer sana benzesin istermişim,
Yada ne bileyim işte, bir sen daha ararmışım.
Olmuyor bir tanem sensiz asla olmuyor.
Ne senin yaşadığın şehir gibi şehir var,
Ne senin oturduğun sokak gibi bir sokak daha.
Ve en önemlisi;
Yok senin gibi bir sen daha…