03-10-2007, Saat: 11:11 PM
Genc adam, gazete almak icin yolunu uzatmis ve ise gitmek icin ilk defa geldigi bir otobus duraginda beklemeye baslamisti. Havada bir bahar kokusu icinde sebepsiz bir nese ile sarkilar mirildaniyordu.
Birden gozu, yesil kazakli, uzun sacli kiza takilmisti. Ne kadar guzel oldugunu dusundu. O anda genc kiz gokyuzune bakarken –aklindan ne gectiyse- tatli tatli gulumsemisti. Genc adam; “Gamzeleri ne cok yakisiyor, ne guzel gulumsuyor” dedi kendi kendine.
Guzel kiz, gamzeli gulusu ile gokyuzune bakarken, genc adamin kendisine baktigini fark etti, utandi. Basini baska tarafa cevirdi. Fakat basini cevirirken, genc adamin da utanip, telaslandigini fark etmisti. “Bu devirde utangac erkek ha!..” diye tekrar gulumsedi. Merak etmisti iste, dayanamadi, yavasca bakislarini delikanliya cevirdi. Delikanli, hala utanmis vaziyette, baska taraflara bakmaya calisiyordu. Bir genc kizi rahatsiz etmis hissediyordu kendini. Oysa genc kiz, guzelligi nedeniyle cok rahatsiz edilmis ve kendisini bakislariyla dahi rahatsiz etmeye cekinen bir delikanliyla karsilasmak cok hosuna gitmisti.
Delikanli yuzu kizarmis halde cekinerek tekrar kiza bakti, kiz o harika gamzesiyle bu kez ona dogru gulumsuyordu. Ne oldugunu anlamadi, eli-ayagi dolasti, elinden gazete yere dustu. Genc kizin, kendisine bakmasi daha da utandirmisti.
Genc kiz, bu gulumseyerek bakisi karsisinda, delikanlinin kendisiyle konusmaya cesaret edebilecegini bile dusunmustu ama delikanlinin telaslanip, sakarlasmasi icine, sefkatle karisik bir sevgi yayilmasina yol acti. “Bu devirde utangac, hatta kendisine gulumseyen bir kizi bile rahatsiz etmeyen biri zor bulunur” diye dusundu.
Genc kiz, elindeki gazeteyi elinden eline degistirip duran delikanliya dogru yurudu, utangac delikanli firca yiyecegini dusunerek, kaderine razi beklemeye basladi. Genc kiz delikanliya gulumseyerek devam etti, gazeteciden delikanlinin okudugu gazetenin aynisindan aldi.
Gazetenin uzerine bir seyler yazdiktan sonra yine delikanlinin yanindan gecmeye calisti ama carpistilar. Ikisinin de gazeteleri ellerinden dusmustu. Asil carpan genc kiz oldugu halde delikanli ozur dileyip duruyordu. Genc kiz, telasli, sakar haldeki delikanlidan once davranip gazeteleri yerden aldi ve sakinlestirmek ister gibi yumusak bir sesle; “-Asil ben ozur dilerim, ben size carptim.” diye gulumseyerek gazeteyi uzatti. Delikanli hicbir sey soyleyemedi, dili tutulmustu sanki.
Genc kiz duraktaki eski yerine gecti. Duraktaki diger insanlar, iki genc arasinda baslayan firtinadan habersizce gelecek otobusun yoluna bakiyordu sadece.
Genc adam, icinde buyuk bir heyecanla kipirdayip duruyor, kendi kendine konusuyordu; “-Olum mu var yahu, gidip konussam, tanissam. Sanki o da bana gulumsedi gibi…” diye ici icini yiyordu. Cesaretini bir turlu toplayamiyordu.
Her iki gencin otobusu ayni anda geldi, ondeki otobuse genc kiz binip uzaklasirken, yuzundeki gamzeli gulus yerini huzne birakmisti.
Genc adam da otobusune binmis, kendini teselli ediyordu; “-Yarin cesaretimi toplayacagim, mutlaka konusacagim” diye dusundu, icine guvenden kaynaklanan bir huzur ve gulumseyis yayildi.
Genc kiz, yanlis otobuse binip yari yolda indigi icin ilk ve son defa geldigi duraga aglamakli gozlerle bakti. “-Beni begenseydi, en azindan pesimden bu otobuse gelirdi” bakislarini, delikanlinin baska yola sapan otobusune cevirdi. “-Neyse, en azindan telefonumu yazdigim gazete ile onunkini degistirmem iyi oldu.” Gulumsedi; “-Begendi beni, bakislari yalan soylemez, begendi beni, gazeteye yazdigim telefonumu gorunce mutlaka arayacak”. Gulumsemesi yine gamzelerle suslenerek dusundu; “-Imza olarak –duraktaki kiz- yazmam iyi mi oldu acaba”.
Delikanli, genc kizin uzaklasan otobusunu koseden kaybolana kadar izledi, “-Yarin mutlaka.. mutlaka konusacagim” dedi. Otobusten indiginde gazeteyi oturdugu yerde unuttugunu fark etti ama gazete filan umrunda degildi, gamzeli bir gulus gozlerinden gitmiyor, baska bir sey dusunemiyordu zaten…
__________________
Birden gozu, yesil kazakli, uzun sacli kiza takilmisti. Ne kadar guzel oldugunu dusundu. O anda genc kiz gokyuzune bakarken –aklindan ne gectiyse- tatli tatli gulumsemisti. Genc adam; “Gamzeleri ne cok yakisiyor, ne guzel gulumsuyor” dedi kendi kendine.
Guzel kiz, gamzeli gulusu ile gokyuzune bakarken, genc adamin kendisine baktigini fark etti, utandi. Basini baska tarafa cevirdi. Fakat basini cevirirken, genc adamin da utanip, telaslandigini fark etmisti. “Bu devirde utangac erkek ha!..” diye tekrar gulumsedi. Merak etmisti iste, dayanamadi, yavasca bakislarini delikanliya cevirdi. Delikanli, hala utanmis vaziyette, baska taraflara bakmaya calisiyordu. Bir genc kizi rahatsiz etmis hissediyordu kendini. Oysa genc kiz, guzelligi nedeniyle cok rahatsiz edilmis ve kendisini bakislariyla dahi rahatsiz etmeye cekinen bir delikanliyla karsilasmak cok hosuna gitmisti.
Delikanli yuzu kizarmis halde cekinerek tekrar kiza bakti, kiz o harika gamzesiyle bu kez ona dogru gulumsuyordu. Ne oldugunu anlamadi, eli-ayagi dolasti, elinden gazete yere dustu. Genc kizin, kendisine bakmasi daha da utandirmisti.
Genc kiz, bu gulumseyerek bakisi karsisinda, delikanlinin kendisiyle konusmaya cesaret edebilecegini bile dusunmustu ama delikanlinin telaslanip, sakarlasmasi icine, sefkatle karisik bir sevgi yayilmasina yol acti. “Bu devirde utangac, hatta kendisine gulumseyen bir kizi bile rahatsiz etmeyen biri zor bulunur” diye dusundu.
Genc kiz, elindeki gazeteyi elinden eline degistirip duran delikanliya dogru yurudu, utangac delikanli firca yiyecegini dusunerek, kaderine razi beklemeye basladi. Genc kiz delikanliya gulumseyerek devam etti, gazeteciden delikanlinin okudugu gazetenin aynisindan aldi.
Gazetenin uzerine bir seyler yazdiktan sonra yine delikanlinin yanindan gecmeye calisti ama carpistilar. Ikisinin de gazeteleri ellerinden dusmustu. Asil carpan genc kiz oldugu halde delikanli ozur dileyip duruyordu. Genc kiz, telasli, sakar haldeki delikanlidan once davranip gazeteleri yerden aldi ve sakinlestirmek ister gibi yumusak bir sesle; “-Asil ben ozur dilerim, ben size carptim.” diye gulumseyerek gazeteyi uzatti. Delikanli hicbir sey soyleyemedi, dili tutulmustu sanki.
Genc kiz duraktaki eski yerine gecti. Duraktaki diger insanlar, iki genc arasinda baslayan firtinadan habersizce gelecek otobusun yoluna bakiyordu sadece.
Genc adam, icinde buyuk bir heyecanla kipirdayip duruyor, kendi kendine konusuyordu; “-Olum mu var yahu, gidip konussam, tanissam. Sanki o da bana gulumsedi gibi…” diye ici icini yiyordu. Cesaretini bir turlu toplayamiyordu.
Her iki gencin otobusu ayni anda geldi, ondeki otobuse genc kiz binip uzaklasirken, yuzundeki gamzeli gulus yerini huzne birakmisti.
Genc adam da otobusune binmis, kendini teselli ediyordu; “-Yarin cesaretimi toplayacagim, mutlaka konusacagim” diye dusundu, icine guvenden kaynaklanan bir huzur ve gulumseyis yayildi.
Genc kiz, yanlis otobuse binip yari yolda indigi icin ilk ve son defa geldigi duraga aglamakli gozlerle bakti. “-Beni begenseydi, en azindan pesimden bu otobuse gelirdi” bakislarini, delikanlinin baska yola sapan otobusune cevirdi. “-Neyse, en azindan telefonumu yazdigim gazete ile onunkini degistirmem iyi oldu.” Gulumsedi; “-Begendi beni, bakislari yalan soylemez, begendi beni, gazeteye yazdigim telefonumu gorunce mutlaka arayacak”. Gulumsemesi yine gamzelerle suslenerek dusundu; “-Imza olarak –duraktaki kiz- yazmam iyi mi oldu acaba”.
Delikanli, genc kizin uzaklasan otobusunu koseden kaybolana kadar izledi, “-Yarin mutlaka.. mutlaka konusacagim” dedi. Otobusten indiginde gazeteyi oturdugu yerde unuttugunu fark etti ama gazete filan umrunda degildi, gamzeli bir gulus gozlerinden gitmiyor, baska bir sey dusunemiyordu zaten…
__________________