:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Günahlardan Mutlaka Sakının..
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Günahlardan mutlaka sakın! Çünkü bunlar önceden izzetli olanı zillete sokmuştur:
"Ve o zaman meleklere: "Âdem'e secde edin!" dedik, hemen secde ettiler. Yalnız İblis dayattı, kibrine yediremedi, inkarcılardan oldu." (Bakara, 34)
Zelleler (Âdem'i) cennetten çıkartmışlardır:
"Ey Âdem, sen ve eşin cennette oturun, ikiniz ondan dilediğiniz yerde bol bol yiyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz. Bunun üzerine şeytan onları(n ayağını) oradan kaydırdı, içinde bulundukları (cennet yurdu)ndan çıkardı. Biz de: "Birbirinize düşman olarak inin, orada belirli bir vakte kadar sizin için bir karar yeri ve bir nasib vardır." dedik." (Bakara, 35-36)

Ey bir anlık günahı kendisine bin seneye denk bir rahatsızlık veren kimse!
Pişmanlık ve üzüntüyle kıssaları yazar durursun ve onları en üzgün ve en pişman yüreğinle gönderirsin de sana:
"Derken Âdem Rabb'ından birtakım kelimeler aldı, (onlarla tevbe etti. O da) tevbesini kabul etti. Muhakkak O, tevbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir." (Bakara, 37)

İblis, Adem'in (a.s.) cennetten çıkmasına çok sevindi. Ancak denizin dibine büyük inciler bulmak için dalış yapan bir dalgıcın bu inişinin bir de çıkışının olduğunu bilemedi.

Âdem'e: "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" (Bakara, 30) diye buyruğu ile kaç kişi, ve: " Haydi git! Onlardan kim sana uyarsa" (İsra, 63) diye buyruğu ile kaç kişi..!
"Şayet günah işlemeseydiniz"
(Müslim'in (2749) Ebû Hüreyre'den yaptığı rivayet göre Resûlullah'ın (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurduğunu söylemiştir: "Nefsim elinde olana yemin olsun ki; şayet günah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder ve günah işleyip ardından da Allah'a istiğfar eden bir kavim getirirdi ve onları bağışlardı.")

Ey Âdem! Sana buyurduğum: "Oradan çık..." (Araf, 18) sözümden dolayı korkma sakın. Senin için ve salih zürriyetin için cennetleri yarattım.
Ey Âdem! Efendilerin birbirlerinin yanına geldikleri gibi Sen de bana gelirdin. Bugün ise, kölelerin efendilerinin yanına geldikleri gibi gelmektesin. Ey Âdem! Akıllı olmanla beraber ayağının sürçmelerini de bil ve tevbem kabul olmaz diye de hayıflanma! Kuşkusuz hayret hastalığı senden çıkartılmıştır. Sen kulluk elbisesi giydirildin:
"...Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa ki o sizin için bir hayırdır..." (Bakara, 216)
Ey Âdem! Yerini senden koparıp almak suretiyle çıkarmadım. Senin elinle orada (dünyada) bir imaretin tamamlanması için seni yönlendirdim ki işçiler (kullar) bana nafakalarını (ibadetlerini) göndersinler:
"Onların yanları yataklardan uzaklaşır, korku ve ümid içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayra sarfederler." (Secde, 16)
Allah'a yemin olsun ki, Âdem'in işlediği hatasının yanında:
"...Âdem'e secde edin" dedik..." âyetindeki izzeti fayda vermedi.
"...Allah Âdem'e isimlerinin hepsini öğretti..." âyetindeki üstün/ü/c de yarar sağlamadı.
"...Seni elimle yaratmış olmam..." (Sad, 75) âyetindeki özellik de yarar sağlamadı.
"Sana ruhumdan üfledim..." (Hicr, 29) âyetindeki övgünlüğü de fayda sağlamadı. Âdem'e sadece:
"Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruzl." (Araf, 23) âyetindeki zillet içerisindeki duruşu fayda verdi.
Tevhid zırhını şükreden bedenine giydiği zaman düşmanların okları kendisini değil de başkasını öldürdü. İşlediği hatasıyla yara almıştı; ancak (tevbe etmesiyle) yarası iyileşti, kırılan kemiği düzeldi ve yaraları iyileşip, sanki hiç olmamış gibi ayağı kalktı.