02-12-2007, Saat: 08:53 PM
Kim Özlerdi Avuç Içlerinin Kokusunu
O kadar da önemli degildir birakip gitmeler,
arkalarinda doldurulmasi mümkün olmayan bosluklar
birakilmasaydi eger.
Dayanilmasi o kadar da zor degildir,
büyük ayriliklar bile, en güzel yerde baslatilsaydi eger.
Utanilacak bir sey degildir aglamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyasi eger.
Yüz kizartici bir suç degildir hirsizlik,
çalinan birinin kalbiyse eger.
Korkulacak bir yani yoktur asklarin,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eger.
O kadar da yürek burkmazdi alisilmis bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydi eger.
Daha çabuk unuturdu belki su sizdirmayan sarilmalar,
kara sevdayla sarip sarmalanmasalardi eger.
Belirsizlige yelken açardi iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardi eger.
Çabuk unutulurdu islak bir öpücügün yakici tadi
belki de,
kalp, gögüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eger.
Yerini baska seyler alabilirdi uzun gece
sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylasilmasaydi eger.
Düslere bile kar yagmazdi hiçbir zaman,
meydan savaslarinda korkular, aski agir
yaralamasaydi eger.
Su gibi akip geçerdi hiç geçmeyecekmis gibi duran zaman,
beklemeye degecek olan gelecekse sonunda eger.
Rengi bile solardi düslerdeki saçlarin zamanla,
tanimsiz kokulari yastiklara yapisip kalmasaydi eger.
O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamini yitirirdi,
yasanilasi her sey yasanmis olsaydi eger.
O kadar da çekilmez olmazdi yalnizliklar,
son umut isigi da sönmemis olsaydi eger.
Bu kadar da isitmazdi belki de bahar günesleri,
her kaybedisin ardindan hayat yeniden baslamasaydi eger.
Kahvaltidan da önce sigaraya sarilmak sart olmazdi belki de,
dev bir özlem dalgasi meydan okumasaydi eger.
Anilarda kalirdi belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eger.
Uykusuzluklar yikip geçmezdi, kisacik kestirmelerin ardindan,
dokunulasi ipekten bir o kadar uzakta olmasaydi eger.
Issiz bir yuva bile cennete dönüsebilirdi belki de,
sicak bir gülüsle isitilsaydi eger.
Yoksul düsmezdi yillanmis sarap tadindaki siirler böylesine,
kulagina okunacak biri olsaydi eger.
Inanmak mümkün olmazdi her askin bagrinda bir
ayrilik gizlendigine
belki de, kartvizitinde "onca ayriligin birinci
dereceden failidir"
denmeseydi eger.
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payini almasaydi eger.
Issizliga teslim olmazdi sahiller,
kendi belirsiz sahillerinde amaçsiz gezintilerle
avunmaya kalkmamis olsaydin eger.
Sen gittikten sonra yalniz kalacagim.
Yalniz kalmaktan korkmuyorum da, ya canim ellerini
tutmak isterse...
Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim
uzanmak isterdi ince parmaklarina,
mazilerinde görkemli bir yasanmisliga taniklik
etmis olmasalardi eger!!
Can Yücel