03-30-2007, Saat: 11:25 PM
Ne kadar gidecek böyle, halen seviyorum seni. Nasılsın diye soramıyorum, biliyorum ki sen hayatından memnun ve umutlusun. Benim kadar karamsar bakmıyorsun hayata, kaç yıl daha böyle acı içinde bekleyeceğim. Kaç yıl daha geçecek böyle sensiz güzel gözlüm. Yüzüne bakamıyorum görmüyorum gözlerini hatta neler düşündüğünü bile bilmiyorum. Yazmak adına başladığımda hep aklıma gelir gözlerin, sonrada gözlerinin içindeki sevgi, vurulup kalırım ben içindeki ateşe, ellerim sana uzanmak istediğinde gökyüzünde asılı kalır. Sonra sözlerin iner derin uçurumların ürkütücü yanları gibi, yüreğimin kuytu köşelerine. Sana söyleyemeyeceğim sevgiye dair, yazdığım kelimelerin sadece özetini, içimdeki duygulara uyarlayıp sözlerin en ince ifadesiyle anlatmak istiyorum
Bazen geceleri anlamsız acılar yakalar beni, karanlık sokaklarda korkmaya başlarım ve sığınacak kuytu bir köşe ararım. Belki de bu yüzden giderim kendimden uzaklara, bir yerlere. Şimdi ellerine dokunmak vardı, gözlerinde boğulma telaşını yaşamak, sonrasında ağlamak vardı suskun zamanların ortasında. Biliyorum ki hiçbir zaman yaşanmayacak bir daha yaşadıklarım seninle, ve bir daha hiç bu kadar sevmeyeceğim seni delice, yüzün ve hüzün ikisi de aynı benim için. Hüzünlüyüm sararmış yapraklar gibi, yere düşercesine acımasız ve yaralı zamanların kurbanıyım. Sevilmek istiyorum yok olan zamanlarda seni beklerken. Aslında daha açık konuşmalıyım kalemi biraz daha sertleştirip içimdeki gün görmemiş tüm isyanların sesini anlatmalıyım. Yani bir bakıma korkularımı korkaklığımı, içimdeki sana ait ne varsa bende anlam kazanmış her şeyi, yazmalıyım adını kazıdığım her yere Geldiğinde bu dağılmış hayatım toparlanırdı ama sadece o kadar, ömrümün üşüyen yanlarını, şefkat isteyen zamanlarda, yalnızlığın tepemde nöbet tuttuğu, anların hiç birinde olmadın. Ben hep o derin sevgimle yaklaştım sana, biraz gözlerini aradım, biraz da sıcaklığını istedim. Ama sen hep kaçışların istikametinde, ben kural tanımaz uzun romanlar delisi, nereye gidersem gideyim hep senin benden sakladığın şefkati sıcaklığı anlayışı aradım. Bir kere de olsa o derin merhametinle yaklaşsaydın. Belki de başkası hiçbir zaman olmazdı şu yalan denilen hayatımda, aramıza anlamsız savaşlar girmezdi uzaklığın vermiş olduğu korkularla, kırmazdı söylediklerimiz. Yüreğimizi toparlardı yorulmuş sevda, yollarına baharlar düşerdi. Gözlerine gözlerim sözlerine şefkatim Şimdi ne kendimi ne de seni suçlamaya hakkım var. Geçmiş benim adıma seninle doludur, ve hayatımın en anlamlı kısımlarından birisin. Dön diyemem, gel diyemem sana. Ama şunu bil ki yüreğimde bir yerin var, bunu hiç kimse dolduramaz. Bu ne bir merhaba ne de bir elvedadır. Nasıl anlam vermek istersen senin tercihindir. Belli bir süre önce, yıl mı asır mı sen karar ver. Ben de asır kadar gibi uzun, hayat kadar kısa, ama anlamlı idi. Seni sevdiğimi söylerken, çok derin duygular içindeydim, sevgi doluydum. Bu mektup diğerlerinden farklı gelebilir sana, daha çok sevda, daha çok sitem, ve aşk var bu mektubumda, Sende beni sevdiğini söylediğinde korkaktın, ürkektin ya da çekimser ve güvensizdin, ama söylemiştin sevdiğini titrek ses tonuyla, nedenler büyükmüydü bilmiyorum. Ben o nedenlerin büyüklüğünü gördüm ve hissettim, o yüzden ayrılmayı basitleştirdik. Acı çeke çeke koptum senden, mecburmuşuz başka çaremiz yokmuş öyle demiştin. İnan halen acı çekiyorum ve çektiğini de biliyorum sevgilim. Seninle konuşmalarımızı, sesini ve nefesini özlüyorum, saat tıkırtısı gibi kulaklarımda çınlıyor. Hiç unutmadım ki! Hatırlıyor musun ilk gün isminle seslenirken çok şaşırmış ve heyecanlandığını söylemiştin. Açıkçası senden daha çok heyecan sarmıştı bedenimi, yüreğimi sevdan kuşatmaya başlamıştı bile, beyaz bayrak çektim, yenik düştüm sevdanın büyüklüğüne, seni sevdiğimi hissetmiştim sevdiceğim, güzel gözlüm. İtiraf mıdır bilmem ama her şeyi seninle yaşamak istiyordum doyasıya, kaçak ve yasak sevişmeler, soğuk gecelerde ısıtacaktı bizi, seviyorum deyişini, özledim deyişini, özlüyorum sevgilim.
Bu mektubu verecek ne bir postane ne de postacı var, hepsini yaktım. Sen gidince köpekler kovaladı duygularımı, ısırdılar, parçaladılar sensiz zayıf yönümü, soğuk aldı sevgisiz kalbimi, çok ağrıyor. Acı çekiyorum sensiz pazartesilerde, sensiz salılar anlamsız, çarşambalar soğuk, perşembelerim evde geçiyor, cuma cumartesilerim pazara karıştı. Tatildeyim sevgilim, sevmeyeceğim kimseyi, hiç iş başı yapmayacak gözlerim, iş tutmayacak ellerim, emir almayacak sessizliğinden paslanan kulaklarım, ömür boyu tatildeyim bir tanem. Seni sevdiğimi melekler not almışlardır sevap haneme, hesap günü alem bilecek. Dilime soracaklar neden sevdiğimi, gözlerim anlatacak bütün özlemimi, yüreğim söyleyecek aşk ateşine düşüp yandığımı ve yaradan beni affedecektir senin gibi melek birini sevdiğim için. Bu mektup gelmişim, geçmişim, günahlarım ve sevaplarım olacak. Sen bu mektubu belki de okuyamayacaksın. Her kes gibi dudak büküp geçeceksin. Bu ne bir merhaba, ne de bir elveda, nasıl anlam vermek istersen. Gözlerim gözlerine hasret, dilim ismine, kulaklarım sesine uzak, kalbim sevgine, seni çok sevdiğimi kimseler bilmeyecek. Kurumuş bir gül gibi solup gidecek, mecnunun leylasını beklediği gibi, hiçbir zaman kavuşmayacak ellerin ellerime ve bir gün karşına çıkıp seni ne kadar çok sevdiğimi haykıracağım cümle alem içinde, bekle geleceğim dönüşü olmayan yollardan..... Bekle geleceğim sevdiceğim...
.....Kimseler Bilmeyecek
Bir gün öleceğim virane meyhanede,
Elimde kırık kadeh, ağzıma kan dolacak.
Şarkımızı çaldıracağım, dertli kemancıya,
Son defa ismin dilimde, olacak...
Bazen geceleri anlamsız acılar yakalar beni, karanlık sokaklarda korkmaya başlarım ve sığınacak kuytu bir köşe ararım. Belki de bu yüzden giderim kendimden uzaklara, bir yerlere. Şimdi ellerine dokunmak vardı, gözlerinde boğulma telaşını yaşamak, sonrasında ağlamak vardı suskun zamanların ortasında. Biliyorum ki hiçbir zaman yaşanmayacak bir daha yaşadıklarım seninle, ve bir daha hiç bu kadar sevmeyeceğim seni delice, yüzün ve hüzün ikisi de aynı benim için. Hüzünlüyüm sararmış yapraklar gibi, yere düşercesine acımasız ve yaralı zamanların kurbanıyım. Sevilmek istiyorum yok olan zamanlarda seni beklerken. Aslında daha açık konuşmalıyım kalemi biraz daha sertleştirip içimdeki gün görmemiş tüm isyanların sesini anlatmalıyım. Yani bir bakıma korkularımı korkaklığımı, içimdeki sana ait ne varsa bende anlam kazanmış her şeyi, yazmalıyım adını kazıdığım her yere Geldiğinde bu dağılmış hayatım toparlanırdı ama sadece o kadar, ömrümün üşüyen yanlarını, şefkat isteyen zamanlarda, yalnızlığın tepemde nöbet tuttuğu, anların hiç birinde olmadın. Ben hep o derin sevgimle yaklaştım sana, biraz gözlerini aradım, biraz da sıcaklığını istedim. Ama sen hep kaçışların istikametinde, ben kural tanımaz uzun romanlar delisi, nereye gidersem gideyim hep senin benden sakladığın şefkati sıcaklığı anlayışı aradım. Bir kere de olsa o derin merhametinle yaklaşsaydın. Belki de başkası hiçbir zaman olmazdı şu yalan denilen hayatımda, aramıza anlamsız savaşlar girmezdi uzaklığın vermiş olduğu korkularla, kırmazdı söylediklerimiz. Yüreğimizi toparlardı yorulmuş sevda, yollarına baharlar düşerdi. Gözlerine gözlerim sözlerine şefkatim Şimdi ne kendimi ne de seni suçlamaya hakkım var. Geçmiş benim adıma seninle doludur, ve hayatımın en anlamlı kısımlarından birisin. Dön diyemem, gel diyemem sana. Ama şunu bil ki yüreğimde bir yerin var, bunu hiç kimse dolduramaz. Bu ne bir merhaba ne de bir elvedadır. Nasıl anlam vermek istersen senin tercihindir. Belli bir süre önce, yıl mı asır mı sen karar ver. Ben de asır kadar gibi uzun, hayat kadar kısa, ama anlamlı idi. Seni sevdiğimi söylerken, çok derin duygular içindeydim, sevgi doluydum. Bu mektup diğerlerinden farklı gelebilir sana, daha çok sevda, daha çok sitem, ve aşk var bu mektubumda, Sende beni sevdiğini söylediğinde korkaktın, ürkektin ya da çekimser ve güvensizdin, ama söylemiştin sevdiğini titrek ses tonuyla, nedenler büyükmüydü bilmiyorum. Ben o nedenlerin büyüklüğünü gördüm ve hissettim, o yüzden ayrılmayı basitleştirdik. Acı çeke çeke koptum senden, mecburmuşuz başka çaremiz yokmuş öyle demiştin. İnan halen acı çekiyorum ve çektiğini de biliyorum sevgilim. Seninle konuşmalarımızı, sesini ve nefesini özlüyorum, saat tıkırtısı gibi kulaklarımda çınlıyor. Hiç unutmadım ki! Hatırlıyor musun ilk gün isminle seslenirken çok şaşırmış ve heyecanlandığını söylemiştin. Açıkçası senden daha çok heyecan sarmıştı bedenimi, yüreğimi sevdan kuşatmaya başlamıştı bile, beyaz bayrak çektim, yenik düştüm sevdanın büyüklüğüne, seni sevdiğimi hissetmiştim sevdiceğim, güzel gözlüm. İtiraf mıdır bilmem ama her şeyi seninle yaşamak istiyordum doyasıya, kaçak ve yasak sevişmeler, soğuk gecelerde ısıtacaktı bizi, seviyorum deyişini, özledim deyişini, özlüyorum sevgilim.
Bu mektubu verecek ne bir postane ne de postacı var, hepsini yaktım. Sen gidince köpekler kovaladı duygularımı, ısırdılar, parçaladılar sensiz zayıf yönümü, soğuk aldı sevgisiz kalbimi, çok ağrıyor. Acı çekiyorum sensiz pazartesilerde, sensiz salılar anlamsız, çarşambalar soğuk, perşembelerim evde geçiyor, cuma cumartesilerim pazara karıştı. Tatildeyim sevgilim, sevmeyeceğim kimseyi, hiç iş başı yapmayacak gözlerim, iş tutmayacak ellerim, emir almayacak sessizliğinden paslanan kulaklarım, ömür boyu tatildeyim bir tanem. Seni sevdiğimi melekler not almışlardır sevap haneme, hesap günü alem bilecek. Dilime soracaklar neden sevdiğimi, gözlerim anlatacak bütün özlemimi, yüreğim söyleyecek aşk ateşine düşüp yandığımı ve yaradan beni affedecektir senin gibi melek birini sevdiğim için. Bu mektup gelmişim, geçmişim, günahlarım ve sevaplarım olacak. Sen bu mektubu belki de okuyamayacaksın. Her kes gibi dudak büküp geçeceksin. Bu ne bir merhaba, ne de bir elveda, nasıl anlam vermek istersen. Gözlerim gözlerine hasret, dilim ismine, kulaklarım sesine uzak, kalbim sevgine, seni çok sevdiğimi kimseler bilmeyecek. Kurumuş bir gül gibi solup gidecek, mecnunun leylasını beklediği gibi, hiçbir zaman kavuşmayacak ellerin ellerime ve bir gün karşına çıkıp seni ne kadar çok sevdiğimi haykıracağım cümle alem içinde, bekle geleceğim dönüşü olmayan yollardan..... Bekle geleceğim sevdiceğim...
.....Kimseler Bilmeyecek
Bir gün öleceğim virane meyhanede,
Elimde kırık kadeh, ağzıma kan dolacak.
Şarkımızı çaldıracağım, dertli kemancıya,
Son defa ismin dilimde, olacak...