03-16-2007, Saat: 06:34 PM
Saat kaç bilmiyorum. Merakta etmiyorum. Zamanın durduğu, sözcüklerin tükendiği demdeyim. Radyodan yükselen türkü yüreğime tercüman: “Dertliyim kederliyim, ben hep böyle gezerim..’’
Gözüm telefona takılıyor. Yaşadığımız her şeyin tek sorumlusu bu telefon sanki. Elim uzanıyor gayri ihtiyarı. Öfkeyle fırlatıyorum yere. Kızıyorum kendime bu kadar güçsüz olduğum için. Bunu bu akşam kaç kez yaptım bilmiyorum.
“Gideceği yeri bilmeyene engelleri aşmak zor gelir” demişler ya.. Ne de güzel söylemişler. Nereye gideceğimi, ne yapacağımı, nasıl davranacağımı bilmiyorum. Mantığım, aklım çoktan firar etmiş. Duyguların arasında boğuluyorum..
Canım…
Yoksun… Şuursuzca çeviriyorum telefonu . Gözyaşlarım yüzümü yıkıyor. Sanki ağlarsam daha iyi hissedeceğim kendimi Ve sanki düzelecek her şey ağlarsam. Ruhumu yıkıyorum gözyaşlarımla. Nereyi aradığımıda bilmiyorum. Ne düşüdüğümüde aslında tek amacım bir dostla konuşmak ama olmuyor yapamıyorum kimi arasam senin numaranı çeviriyorum..Aklıma hiç başka bir numara gelmiyor beğnim ve bedenim o kadar ezberlemiş ki seni sanki ruhumu o kontrol ediyor. Hıçkırıklarım boğuyor radyonun cızırtılı sesini. Aniden telefonu kapatıyorum. Daha fazla bu durumda devam edemeyeceğimi fark ediyorum.
Aman Allah’ ım.. Bu ben değilim. Ben bu değilim. Kontrol edemiyorum kendimi. Artık ağlamak istemiyorum, hıçkırmak istemiyorum. Sürekli bunu telkin ediyorum kendime. Kendime gelmeliyim.
Ama ne mümkün. Gözlerim beynimin emrini dinlemiyor. İsyankar iki kulak şimdi. Dizlerimi ıslatıyor göz yaşlarım.. Geceyi ıslatıyor… Dakikalarca hıçkıra hıçkıra ağlıyorum ve kendimden utanıyorum.
Bilmiyorum ki.. Titreyerek ayrılıyorum. Kız kulesine gitmeliyim. Anlatmalıyım ona. İçimi dökmeliyim. Rahatlamalıyım. Yoksa boğulacağım.
Sahilde oturup kalıyorum bir kenarda uzun uzun seyrediyorum kız kulesini ve o masmavi denize dalıp dalıp gidiyor gözlerim denizin derinliklerine batıp çıkıyorum kulağıma uzaklardan bir müzik sesi geliyor ‘Geri Dön Geri Dön Ne Olur Geri Dön’ bende ağlayarak sesim titreyerek başlıyorum şarkıyı tekrarlamaya ama olmuyor doyamıyorum bu şarkıyı ıssızca kendim tek duymamalıyım bağararak sölüyorum bu defa san ki sen bir yerlerdesin de ve beni duyacakmışsın gibi seni çağrıyorum “NE OLUR GERİ DÖN”
Yetim duygular istila ediyor tüm hücrelerimi.
Yaşadığımız tüm güzel günler geçiyor gözümün önünden
Ayrılığı hak etmedim ne ben ne de aşkım
Son sözcükleri azım demliyor GERİ DÖN GERİ DÖN…
Ve son nefesim de GERİ DÖN GERİ DÖN NE OLUR GERİ DÖN…
Gözüm telefona takılıyor. Yaşadığımız her şeyin tek sorumlusu bu telefon sanki. Elim uzanıyor gayri ihtiyarı. Öfkeyle fırlatıyorum yere. Kızıyorum kendime bu kadar güçsüz olduğum için. Bunu bu akşam kaç kez yaptım bilmiyorum.
“Gideceği yeri bilmeyene engelleri aşmak zor gelir” demişler ya.. Ne de güzel söylemişler. Nereye gideceğimi, ne yapacağımı, nasıl davranacağımı bilmiyorum. Mantığım, aklım çoktan firar etmiş. Duyguların arasında boğuluyorum..
Canım…
Yoksun… Şuursuzca çeviriyorum telefonu . Gözyaşlarım yüzümü yıkıyor. Sanki ağlarsam daha iyi hissedeceğim kendimi Ve sanki düzelecek her şey ağlarsam. Ruhumu yıkıyorum gözyaşlarımla. Nereyi aradığımıda bilmiyorum. Ne düşüdüğümüde aslında tek amacım bir dostla konuşmak ama olmuyor yapamıyorum kimi arasam senin numaranı çeviriyorum..Aklıma hiç başka bir numara gelmiyor beğnim ve bedenim o kadar ezberlemiş ki seni sanki ruhumu o kontrol ediyor. Hıçkırıklarım boğuyor radyonun cızırtılı sesini. Aniden telefonu kapatıyorum. Daha fazla bu durumda devam edemeyeceğimi fark ediyorum.
Aman Allah’ ım.. Bu ben değilim. Ben bu değilim. Kontrol edemiyorum kendimi. Artık ağlamak istemiyorum, hıçkırmak istemiyorum. Sürekli bunu telkin ediyorum kendime. Kendime gelmeliyim.
Ama ne mümkün. Gözlerim beynimin emrini dinlemiyor. İsyankar iki kulak şimdi. Dizlerimi ıslatıyor göz yaşlarım.. Geceyi ıslatıyor… Dakikalarca hıçkıra hıçkıra ağlıyorum ve kendimden utanıyorum.
Bilmiyorum ki.. Titreyerek ayrılıyorum. Kız kulesine gitmeliyim. Anlatmalıyım ona. İçimi dökmeliyim. Rahatlamalıyım. Yoksa boğulacağım.
Sahilde oturup kalıyorum bir kenarda uzun uzun seyrediyorum kız kulesini ve o masmavi denize dalıp dalıp gidiyor gözlerim denizin derinliklerine batıp çıkıyorum kulağıma uzaklardan bir müzik sesi geliyor ‘Geri Dön Geri Dön Ne Olur Geri Dön’ bende ağlayarak sesim titreyerek başlıyorum şarkıyı tekrarlamaya ama olmuyor doyamıyorum bu şarkıyı ıssızca kendim tek duymamalıyım bağararak sölüyorum bu defa san ki sen bir yerlerdesin de ve beni duyacakmışsın gibi seni çağrıyorum “NE OLUR GERİ DÖN”
Yetim duygular istila ediyor tüm hücrelerimi.
Yaşadığımız tüm güzel günler geçiyor gözümün önünden
Ayrılığı hak etmedim ne ben ne de aşkım
Son sözcükleri azım demliyor GERİ DÖN GERİ DÖN…
Ve son nefesim de GERİ DÖN GERİ DÖN NE OLUR GERİ DÖN…