02-14-2007, Saat: 12:05 PM
Aşık Olmak...
“ Yıl 1983 Ardahan'dan Ankara'ya bir otobüs gitmekte, içinde kara kuru bir delikanlı, kazandığı okula kayıt yaptırır. Aylar sonra öğrenci grupları oluşur.Bu öğrenci grubunda tanıdığı Tunceli'li bir kıza yakınlık duyar.Arkadaşlığı,dostluğu ve bir yudum çayı,alınan bir simidi onunla paylaşmanın güzelliğini tadar.
Hayatında ilk kez birini sevmektedir
Sokaklarda seyyar satıcılık yapar. Tutunmaya çalışır hayata, omuzlarında kocaman yükler taşısa da yüreği bir serçenin yüreği kadardır.
Sevgi öyle kâğıtlara yazılmaz, bir çay bahçesinde gözlerine doyasıya bakabilmektir sevgi, yanında olmak, beklemek, özlemektir sevgi.
Bu sevgi yüreklerde daha tam yeşermeden, daha anlamına uygun yaşanmadan sorunlar yaşanır.
Olmaz araya önce ekonomik zorluklar, sonra inanç girer. Delikanlı bir şey demeden, duygularını ve gözyaşlarını içine gömerek Ardahan'a döner.
1986 yılında bir kampanya vardır.2000 yılına mektup. Oturur sevdiği kıza bir mektup yazar, yazdığı mektup 14 yıl sonra ona ulaşacaktır.
,,,kara kız ,,,,
Ey ömrümün baharında sevdalandığım,
Nerelerdesin. ?
Gözlerine mahkûm olmuştum.
Gözlerin, kara zeytin tanesi,
Gözlerinki, idama giderken tesellim oldu.
Kal deseydin,
Kal kara gözlüm bırakma elimi.
Bir tencere kaynatacak ateşim,
Üzerinde pişireceğim aşım yoktu.
Nasıl olsa bir lokma, bir hırka bulurduk.
Oysa şimdi lokmalar gitmiyor boğazımdan,
Hırkalar ısıtmıyor bedenimi.
Belki evlendin, çocukların oldu boyun kadar
Saçları kıvır, kıvır, gözleri zeytin karası.
Eşin benim sevdiğim kadar sevdi mi seni bilemem.
Annen hala güzel yemekler pişiriyor mu sevdiklerine.
Baban yaşlanmıştır, saçları kar beyazı,
İnan silinmiyor akan gözyaşları,
Ve İnan ki geçmiyor zaman.
Nerelerdesin…
..............................................
Aradan yıllar geçer, delikanlı evlenir,
dünya tatlısı bir eşi ikide kızı olur. Belki yüreğinin bir yerinde o eski sevgiliye ait izler vardır. Ama eşine bağlı, çocuklarını seven bir babadır o.
Bir akşam telefon çalar, arayan ağlamaklı bir sesle ben Nurten der, beni hatırladın mı?
Hatırlanmaz olur mu? ? Hiç unutulmamıştır ki.
Hal, hatır sorulur, kız evlenmiş, bir çocuğu varmış. Delikanlıda evlendim der, benimde iki kızım var.
O ara delikanlının eşi büyük bir merakla telefonda konuşulanları dinler. Elbette içinde fırtınalar kopar, ama belli etmez.
Telefonu açan bayan, eşini telefona verebilir misin der. Erkek şaşırır ama kıramaz, telefonu eşine verir.
İki bayan bir süre konuşur. Hal hatır sorar. Sonra telefonu açan bayan “ ben sevdim, bir anneyi, bir kardeşi veya bir sevgiliyi değil, eşinin sıcak yüreğini, mert ve delikanlı olmasını sevdim. Şimdi benimde mert ve delikanlı bir kocam var. Sakın yanlış anlama ama aylar önce bir trafik kazası geçirdik. Allah bana bu mektubu okumak için bir şans daha tanıdı.
Yolunuz düşerse Ankara'ya beklerim. Artık sadece bir arkadaşım değil, artık bir dostum olan aile var.
Telefon kapandıktan sonra delikanlı gözlerinden süzülen yaşları eliyle silmeye çalışır, yanında şaşkın ve ürkek bir şekilde bekleyen eşinin yanağından öper. Seni Seviyorum der.
~~Alıntı~~
“ Yıl 1983 Ardahan'dan Ankara'ya bir otobüs gitmekte, içinde kara kuru bir delikanlı, kazandığı okula kayıt yaptırır. Aylar sonra öğrenci grupları oluşur.Bu öğrenci grubunda tanıdığı Tunceli'li bir kıza yakınlık duyar.Arkadaşlığı,dostluğu ve bir yudum çayı,alınan bir simidi onunla paylaşmanın güzelliğini tadar.
Hayatında ilk kez birini sevmektedir
Sokaklarda seyyar satıcılık yapar. Tutunmaya çalışır hayata, omuzlarında kocaman yükler taşısa da yüreği bir serçenin yüreği kadardır.
Sevgi öyle kâğıtlara yazılmaz, bir çay bahçesinde gözlerine doyasıya bakabilmektir sevgi, yanında olmak, beklemek, özlemektir sevgi.
Bu sevgi yüreklerde daha tam yeşermeden, daha anlamına uygun yaşanmadan sorunlar yaşanır.
Olmaz araya önce ekonomik zorluklar, sonra inanç girer. Delikanlı bir şey demeden, duygularını ve gözyaşlarını içine gömerek Ardahan'a döner.
1986 yılında bir kampanya vardır.2000 yılına mektup. Oturur sevdiği kıza bir mektup yazar, yazdığı mektup 14 yıl sonra ona ulaşacaktır.
,,,kara kız ,,,,
Ey ömrümün baharında sevdalandığım,
Nerelerdesin. ?
Gözlerine mahkûm olmuştum.
Gözlerin, kara zeytin tanesi,
Gözlerinki, idama giderken tesellim oldu.
Kal deseydin,
Kal kara gözlüm bırakma elimi.
Bir tencere kaynatacak ateşim,
Üzerinde pişireceğim aşım yoktu.
Nasıl olsa bir lokma, bir hırka bulurduk.
Oysa şimdi lokmalar gitmiyor boğazımdan,
Hırkalar ısıtmıyor bedenimi.
Belki evlendin, çocukların oldu boyun kadar
Saçları kıvır, kıvır, gözleri zeytin karası.
Eşin benim sevdiğim kadar sevdi mi seni bilemem.
Annen hala güzel yemekler pişiriyor mu sevdiklerine.
Baban yaşlanmıştır, saçları kar beyazı,
İnan silinmiyor akan gözyaşları,
Ve İnan ki geçmiyor zaman.
Nerelerdesin…
..............................................
Aradan yıllar geçer, delikanlı evlenir,
dünya tatlısı bir eşi ikide kızı olur. Belki yüreğinin bir yerinde o eski sevgiliye ait izler vardır. Ama eşine bağlı, çocuklarını seven bir babadır o.
Bir akşam telefon çalar, arayan ağlamaklı bir sesle ben Nurten der, beni hatırladın mı?
Hatırlanmaz olur mu? ? Hiç unutulmamıştır ki.
Hal, hatır sorulur, kız evlenmiş, bir çocuğu varmış. Delikanlıda evlendim der, benimde iki kızım var.
O ara delikanlının eşi büyük bir merakla telefonda konuşulanları dinler. Elbette içinde fırtınalar kopar, ama belli etmez.
Telefonu açan bayan, eşini telefona verebilir misin der. Erkek şaşırır ama kıramaz, telefonu eşine verir.
İki bayan bir süre konuşur. Hal hatır sorar. Sonra telefonu açan bayan “ ben sevdim, bir anneyi, bir kardeşi veya bir sevgiliyi değil, eşinin sıcak yüreğini, mert ve delikanlı olmasını sevdim. Şimdi benimde mert ve delikanlı bir kocam var. Sakın yanlış anlama ama aylar önce bir trafik kazası geçirdik. Allah bana bu mektubu okumak için bir şans daha tanıdı.
Yolunuz düşerse Ankara'ya beklerim. Artık sadece bir arkadaşım değil, artık bir dostum olan aile var.
Telefon kapandıktan sonra delikanlı gözlerinden süzülen yaşları eliyle silmeye çalışır, yanında şaşkın ve ürkek bir şekilde bekleyen eşinin yanağından öper. Seni Seviyorum der.
~~Alıntı~~