03-21-2007, Saat: 02:56 PM
hiç kimse ona fikrini sormamıştı
bu yalanlarla acılarla dolu dünyaya
gelmek istermisin diye
oysa hiçbir şeyden habersiz büyüyordu yavaş yavaş
bir can verilmişti yağmur bebeğe
ve hayatı boyunca çekeceği
acılar sevinçler mutluluklar
birer birer yazılıyordu kader denen deftere
küçük yağmur dünyayı okadar çok merek etmiş olacak ki
annesinin karnından biraz önce çıkmak için
vargücüyle tekmeler atıyordu
dediğinide sonunda yapmıştı
23 mayısta kendi isteğiyle başlatmıştı doğumunu
ama bu dünyadan göçmek ne kadar zorsa doğmakta hayata merhabga demekte zordu
sırf doktorların isteği üzerine küçük yağmuru 11 gün boyunca orada tutuyordu annesi
hiçbirşeyden habersiz
çünkğü yağmur yaramazlık yaparak erken gelmek istemişti bu dünyaya
11 günün sonunda anne kız kavuşmak için ameliyathaneye alındı.
fakat ters giden bişeyler vardı
doktor istanbuldan bursaya gelen bu küçük anneye o şeyi nasıl söyleyeceğini düşünüyordu
sonunda doktor herkezi odasına aldı ve o kararı verdi
vücutları 11 gün boyunca ciddi bir enfeksiyon kapmıştı
fakat doktoru şaşırtan bişiy vardı.nasıl oluyorda 11 gündür yaşıyorlar diye sorutordu kendi kendine
aileye açıkladı sonunda saat gece üçü geçiyordu
_sabah ilk sizi alıcaz ameliyata fakat şunu bilmenizi isterim.ameliyat çok riskli yani
masada kalabilme ihtimali var dedi
o sırada küçük annenin gözlerinden iki damla yaş süzüldü.
_ya bebeiğimi göremezsem koklayamazsam ben neyaparım onu kim sever benim gibi.
diye düşündü.eşiyle son kez vedalaştı.annesini belkide son kez kokladı
ve 3 haziran cumartesi sabahı saat yedi buçukta ameliyata alınmıştı.küçük anne hiç korkmuyordu bunuda atlatacaklardı
doğacak bebeğide onun gibi inatçıydı hayata anne karnında sımsıkı tutunmuştu çünkü
baba aşşada sabırsızlıkla bekliyordu sonucu.o dev ekrandan gözünü ayırmıyorduı.
eşiiyle bebeğininde isminin yazacağı ekrandan
saat 8 olduğunda sonunda ekranda yazdı .... ...... canlı kız.evet bir kızları olmuştu
9 aydır saklamıştı kendisini ama annesinişn istediği olmuştu
bebek ve anne yaşıyorlardı.ama aksilikler bir türlü bitmiyordu
anne narkozun etkisinden nfes alamıyordu yani uyanamıyordu
son bir hamleyle öksürdü ve anladı ki bebeği doğmuş
artık o güzel tekmeler yoktu.anneyi uyandırma odasına aldılar.hemşire doktora
_bu daha çok küçüğk uyanırken ortalığı yıkar demişti
ama küçük anne sesini bile çıkarmamıştı.onun merak ettiği tek şey.
bebeğinin ne olduğu hemşireye narkozun etkisinden böbeğim nerede demişti.
kelimeleri toparlayamıyordu.hemşire yukarda sağlıklı sen odana gidince yanına verirler bişey yoksa dedi
_neyim oldu.
dedi anne.hemşire:
_kızın oldu.dedi
saat 12 de anneyi odasına almışlardı.eşi geldi daha sonra yanına.
_bebeğim nerede neden vermiyorlar.
_merak etme bebeğimiz çok iyi tıpkı sana benziyo simsiyah saçları var
heryeri sana benziyor. dedi baba
peki yaz gözleri.dedi anne ağlayarak
_gözlerine bakamadım çünkü açmamakta inat etti cadı.dedi baba
oysa anneden saklanan sır vardı.sonunda teyze girdi içeri ve babaya ne zaman söyliycez dedi babayı dışarı çağırıyordu
anne iyice ağlamaya başaladı bişey oldu bebeğime dimi diyordu
çaresiz baba söyleyemedi ablası:
bak kardeşim bebeğin bu hastanede değil.başka hastaneye götürdüler burda boş küvez yokmuş dedi.
anne ağlıyordu hıçkırıklara boğularak.ortada gizlenen bir şey vardı.
bubu8 hissede biliyordu.ertesi gün küçük anne taburcu oldu.ve hemen bebeğinin yanına gitmek
istedi dikişlerinin acısından yürümekte zorlanıyordu.5 dakka sonra hastanedeydiler
yasansörle yukarı çıktılar bir kolunda eşi bir kolunda annesi çok zor yürüyordu.eşine
_hangi oda diye sordu
eşinin gösterdiği odaya ikisininde ellerini bırakarak koşar adımlarla gitti tek başına.çünkü oraya vardığında bebeğini görecekti
bütün acılarını unutmuştu odaya vardığında daha bebeğini görmeden ağlamaya baaşladı.odanın ortasında kala kalmıştı.sadece hıçkıra hıçkıra ağlıyordu
ananesi duruyordu bebgeğinin yanında
yavaş yavaş küveze yaklaştı.bebeği dünya güzeliydi.ama çok küçüktü.simsiyah saçları ve çekik gözleriyle japonlara benziyordu.anne ağlarken baba bişey
_bak sana ne yapıyor.dedi
ve annesini güldürmeyi başarmıştı.ananesi:
_dokunmak istermisin bebeğine.dedi
ve küvezi açtı annenin elleri titriyordu.başını okşadı şevkatle.
daha yaşı 18 di küçüktü belki ama o artık bir anneydi her annedeki duygular ondada vardıa rtık
ve ayrılış vakti gelmişti eve dönerken hep bebeğini düşündü
beyni allak bullaktı hala saklanan gerçeği düşünüyodu
ertesi gün eşi hastaneye gitti ve gelen o telefonla gerçeği öğrenmişti ama annesi ve ablası hayır diyorlardı
_telefondaki ananesinin sesiydi
ameliyata yeni aldılar diyordu.konuyu kapamışlardı.küçük anneye türlü türlü yalanlar attıar
unutması için ardından pansumana gittiler.annesi arkadaşına söylemişti ameliyat olacağını torununun
pansuman sırasında anne ameliyat olcakmış ama ne ameliyatı söylemiyolar dedi
annesinin arkadaşı
_önemli bişey değil kızımyemek borusunda bişey varmış onun için olcak belkide şimdi çıkmıştır ameliyattan dedi
belkide başkasından duyması iyi olmuştu.allah o saatten sonra anneye öyle bir sabır vermişti ki
anne herşeye iyi tarafından bakıyordu ağlamadı sadece herşeyi biliyordu
meleği 2 kiloyla ya masada kalırsa ama bi kere azraiili yenişti şimdide yenecekti çünkü o annesinin kızıydı
telefon geldi kurtuldu dediler.anne lohasalığının keyfini bile çıkaramadan 2. gün ayağa kalkmıştı
hastaneye gitmek istiyordu her gün gitmeye başladılar tek merak ettikleri gözleriydi
gözleri kime benzeyecekti annesi gibi denizgözlümğü yoksa babası gibi kahverengimi
sonunda ufaklık açtı gözlerini ama hiçbirine benzemiyordu saçları gibi kömür karasıydı
15 gün sonra küvezden çıkarttılar bebeğini emmeyi beceremiyordu çünkü 15 gün boyunca küvezde burnundan midesine salınan ogs ile beslenmişti
17.gün taburcu oldular.enne bursada baba istanbuloda.evlilik yıldönümlerinde bile ayrıydılar ilk evlilik yıldönümleriydi oysa
annenin ne çok hayalleri vardı oysa
bebeği karnında eşiyle türkü bara gideceklerdi
ama olmadı hastaneden taburcu olduklarında kimse gelmemişti onları almaya
taksiye binerek ablasının evine gitti önce.oradan ananesine geçti.biran önce haftasonu olsunda evime gideyim diyordu kendi kendine,
ama sınavları daha bitmemişti.2 gün sonra gece küçük anne fenalaşmıştı.apartopar hastaneye kaldırdılar.ve işte gelen çaresizlik
lohasaydı ilaç verilemiyordu.ama çarpıntısı çok fazlaydı.serum yapılacaktı
müşadeye aldılar anneyi ama serum bir türlü takılmıyordu.çünkü hemşireler kahve keyfi yapıyorlardı
küçük anne daha fazla dayanamadı ve gözlerini akpadı.o sırada kalp krizi geçiriyordu
kalp 190a kadar çıkmıştı doktorlar hemen acile aldılar ve hemen tedavisini yaptılar
bebeği acıkmıştı anne bir kez daha azraili yenmişti fakat bu seferki çok ciddiydi
hayatı boyunca stres üzüntü yoktu.ama allah onu öyle zorlu bi,r sınava sokmuştu ki çok zor görünüyordu.sürekli hastanede olacaklardı
artık evine gelmişti sonunda.ve o günden sonra bebeğindeki hastalıklar çoğaldı
minicik kalbinde 2 tane delik vardı.bronşit olmuştu.ve ardından midesinde reflü oluştu.zamanla kalp deliklerinden biri kapandı
ama kalp yetmezliğine çevirmişti.reflüden dolayı ciğerlerine yemek gidiyordu
yoğun bakımda yatmıştı 1 hafta.oksijensiz nefes alamıyordu.ama hiçbir hastane tedavi edemiyordu.
ciğerlerindeki o hırıltı bir türlü bitmiyordu.sonunda ameliyat dediler hem reflüsü hemde kalbi için
fakat kalp şimdilik önemli değilmiş
anne bilmediği yerlere gidiyordu hiç görmediği yerleri görüyordu bebeğinin sayesinde
artık hastanelere alışmışltı.haftanın üç günü hastaneye gidiyorlardı.bu güne kadar hep soğuk kanlı oldu bebeği
boğulduğunda sakin davranıp nefesini açıyordu.çöünkü o bunları hergün yaşıyordu.
oysa yüreği paramparça oluyordu.sadece dışarı yansıtmıyordu.sessiz sessiz ağlıyordu kuytu köşelerde
güçlü görünmeliydi değil ölmeyi hastalanmayı bile düşlünemiyordu.hayat karşısında tek başına müğcadele ediyordu.
inandığı tek şey bebeği bir gün iyileşecekti
evet yağmur bebeğin hikayesiydi bu.kimbilir hayat karşısında daha neler yaşayacak.
o küçücük bedeni bunca acıyı kaldırabilkiyorsa yağmur bebeği hiç bir acı
yenemez.yağmur bebek şuanda 9 aylık artık anlıyordu doktorları.ve beyaz önlüklü birini görünce ağlamaya başlıyordu
çünkü artık bıkmıştı sürekli ilaç kullanması gerekiyordu.
daha 9 aylık ama belkide hiçbirimizin kullanmadığı kadar iğne ve ilaçla yaşıyordu
bunca şeyin ardından annesinin yağmur bebeğe dediği tek söz
_üzülme bebeğim derdi veren allah sana mutlaka dermanınıda verecektir
bizim sadece sabretmemiz lazım ben hayatta olduğum sürece seni hiçbir zaman
yanlız bırakmıycam.hayat karşısında hiçbir zaman boynunun bükülmesine izin
vermeyeceğim.sen benim ilk göz ağrım biricik meleğimisin.seni çookk seviyorum annecim
geceleri uykusuz kalsamda beni üzsende senin bir gülüşün bana bütün acılarımı unutturuyor
güzel meleğim bir ömür beraber olmak dileğiyle!!!
seni canından çok seven annen ....!
bu yalanlarla acılarla dolu dünyaya
gelmek istermisin diye
oysa hiçbir şeyden habersiz büyüyordu yavaş yavaş
bir can verilmişti yağmur bebeğe
ve hayatı boyunca çekeceği
acılar sevinçler mutluluklar
birer birer yazılıyordu kader denen deftere
küçük yağmur dünyayı okadar çok merek etmiş olacak ki
annesinin karnından biraz önce çıkmak için
vargücüyle tekmeler atıyordu
dediğinide sonunda yapmıştı
23 mayısta kendi isteğiyle başlatmıştı doğumunu
ama bu dünyadan göçmek ne kadar zorsa doğmakta hayata merhabga demekte zordu
sırf doktorların isteği üzerine küçük yağmuru 11 gün boyunca orada tutuyordu annesi
hiçbirşeyden habersiz
çünkğü yağmur yaramazlık yaparak erken gelmek istemişti bu dünyaya
11 günün sonunda anne kız kavuşmak için ameliyathaneye alındı.
fakat ters giden bişeyler vardı
doktor istanbuldan bursaya gelen bu küçük anneye o şeyi nasıl söyleyeceğini düşünüyordu
sonunda doktor herkezi odasına aldı ve o kararı verdi
vücutları 11 gün boyunca ciddi bir enfeksiyon kapmıştı
fakat doktoru şaşırtan bişiy vardı.nasıl oluyorda 11 gündür yaşıyorlar diye sorutordu kendi kendine
aileye açıkladı sonunda saat gece üçü geçiyordu
_sabah ilk sizi alıcaz ameliyata fakat şunu bilmenizi isterim.ameliyat çok riskli yani
masada kalabilme ihtimali var dedi
o sırada küçük annenin gözlerinden iki damla yaş süzüldü.
_ya bebeiğimi göremezsem koklayamazsam ben neyaparım onu kim sever benim gibi.
diye düşündü.eşiyle son kez vedalaştı.annesini belkide son kez kokladı
ve 3 haziran cumartesi sabahı saat yedi buçukta ameliyata alınmıştı.küçük anne hiç korkmuyordu bunuda atlatacaklardı
doğacak bebeğide onun gibi inatçıydı hayata anne karnında sımsıkı tutunmuştu çünkü
baba aşşada sabırsızlıkla bekliyordu sonucu.o dev ekrandan gözünü ayırmıyorduı.
eşiiyle bebeğininde isminin yazacağı ekrandan
saat 8 olduğunda sonunda ekranda yazdı .... ...... canlı kız.evet bir kızları olmuştu
9 aydır saklamıştı kendisini ama annesinişn istediği olmuştu
bebek ve anne yaşıyorlardı.ama aksilikler bir türlü bitmiyordu
anne narkozun etkisinden nfes alamıyordu yani uyanamıyordu
son bir hamleyle öksürdü ve anladı ki bebeği doğmuş
artık o güzel tekmeler yoktu.anneyi uyandırma odasına aldılar.hemşire doktora
_bu daha çok küçüğk uyanırken ortalığı yıkar demişti
ama küçük anne sesini bile çıkarmamıştı.onun merak ettiği tek şey.
bebeğinin ne olduğu hemşireye narkozun etkisinden böbeğim nerede demişti.
kelimeleri toparlayamıyordu.hemşire yukarda sağlıklı sen odana gidince yanına verirler bişey yoksa dedi
_neyim oldu.
dedi anne.hemşire:
_kızın oldu.dedi
saat 12 de anneyi odasına almışlardı.eşi geldi daha sonra yanına.
_bebeğim nerede neden vermiyorlar.
_merak etme bebeğimiz çok iyi tıpkı sana benziyo simsiyah saçları var
heryeri sana benziyor. dedi baba
peki yaz gözleri.dedi anne ağlayarak
_gözlerine bakamadım çünkü açmamakta inat etti cadı.dedi baba
oysa anneden saklanan sır vardı.sonunda teyze girdi içeri ve babaya ne zaman söyliycez dedi babayı dışarı çağırıyordu
anne iyice ağlamaya başaladı bişey oldu bebeğime dimi diyordu
çaresiz baba söyleyemedi ablası:
bak kardeşim bebeğin bu hastanede değil.başka hastaneye götürdüler burda boş küvez yokmuş dedi.
anne ağlıyordu hıçkırıklara boğularak.ortada gizlenen bir şey vardı.
bubu8 hissede biliyordu.ertesi gün küçük anne taburcu oldu.ve hemen bebeğinin yanına gitmek
istedi dikişlerinin acısından yürümekte zorlanıyordu.5 dakka sonra hastanedeydiler
yasansörle yukarı çıktılar bir kolunda eşi bir kolunda annesi çok zor yürüyordu.eşine
_hangi oda diye sordu
eşinin gösterdiği odaya ikisininde ellerini bırakarak koşar adımlarla gitti tek başına.çünkü oraya vardığında bebeğini görecekti
bütün acılarını unutmuştu odaya vardığında daha bebeğini görmeden ağlamaya baaşladı.odanın ortasında kala kalmıştı.sadece hıçkıra hıçkıra ağlıyordu
ananesi duruyordu bebgeğinin yanında
yavaş yavaş küveze yaklaştı.bebeği dünya güzeliydi.ama çok küçüktü.simsiyah saçları ve çekik gözleriyle japonlara benziyordu.anne ağlarken baba bişey
_bak sana ne yapıyor.dedi
ve annesini güldürmeyi başarmıştı.ananesi:
_dokunmak istermisin bebeğine.dedi
ve küvezi açtı annenin elleri titriyordu.başını okşadı şevkatle.
daha yaşı 18 di küçüktü belki ama o artık bir anneydi her annedeki duygular ondada vardıa rtık
ve ayrılış vakti gelmişti eve dönerken hep bebeğini düşündü
beyni allak bullaktı hala saklanan gerçeği düşünüyodu
ertesi gün eşi hastaneye gitti ve gelen o telefonla gerçeği öğrenmişti ama annesi ve ablası hayır diyorlardı
_telefondaki ananesinin sesiydi
ameliyata yeni aldılar diyordu.konuyu kapamışlardı.küçük anneye türlü türlü yalanlar attıar
unutması için ardından pansumana gittiler.annesi arkadaşına söylemişti ameliyat olacağını torununun
pansuman sırasında anne ameliyat olcakmış ama ne ameliyatı söylemiyolar dedi
annesinin arkadaşı
_önemli bişey değil kızımyemek borusunda bişey varmış onun için olcak belkide şimdi çıkmıştır ameliyattan dedi
belkide başkasından duyması iyi olmuştu.allah o saatten sonra anneye öyle bir sabır vermişti ki
anne herşeye iyi tarafından bakıyordu ağlamadı sadece herşeyi biliyordu
meleği 2 kiloyla ya masada kalırsa ama bi kere azraiili yenişti şimdide yenecekti çünkü o annesinin kızıydı
telefon geldi kurtuldu dediler.anne lohasalığının keyfini bile çıkaramadan 2. gün ayağa kalkmıştı
hastaneye gitmek istiyordu her gün gitmeye başladılar tek merak ettikleri gözleriydi
gözleri kime benzeyecekti annesi gibi denizgözlümğü yoksa babası gibi kahverengimi
sonunda ufaklık açtı gözlerini ama hiçbirine benzemiyordu saçları gibi kömür karasıydı
15 gün sonra küvezden çıkarttılar bebeğini emmeyi beceremiyordu çünkü 15 gün boyunca küvezde burnundan midesine salınan ogs ile beslenmişti
17.gün taburcu oldular.enne bursada baba istanbuloda.evlilik yıldönümlerinde bile ayrıydılar ilk evlilik yıldönümleriydi oysa
annenin ne çok hayalleri vardı oysa
bebeği karnında eşiyle türkü bara gideceklerdi
ama olmadı hastaneden taburcu olduklarında kimse gelmemişti onları almaya
taksiye binerek ablasının evine gitti önce.oradan ananesine geçti.biran önce haftasonu olsunda evime gideyim diyordu kendi kendine,
ama sınavları daha bitmemişti.2 gün sonra gece küçük anne fenalaşmıştı.apartopar hastaneye kaldırdılar.ve işte gelen çaresizlik
lohasaydı ilaç verilemiyordu.ama çarpıntısı çok fazlaydı.serum yapılacaktı
müşadeye aldılar anneyi ama serum bir türlü takılmıyordu.çünkü hemşireler kahve keyfi yapıyorlardı
küçük anne daha fazla dayanamadı ve gözlerini akpadı.o sırada kalp krizi geçiriyordu
kalp 190a kadar çıkmıştı doktorlar hemen acile aldılar ve hemen tedavisini yaptılar
bebeği acıkmıştı anne bir kez daha azraili yenmişti fakat bu seferki çok ciddiydi
hayatı boyunca stres üzüntü yoktu.ama allah onu öyle zorlu bi,r sınava sokmuştu ki çok zor görünüyordu.sürekli hastanede olacaklardı
artık evine gelmişti sonunda.ve o günden sonra bebeğindeki hastalıklar çoğaldı
minicik kalbinde 2 tane delik vardı.bronşit olmuştu.ve ardından midesinde reflü oluştu.zamanla kalp deliklerinden biri kapandı
ama kalp yetmezliğine çevirmişti.reflüden dolayı ciğerlerine yemek gidiyordu
yoğun bakımda yatmıştı 1 hafta.oksijensiz nefes alamıyordu.ama hiçbir hastane tedavi edemiyordu.
ciğerlerindeki o hırıltı bir türlü bitmiyordu.sonunda ameliyat dediler hem reflüsü hemde kalbi için
fakat kalp şimdilik önemli değilmiş
anne bilmediği yerlere gidiyordu hiç görmediği yerleri görüyordu bebeğinin sayesinde
artık hastanelere alışmışltı.haftanın üç günü hastaneye gidiyorlardı.bu güne kadar hep soğuk kanlı oldu bebeği
boğulduğunda sakin davranıp nefesini açıyordu.çöünkü o bunları hergün yaşıyordu.
oysa yüreği paramparça oluyordu.sadece dışarı yansıtmıyordu.sessiz sessiz ağlıyordu kuytu köşelerde
güçlü görünmeliydi değil ölmeyi hastalanmayı bile düşlünemiyordu.hayat karşısında tek başına müğcadele ediyordu.
inandığı tek şey bebeği bir gün iyileşecekti
evet yağmur bebeğin hikayesiydi bu.kimbilir hayat karşısında daha neler yaşayacak.
o küçücük bedeni bunca acıyı kaldırabilkiyorsa yağmur bebeği hiç bir acı
yenemez.yağmur bebek şuanda 9 aylık artık anlıyordu doktorları.ve beyaz önlüklü birini görünce ağlamaya başlıyordu
çünkü artık bıkmıştı sürekli ilaç kullanması gerekiyordu.
daha 9 aylık ama belkide hiçbirimizin kullanmadığı kadar iğne ve ilaçla yaşıyordu
bunca şeyin ardından annesinin yağmur bebeğe dediği tek söz
_üzülme bebeğim derdi veren allah sana mutlaka dermanınıda verecektir
bizim sadece sabretmemiz lazım ben hayatta olduğum sürece seni hiçbir zaman
yanlız bırakmıycam.hayat karşısında hiçbir zaman boynunun bükülmesine izin
vermeyeceğim.sen benim ilk göz ağrım biricik meleğimisin.seni çookk seviyorum annecim
geceleri uykusuz kalsamda beni üzsende senin bir gülüşün bana bütün acılarımı unutturuyor
güzel meleğim bir ömür beraber olmak dileğiyle!!!
seni canından çok seven annen ....!