03-09-2007, Saat: 11:51 PM
Sessiz bir ululuğun ortasında kalan yıkıntılardan,
Gerçeklerle yoğrulmuş o yaşlı toprağın bağrından,
Yüreklerin titrediği, benliklerin ezildiği o diyardan
Bir yaprak misali geldim.
Sert bakışlı her ayrılığın yanında,
Ruhu kanayan her bebeğin ağlayışında,
Kırışmış her vücudun tanınmazlığında
Bir umut misali doğdum o sıcak kucağında.
Hani var ya gözlerinden yarını okuduğum,
Hani var ya düşlerinden korkuyu kovduğum,
Hani var ya gözlerinden huzuru duyduğum
Ben o ince sokaklarda büyüdüm.
Görünmez ufkun özlemini duyan,
Yarına gülüp düne ağlayan,
Toprağı uğruna her canına kıyan
Ben o yüce vatanın oğluyum.
Siyah çukurların içinde boğulup ağlayan,
Kaldırımları yalayıp göklerde oturan,
Sırtındaki her bıçağın çıkardığı o temiz kandan
Yıkanıp da gelen bir bayrağın çocuğuyum.
Nice kirli ruhun kafesi olan bu toprağın,
Her gün masumiyetle uyanan sabahın,
Ana, baba, çocuklu her mezarın
Göğsü kabarmış ruhunda yürüdüm.
Sonu kirli olan her savaşın,
O katı vücutlarda duyulan her feryadın,
Bencil ağızlardan çıkan bütün pis yalanların
Ben o bitmek tükenmek bilmeyen gündüzlerde yaşadım.
Kaybedilmiş benliklerin açık mezarında,
Sadık her dostun acı kamçısında,
O ender güzelliğin her bağrışında
Ben ne canlı ölüler gördüm bu vatanda.
Hüznü bitmez, umudu bitmez bu sonsuz diyar,
Karanlıklardan güneşe daha çok vakit var,
Neden öldün diye sorarlarsa sadık ruhuna,
O kuru ağızdan tek bir cevap çıkar
Ben türküm, bundan iyi neden mi var?
Gerçeklerle yoğrulmuş o yaşlı toprağın bağrından,
Yüreklerin titrediği, benliklerin ezildiği o diyardan
Bir yaprak misali geldim.
Sert bakışlı her ayrılığın yanında,
Ruhu kanayan her bebeğin ağlayışında,
Kırışmış her vücudun tanınmazlığında
Bir umut misali doğdum o sıcak kucağında.
Hani var ya gözlerinden yarını okuduğum,
Hani var ya düşlerinden korkuyu kovduğum,
Hani var ya gözlerinden huzuru duyduğum
Ben o ince sokaklarda büyüdüm.
Görünmez ufkun özlemini duyan,
Yarına gülüp düne ağlayan,
Toprağı uğruna her canına kıyan
Ben o yüce vatanın oğluyum.
Siyah çukurların içinde boğulup ağlayan,
Kaldırımları yalayıp göklerde oturan,
Sırtındaki her bıçağın çıkardığı o temiz kandan
Yıkanıp da gelen bir bayrağın çocuğuyum.
Nice kirli ruhun kafesi olan bu toprağın,
Her gün masumiyetle uyanan sabahın,
Ana, baba, çocuklu her mezarın
Göğsü kabarmış ruhunda yürüdüm.
Sonu kirli olan her savaşın,
O katı vücutlarda duyulan her feryadın,
Bencil ağızlardan çıkan bütün pis yalanların
Ben o bitmek tükenmek bilmeyen gündüzlerde yaşadım.
Kaybedilmiş benliklerin açık mezarında,
Sadık her dostun acı kamçısında,
O ender güzelliğin her bağrışında
Ben ne canlı ölüler gördüm bu vatanda.
Hüznü bitmez, umudu bitmez bu sonsuz diyar,
Karanlıklardan güneşe daha çok vakit var,
Neden öldün diye sorarlarsa sadık ruhuna,
O kuru ağızdan tek bir cevap çıkar
Ben türküm, bundan iyi neden mi var?