03-29-2007, Saat: 05:46 PM
Her gün aynıydı kız için mutsuz ve hüzün dolu… Ta ki onu tanıyıncaya kadar. Sevilmenin keyfine varıp olabildiğince sevinceye kadar. Hayatta olan her şeyin yaşamak için bir amacı olduğunu bunların en yücesininse sevgi olduğunu anlayıncaya kadar…
Sonunda ömrü boyunca aradığı şeyi bulmuştu ; sonunda güvenecek inanacak birisini bulmuştu . Kıza sadece mutluluğu yaşatacak kişiyi bulmuştu. Sanki onunla doğmuş, hayatta ki tüm güzellikleri onunla keşfetmeye başlamıştı. Mutluydu ve mutlu olmaya devam edeceğini sanıyordu. Her geçen gün kızın sevgisini daha da artırıyordu daha çok bağlanmaya başlamıştı, çocuğa, her saniyesini onu düşünerek değerlendiriyordu. Kızın sevgisi ne kadar arttıysa çocuğun ilgisi ise bir o kadar azalıyordu. Halbuki çocuk hiç aklında yoktu kızın hiç düşünmemişti onu sevip onun için canını bile feda etmeyi göze alacağını ama olmuştu işte bunun tek açıklaması vardı o da KADERdi. Kader karşılaştırmıştı onları ve Tanrı istemişti birbirlerini sevmelerini. Onlar ise çaresiz boyun eğmişlerdi bu isteğe ve mutluydular. Ta ki çocuk bu AŞK’a karşı koymaya başlayıncaya kadar…
Kız hayatı yeni yeni öğrenmeye başlıyordu. İnsanları yeni yeni tanıyor ve yaşamın acımasızlığını yeni keşfediyordu. Ve tüm bu karmaşanın içinde bulmuştu onu… Sevmiştide hem de sonsuz. Çocuk onun için hayatın karmaşasından kurtulmak için sığınacağı bir liman gibiydi. Onu sonsuza kadar koruyabilecek, en acımasız dalgalara sırf onu koruyabilmek için gözünü kırpmadan göğüs gerebilecekti. Hayat gibi AŞK’ın da acımasız olduğunu bilmiyordu aslında biliyordu ama inanamıyordu bir türlü buna. Birlikte geçirdikleri her dakika kız için hayatının en mutlu zamanlarıydı. Çocuğun yanından ayrılası gelmiyordu. Elini tutması, sarılması , saçlarını karıştırması, kulağına seni çok seviyorum diye fısıldaması kız için tüm dünya’ya bedeldi. Halbuki çok çabuk kaptırmıştı kendini çok çabuk kanmıştı yapmamalıydı. Karşısındaki canın ta içi bile olsa bu kadar gözü kapalı güvenmemeliydi. Her şey gibi AŞK’ta büyüsünü yitirirdi çünkü, geride sadece sevgi kalırdı ve oda hiç var olmamışsa bu duygudan geriye sadece anılar kalırdı ve onlarda çok çabuk unutulurdu elbet. Kız sevmişti hem de çok, çocuk ise aşıktı beklide çok, ama anlaşılan sevmemişti çünkü bir kalemde silmişti kızı. Anılarda unutulacaktı er ya da geç, kızın boşalan yerini bir yenisi dolduracak ve kolayca unutturacaktı onu. Ama kız unutamazdı ona bu AŞK’tan miras kalan bir tek anılar değildi SONSUZ SEVGİSİNE birde SONSUZ ÖZLEM eklenmişti artık. Bir başkasına “aşkım” demek “seni çok seviyorum” demek imkansızdı onun için. Artık hayat anılarda anlam kazanıyordu.
Yıllar sonra bir gün karşılaştılar. Çocuğun eli başka bir kadının beline dolanmıştı yanlarında ise küçük bir çocuk BABA diyerek onun paçalarını çekiştiriyordu. Çocuk mutluydu yani öyle gözüküyordu. Kızın tüm umutları sönmüştü. Belki hatasını anlarda geri gelir diye beklediği o, artık başkasına aitti. Biran duraksadı ve düşündü sadık sevgisiyle bağlandığı hayatı birlikte aşacağını onu hep koruyup kollayacağını düşündüğü insan GÜVENDİÄžİ İNANDIÄžI insan O’muydu. Olamazdı bir yerlerde bir yanlışlık vardı. Çünkü kızın sevdiği çocuk o değildi kız aslında hayattan korkmuş hatıralara sığınmış ve sadece beklemişti… Artık gücü kalmamıştı bekleyemezdi. Beklememeliydi zaten anılarda can bulmak istiyordu yaşamının en mutlu dakikalarını bir ömür boyu yaşamak istiyordu. Elini sol göğsünün üstüne YÜREÄžİN ATTIÄžI YER’e götürdü. Hiç bir şey duyumsamadı. Daha sıkıca bastırdı ve dinledi fakat orada olmasını umduğu yürek başka bir can da atıyordu; çocuğun yüreğinin içinde… Bu yıllardır böyleydi zaten ne zaman kalp atışlarını dinlemek istese elleri boşlukta kalır duyumsadığı tek şey ise acı olurdu. Bugünden sonra artık dayanamazdı geri dönmek istiyordu anılarına geri dönmek ve düşündü… Gerçekten sevmiş miydi yoksa sadece hayata karşı bir korkumuydu bu bir kere incinen yüreğini bir daha incinir korkusuyla ondan başka kimseye açmamıştı. Ama olsundu hayatında sadece bir kere sevmişti hem de SONSUZ sevmişti. Anılarını düşündü her bir yenisi hatırladıkça yüzünde hafif bir tebessüm oluşuyordu. Ve o günü hatırladı; terk edildiği o günü yüzündeki tebessümü gözlerindeki yaşlar siliverdi yüreğindeki bir damla mutluluğu ise kıskanç hüzün boğdu, hiçbir şey eskisi gibi değildi OLAMAYACAKTIDA… Ama kız anılarında mutluydu. Deniz kenarına gitti eskiden korkarak baktığı azgın dalgalar onu ürkütmüyordu artık. Yükselen her bir dalga anılarını getiriyordu kıza. Esen rüzgar sevdiğinin nefesini, batan güneş ise yitirdiği AŞK’ını hatırlatıyordu. Anılarına kavuşmak istiyordu, denize doğru ilerledi attığı her adımda içine bir sevinç doğuyordu azıcık kalmıştı şu son adımla birlikte mutluluk onu karşılayacaktı. Son adımı da attığı anda çocuk kızın elinden kavradı, sarıldılar yine el ele tutuştular kız ağlıyordu çocuğun ise gözleri dolmuştu sahil boyunca yürüdüler çocuk “Ben de seni bekliyordum AŞKIM nerelerde kaldın” dedi. Kız konuşmadı sadece tebessüm etti ve mutluydu çünkü ANILARINA KAVUŞMUŞTU…,
__________________
Sonunda ömrü boyunca aradığı şeyi bulmuştu ; sonunda güvenecek inanacak birisini bulmuştu . Kıza sadece mutluluğu yaşatacak kişiyi bulmuştu. Sanki onunla doğmuş, hayatta ki tüm güzellikleri onunla keşfetmeye başlamıştı. Mutluydu ve mutlu olmaya devam edeceğini sanıyordu. Her geçen gün kızın sevgisini daha da artırıyordu daha çok bağlanmaya başlamıştı, çocuğa, her saniyesini onu düşünerek değerlendiriyordu. Kızın sevgisi ne kadar arttıysa çocuğun ilgisi ise bir o kadar azalıyordu. Halbuki çocuk hiç aklında yoktu kızın hiç düşünmemişti onu sevip onun için canını bile feda etmeyi göze alacağını ama olmuştu işte bunun tek açıklaması vardı o da KADERdi. Kader karşılaştırmıştı onları ve Tanrı istemişti birbirlerini sevmelerini. Onlar ise çaresiz boyun eğmişlerdi bu isteğe ve mutluydular. Ta ki çocuk bu AŞK’a karşı koymaya başlayıncaya kadar…
Kız hayatı yeni yeni öğrenmeye başlıyordu. İnsanları yeni yeni tanıyor ve yaşamın acımasızlığını yeni keşfediyordu. Ve tüm bu karmaşanın içinde bulmuştu onu… Sevmiştide hem de sonsuz. Çocuk onun için hayatın karmaşasından kurtulmak için sığınacağı bir liman gibiydi. Onu sonsuza kadar koruyabilecek, en acımasız dalgalara sırf onu koruyabilmek için gözünü kırpmadan göğüs gerebilecekti. Hayat gibi AŞK’ın da acımasız olduğunu bilmiyordu aslında biliyordu ama inanamıyordu bir türlü buna. Birlikte geçirdikleri her dakika kız için hayatının en mutlu zamanlarıydı. Çocuğun yanından ayrılası gelmiyordu. Elini tutması, sarılması , saçlarını karıştırması, kulağına seni çok seviyorum diye fısıldaması kız için tüm dünya’ya bedeldi. Halbuki çok çabuk kaptırmıştı kendini çok çabuk kanmıştı yapmamalıydı. Karşısındaki canın ta içi bile olsa bu kadar gözü kapalı güvenmemeliydi. Her şey gibi AŞK’ta büyüsünü yitirirdi çünkü, geride sadece sevgi kalırdı ve oda hiç var olmamışsa bu duygudan geriye sadece anılar kalırdı ve onlarda çok çabuk unutulurdu elbet. Kız sevmişti hem de çok, çocuk ise aşıktı beklide çok, ama anlaşılan sevmemişti çünkü bir kalemde silmişti kızı. Anılarda unutulacaktı er ya da geç, kızın boşalan yerini bir yenisi dolduracak ve kolayca unutturacaktı onu. Ama kız unutamazdı ona bu AŞK’tan miras kalan bir tek anılar değildi SONSUZ SEVGİSİNE birde SONSUZ ÖZLEM eklenmişti artık. Bir başkasına “aşkım” demek “seni çok seviyorum” demek imkansızdı onun için. Artık hayat anılarda anlam kazanıyordu.
Yıllar sonra bir gün karşılaştılar. Çocuğun eli başka bir kadının beline dolanmıştı yanlarında ise küçük bir çocuk BABA diyerek onun paçalarını çekiştiriyordu. Çocuk mutluydu yani öyle gözüküyordu. Kızın tüm umutları sönmüştü. Belki hatasını anlarda geri gelir diye beklediği o, artık başkasına aitti. Biran duraksadı ve düşündü sadık sevgisiyle bağlandığı hayatı birlikte aşacağını onu hep koruyup kollayacağını düşündüğü insan GÜVENDİÄžİ İNANDIÄžI insan O’muydu. Olamazdı bir yerlerde bir yanlışlık vardı. Çünkü kızın sevdiği çocuk o değildi kız aslında hayattan korkmuş hatıralara sığınmış ve sadece beklemişti… Artık gücü kalmamıştı bekleyemezdi. Beklememeliydi zaten anılarda can bulmak istiyordu yaşamının en mutlu dakikalarını bir ömür boyu yaşamak istiyordu. Elini sol göğsünün üstüne YÜREÄžİN ATTIÄžI YER’e götürdü. Hiç bir şey duyumsamadı. Daha sıkıca bastırdı ve dinledi fakat orada olmasını umduğu yürek başka bir can da atıyordu; çocuğun yüreğinin içinde… Bu yıllardır böyleydi zaten ne zaman kalp atışlarını dinlemek istese elleri boşlukta kalır duyumsadığı tek şey ise acı olurdu. Bugünden sonra artık dayanamazdı geri dönmek istiyordu anılarına geri dönmek ve düşündü… Gerçekten sevmiş miydi yoksa sadece hayata karşı bir korkumuydu bu bir kere incinen yüreğini bir daha incinir korkusuyla ondan başka kimseye açmamıştı. Ama olsundu hayatında sadece bir kere sevmişti hem de SONSUZ sevmişti. Anılarını düşündü her bir yenisi hatırladıkça yüzünde hafif bir tebessüm oluşuyordu. Ve o günü hatırladı; terk edildiği o günü yüzündeki tebessümü gözlerindeki yaşlar siliverdi yüreğindeki bir damla mutluluğu ise kıskanç hüzün boğdu, hiçbir şey eskisi gibi değildi OLAMAYACAKTIDA… Ama kız anılarında mutluydu. Deniz kenarına gitti eskiden korkarak baktığı azgın dalgalar onu ürkütmüyordu artık. Yükselen her bir dalga anılarını getiriyordu kıza. Esen rüzgar sevdiğinin nefesini, batan güneş ise yitirdiği AŞK’ını hatırlatıyordu. Anılarına kavuşmak istiyordu, denize doğru ilerledi attığı her adımda içine bir sevinç doğuyordu azıcık kalmıştı şu son adımla birlikte mutluluk onu karşılayacaktı. Son adımı da attığı anda çocuk kızın elinden kavradı, sarıldılar yine el ele tutuştular kız ağlıyordu çocuğun ise gözleri dolmuştu sahil boyunca yürüdüler çocuk “Ben de seni bekliyordum AŞKIM nerelerde kaldın” dedi. Kız konuşmadı sadece tebessüm etti ve mutluydu çünkü ANILARINA KAVUŞMUŞTU…,
__________________