02-22-2007, Saat: 11:00 PM
Bir hayalsin, yalnız gecelerimi aydınlatan , ayışığı tadında, paylaşılmaz sandığım yalnızlığımın tam oratsında, kaç gece usulca sokuldun hayellerime, olgun bir insan suretinde…
Söylesene sevgili, sen sadece hayellerdemi bu kadar özel ve mükemmelsin, bir gerçeğe dönüşsen, beklentilerime bürünebilirmisin?...Hayelleri gerçeğe çevirebilirmisin? Hüzünlerimden, sevinçler, karanlıklarımdan, aydınlıklar, yalnızlığımdan, mutluluklar doğurabilirmisin? Söylesene sevgili sende beni, benim seni sevdiğim gibi sevebilir misin?...
Söylesene sevgili, sen sadece hayellerdemi bu kadar özel ve mükemmelsin, bir gerçeğe dönüşsen, beklentilerime bürünebilirmisin?...Hayelleri gerçeğe çevirebilirmisin? Hüzünlerimden, sevinçler, karanlıklarımdan, aydınlıklar, yalnızlığımdan, mutluluklar doğurabilirmisin? Söylesene sevgili sende beni, benim seni sevdiğim gibi sevebilir misin?...
Yitik, buruk, nasıl istersen öyle tanımla ve algıla bu hikayeyi….
Bilmeni istediğim bir şey var bu hikayede;
Yine içimden duvarları yumruklamak, bağırmak, sensizliği haykırmak istiyorum karanlık gecemi aydınlatan hayalinin önünde…
Bilmeni istediğim bir şey var bu hikayede;
Yine içimden duvarları yumruklamak, bağırmak, sensizliği haykırmak istiyorum karanlık gecemi aydınlatan hayalinin önünde…
Yine boğazım düğüm düğüm, yine gözlerimden yaş, yüreğimden, sensizliğin şimdiki hali olan, KAN damlıyor.
Ve ben şimdi yine sensizim, yine yalnızım, kimbilir beklide kimselere anlatamadığımdandır bu ağır sızım…
Yokluğunun sızısı ta yüreğimde, beynimde,iliklerimde, hayellerimde,hayatımın her sahnesinde,
Söyledim ya bu sızı, bir türlü kavuşamadığım huzurun, kilitli tutulduğu kapıların önünde nöbette,
Hadi gel artık sevgili, bu sızımın ilacı ve bu kapının anahtarı yalnız sende…
Evet yine sensizliğin dayanılmaz acısının, ölüme davet ettiği bir gece yaşıyorum, ama korkma, savaşıyorum, ne bu davete icabet edecek kadar acizim, nede, kulak asmayacak kadar güçlü, bilmiyorum sevgili, bu hikayede kim suçlu?....
Ben tüm zorlukları, hayalinle geçtim, kadere boyun eğip sukut ettiğim, nefsimin isyan sancağını kalbimin tam ortasına dikeceği anlarda sarıldım sana, bir gün çıkıp gelecek oluşuna…
Sennn, hayatımdaki meçhul nokta,
Sennn, kanayan yaram,
Sennn, günahım
Sennn, isyanım
Sennn, varlık ile yokluk, hayal ile gerçek arasındaki derin çelişki…
Sennn, günahım
Sennn, isyanım
Sennn, varlık ile yokluk, hayal ile gerçek arasındaki derin çelişki…
[i]Sensizliğin cezası çoktan kesilmiş, yağlı ilmek boğazıma çoktan geçirilmiş, tek suçum seni hayal etmekmiş…
Söyledim ya, seni hayel etmenin cezası ve sensizliğin acısı boynumda ilmek ilmek ve bu ilmeklerin verdiği her bir acı bir ömür boyu çekilen tüm sıkıntılara denk…
Ve şimdi çekiyorum cezamı, sensizliğin ölüm sessizliğinde…
Ve şimdi çekiyorum cezamı, sensizliğin ölüm sessizliğinde…
Hüzün, gam, keder, yaşanılanlar, yaşanmak istenenler, çekilen çileler, yalnızlığa çıkan cümleler, seni anlatan kelimeler, işte tüm bunlar değilmi, senin uğruna ödediğim ağır bedel? Bu ağır bedelin tüm yükünü çeken şu aciz yüreğim aşkın her halini yaşadı, yaşanmamış bir tek seninle yaşanılacaklar kaldı…
Ve şimdi bana diyorlarki; AŞK dediğin tek hece..
Lakin sevgili bilmelisinki, böyle basitçe dudaklardan çıkan şu tek hece, benim hayatımda, senin yoklkuğunda huzura ve mutuluğa vurulmuş bir kelepçe…
Bilmiyorum, kaç gece daha şu anda dinlediğim müziğin acıklı melodisi eşlik edecek,gözyaşlarıma, sana yazılan satırlara..
Ve bu satırları yazarken,kaç gece daha tahmmül edbilirim, yerini ancak senin doldurabileceğin boşlıuklara, yalnız senin aydınlatabileceğin karanlıklara…
Bilemiyorum kaç gece daha dayanabilir şu bedenim, yanlız başıma acı içinde geçirilen onca saatin ardından, uykusuz karşıladığım sabahlara….
Ve şimdi bana diyorlarki; AŞK dediğin tek hece..
Lakin sevgili bilmelisinki, böyle basitçe dudaklardan çıkan şu tek hece, benim hayatımda, senin yoklkuğunda huzura ve mutuluğa vurulmuş bir kelepçe…
Bilmiyorum, kaç gece daha şu anda dinlediğim müziğin acıklı melodisi eşlik edecek,gözyaşlarıma, sana yazılan satırlara..
Ve bu satırları yazarken,kaç gece daha tahmmül edbilirim, yerini ancak senin doldurabileceğin boşlıuklara, yalnız senin aydınlatabileceğin karanlıklara…
Bilemiyorum kaç gece daha dayanabilir şu bedenim, yanlız başıma acı içinde geçirilen onca saatin ardından, uykusuz karşıladığım sabahlara….
Hayat her ne kadar fısıldasada kulağıma kendi gerçeğini, aldırmam, ben yine umut yapar beslerim seni yaşanılacak sandığım, uğruna koskoca bir gençlik adadıdığım hayellerde, yoksa gülüm ben neyleyeyim, sensiz yaşayacak olduğum mutluluk vaad eden gelecekte…
Bu yazdılklarım ne isyan nede sitem, sadece masum bir dilek, içine biraz sabırsızlık, biraz umutsuzluk karışmış bir dilek ve bu dileklerin sahibi, sensizliğin verdiği huzursuzluğu en şiddetli haliyle yaşayan bir yürek….
Bu mevsimden önce, suskunluğun her şeyleri anlatacağını sanmanın rahatlığı vardı üzerimde, bu histi beklide asi bir ruha bürünmemi engelleyen, isyan taşıyan cümlelerimi dizginleyen….
Şimdi ise ne susabiliyorum, nede, nede eskisi gibi, avazım çıktığı kadar haykırabiliyorum seni karanlıklara…
Bunaldım artık, karanlık odalardan, sezsiz çığlıklarımın yanlıkandığı duvarlardan, umutsuzluklardan, dinmek bilmeyen sızılardan, ve bu ağır duyguların, aşkı unutturmaya çalışan baskılarından…
Bunaldım artık ey sevgili, bu resim gibi nice resimlere senin adını koymaktan, sensizliğe çıkan cümleler kurmaktan, yokluğunun acısına tercüman olan, etrafa hüzün saçan ve şuanda çalmakta olan parçalardan…
Seni, sensizlikle başlayan cümlelerde yaşadım hep, bir kez bile olsun, yüzünü görmeden, sesini duymadan, elini tutmadan, ama hep yazdım, sensiz geçen günlerin önünde yılmadan, durmadan, korkmadan yazdım ve dahala yazmaya devam edeceğim, paylaşamadığımız maziye inat, elimde bu satırlarla, hayelinin huzuru yüreğimde, beraber yaşayacak olduğumuz mutlu günlerin önünde nöbet bekliyeceğim, sana yine huzur, sana yine umut, sana yine mutluluk yükleyeceğim, her ne kadar adına hayal deselerde sensin benim tek gerçeğim, sadece hayellerde bile olsa seni hep seveceğim, vazgeçmedikçe ruhum bedenimden, bende asla senden vazgeçmeyeceğim …..
[/i]Bu mevsimden önce, suskunluğun her şeyleri anlatacağını sanmanın rahatlığı vardı üzerimde, bu histi beklide asi bir ruha bürünmemi engelleyen, isyan taşıyan cümlelerimi dizginleyen….
Şimdi ise ne susabiliyorum, nede, nede eskisi gibi, avazım çıktığı kadar haykırabiliyorum seni karanlıklara…
Bunaldım artık, karanlık odalardan, sezsiz çığlıklarımın yanlıkandığı duvarlardan, umutsuzluklardan, dinmek bilmeyen sızılardan, ve bu ağır duyguların, aşkı unutturmaya çalışan baskılarından…
Bunaldım artık ey sevgili, bu resim gibi nice resimlere senin adını koymaktan, sensizliğe çıkan cümleler kurmaktan, yokluğunun acısına tercüman olan, etrafa hüzün saçan ve şuanda çalmakta olan parçalardan…
Seni, sensizlikle başlayan cümlelerde yaşadım hep, bir kez bile olsun, yüzünü görmeden, sesini duymadan, elini tutmadan, ama hep yazdım, sensiz geçen günlerin önünde yılmadan, durmadan, korkmadan yazdım ve dahala yazmaya devam edeceğim, paylaşamadığımız maziye inat, elimde bu satırlarla, hayelinin huzuru yüreğimde, beraber yaşayacak olduğumuz mutlu günlerin önünde nöbet bekliyeceğim, sana yine huzur, sana yine umut, sana yine mutluluk yükleyeceğim, her ne kadar adına hayal deselerde sensin benim tek gerçeğim, sadece hayellerde bile olsa seni hep seveceğim, vazgeçmedikçe ruhum bedenimden, bende asla senden vazgeçmeyeceğim …..
vazgeçmeyeceğim …..
Çünki, bu hikayede biraz Mevlananın, biraz Yunusun, biraz Mecnunun ateşi var, biraz Eyyubun sabrı, biraz Yusufun kahrı var, şayet böyle değilse sana olan muhabbetim, ey sevgili varlığının ne anlamı var?
Haklı değilmiyim ey sevgili;
Haklı değilmiyim ey sevgili;
Demek ki isyana bulanmadan beklemek, Aşkın en önemli gereği,
Ve hayalini kurmak, şiirlere yazmak seveceği yüreği.
Seni bekliyeceğim deli mavim asil kanlı sevdiğim....