03-17-2007, Saat: 05:24 PM
Saçlarını savuruyor bir eylül rüzgârı, yağmurlar konaklıyor gözlerinde. Eylül gidiyor hüzün kalıyor gözlerinde. Yüreğini hangi ırmağın yatağında bıraktıysan o günden beri gürül gürül. Ümitlerini hangi bahara emanet ettiysen hep yemyeşil. Ama ayrılıkları ve acıyı hangi gün gönlünde bıraktıysan o günden beri hep ağlamaklı gözlerin.
Şarkılar hep yalan söyler sevgili, şiirler hep bir hayali anlatır. Beyaz sayfaları kirletmekten başka işe yaramaz çoğu zaman. Satırlar sayfalar çoğu zaman kime yazıldığı belli olmayan mısralarla doludur. Yüz yüze gelip konuşmayı beceremeyen yüreklerin sığıntısıdır çok zaman şiirler. Hüzünlü zamanlarda tutunacak el bulamayan ellerin tutanağıdır kalemler. Kağıt onların sıralarını taşır yüreğinde.
Ama ümit hep vardır sevgili. Şiirlerin ardında yazılamayan mısralarda, yada okunamayan satırlarında saklıdır. Ama hep hüzün kokar yinede aşkı anlatan mısralar. Yaşamadan okur bir çok şarkıcı. Sesi güzel diye şarkıcıdır. Müzik kabiliyeti var diye sahnededir o kadın. Ama sana bişey anlatamaz çok zaman çünkü o mısrayı yanan bir yazmıştır. Birde ondan dinle o şarkıyı, birde onun gözyaşlarında oku gör bak sana neler anlatacak. Hangi fırtınayı çağıracak yüreğinin saçlarını dağıtsın diye. Hani ölümlere davetiye çıkaracak ki, her gün öl diye.
İşte böyle şarkılardan şiirlerden, kalemden, kağıttan sonra yüreğimden akıtarak yazıyorum bu satırları sana. Anlatmak mümkün mü, yada nasıl anlatılır ki yalnızlığım. Ama yazarken çoğaldığımı hissediyorum paylaşarak çoğaldığımı.
Canlandığımı, dirildiğimi büyüdüğümü. Duyduğunu sanıyorum her kelimenin sana yazıldığını, her harften sonra içinde bir acı olduğunu ve hissettiğini ağlayan harflerimi. Yoksun uzaksın belki bu satırları okumayacaksın. Hatta bu satırlardan haberin bile olmayacak ama ben yinede yazacağım. Yazdıkca yaklaşacağım sana. Yazdıkça duyacaksın satırların inlemesini. Gel demeyeceğim sana gelirsen ben burada olmayacağım, acıyla kardeşliğim bitecek ve ben o gün ben olmayacağım. Kal orda kal nerdeysen orda. Uzaksan uzakta yakınsan yakın.
Hem sen de bilirsinki aynı mekânı paylaşan onca yürek vardır ki hiçbir zaman aynı yerde olmamışlardır. Hep başka dünyalarda yaşar başka ölümleri paylaşırlar. Uzak olman, yada uzakta olman çokta önemli değil. Çünkü hissedebiliyorum. Çünkü şiirimin tadı, aşkımın adısın. Cancım yanarken hatırımdasın, aklımdasın. Bir güle bakarken gülümsersin, bir yağmur olursun gökten düşersin.
Ve bugün uzun uzun düşündüm kararımı verdim. Seni hatırlamak istediğimde sana aşk diye hitap edeceğim. Unutmak istediğimde ölüm. Bulmak isteyince yağmur, unutmak isteyince buhar. Ama sen yinede beni dinleme sevgili
Aşk deyince çık, ölüm deyince çıkma,
Yağmur deyince gel, bahar deyince ağlama…
Şarkılar hep yalan söyler sevgili, şiirler hep bir hayali anlatır. Beyaz sayfaları kirletmekten başka işe yaramaz çoğu zaman. Satırlar sayfalar çoğu zaman kime yazıldığı belli olmayan mısralarla doludur. Yüz yüze gelip konuşmayı beceremeyen yüreklerin sığıntısıdır çok zaman şiirler. Hüzünlü zamanlarda tutunacak el bulamayan ellerin tutanağıdır kalemler. Kağıt onların sıralarını taşır yüreğinde.
Ama ümit hep vardır sevgili. Şiirlerin ardında yazılamayan mısralarda, yada okunamayan satırlarında saklıdır. Ama hep hüzün kokar yinede aşkı anlatan mısralar. Yaşamadan okur bir çok şarkıcı. Sesi güzel diye şarkıcıdır. Müzik kabiliyeti var diye sahnededir o kadın. Ama sana bişey anlatamaz çok zaman çünkü o mısrayı yanan bir yazmıştır. Birde ondan dinle o şarkıyı, birde onun gözyaşlarında oku gör bak sana neler anlatacak. Hangi fırtınayı çağıracak yüreğinin saçlarını dağıtsın diye. Hani ölümlere davetiye çıkaracak ki, her gün öl diye.
İşte böyle şarkılardan şiirlerden, kalemden, kağıttan sonra yüreğimden akıtarak yazıyorum bu satırları sana. Anlatmak mümkün mü, yada nasıl anlatılır ki yalnızlığım. Ama yazarken çoğaldığımı hissediyorum paylaşarak çoğaldığımı.
Canlandığımı, dirildiğimi büyüdüğümü. Duyduğunu sanıyorum her kelimenin sana yazıldığını, her harften sonra içinde bir acı olduğunu ve hissettiğini ağlayan harflerimi. Yoksun uzaksın belki bu satırları okumayacaksın. Hatta bu satırlardan haberin bile olmayacak ama ben yinede yazacağım. Yazdıkca yaklaşacağım sana. Yazdıkça duyacaksın satırların inlemesini. Gel demeyeceğim sana gelirsen ben burada olmayacağım, acıyla kardeşliğim bitecek ve ben o gün ben olmayacağım. Kal orda kal nerdeysen orda. Uzaksan uzakta yakınsan yakın.
Hem sen de bilirsinki aynı mekânı paylaşan onca yürek vardır ki hiçbir zaman aynı yerde olmamışlardır. Hep başka dünyalarda yaşar başka ölümleri paylaşırlar. Uzak olman, yada uzakta olman çokta önemli değil. Çünkü hissedebiliyorum. Çünkü şiirimin tadı, aşkımın adısın. Cancım yanarken hatırımdasın, aklımdasın. Bir güle bakarken gülümsersin, bir yağmur olursun gökten düşersin.
Ve bugün uzun uzun düşündüm kararımı verdim. Seni hatırlamak istediğimde sana aşk diye hitap edeceğim. Unutmak istediğimde ölüm. Bulmak isteyince yağmur, unutmak isteyince buhar. Ama sen yinede beni dinleme sevgili
Aşk deyince çık, ölüm deyince çıkma,
Yağmur deyince gel, bahar deyince ağlama…