03-31-2007, Saat: 05:24 PM
Son iki yıldır Türkiye'de arılar toplu halde ölüyor ya da kovanlarını terk ediyor. Erken gelen bahar, ardından yaşanan dondurucu soğuklar, bilinçsiz bakım, yanlış teşvik arıların sonunu hazırlıyor.
Üreticiler ve bilim adamları "Sofrada bal olmasa da olur ama yakında elma, kayısı, yağ da gelmeyecek" uyarısında bulunuyor.
Turgut Koru, Türkiye’de geçimini arıcılıktan sağlayan 38 bin aileden sadece birini temsil ediyor. Koru iki yıldır kovanlarını açıyor, arılarını arıyor ama ya ölülerle karşılaşıyor ya da cılız bir ses duyuyor. Sadece Ankara'da arıların ölüm oranı yüzde 50'nin üzerinde.
Üreticiler şaşkın. Uzmanlara göre arıların ölümünden hem üreticiler hem de küresel ısınma sorumlu.
TEMA Vakfı Arıcılık Danışmanı Ahmet İnci durumu, “50 yıllık arıcıyım. Hiçbir yıl böyle kötü birşey yaşamadık. 2005’te soğuk hava dalgası kavurdu. 2006'da daha kötüsü oldu, çiçekler mayısta soğuktan yandı. Arılar yeterince bal toplayamadı. Bilinçisizlik de binince bu kötü tabloyu yaşadık” sözleriyle özetledi.
Uzmanlar üreticinin yanlış ilaç kullandığına da dikkat çekiyor. Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevin Keskin, "Öyle hastalıklar var ki, ilaç asla kullanılmamalı, kovanlar yakılmalı" dedi.
Tarım Bakanlığı önlem almaya çağrılıyor
Türkiye 'de yılda ortalama 60 bin ton bal üretiliyor. Ama geçen yıldan itibaren tehlike çanları çalmaya başladı. Üretim üçte iki oranında azaldı ve sadece 20 bin ton bal elde edildi. Bu yıl beklenti daha da az. Gelecek yıl ise belirsiz.
Keskin “Bal yerine başka birşey de yiyebiliriz. Bal adı altında... Sorun sadece balın sofralardan eksilmesi de değil. Arılar doğadaki belirleyicilik göreviyle sebze ve meyve üretimini de etkiliyor” dedi.
Arıların tabiattaki görevlerine değinen Ahmet İnci de “Arıların görevi çiçekleri döllemek. Arıların misyonu polenleri alıp götürmek. Meyvelerin tutmasını sağlar. Sadece sofraya bal gelip gelmeme meselesi değil, sofraya yağ, gelmeyecek, sofraya elma, armut gelmeyecek, vişne gelmeyecek. esas sorun orada” sözlerini kullandı.
Hem üreticiler hem de uzmanlar Tarım Bakanlığı’nı bir an önce daha doğru teşvikler ve eğitim konusunda harekete geçmeye çağırıyor.
Üreticiler ve bilim adamları "Sofrada bal olmasa da olur ama yakında elma, kayısı, yağ da gelmeyecek" uyarısında bulunuyor.
Turgut Koru, Türkiye’de geçimini arıcılıktan sağlayan 38 bin aileden sadece birini temsil ediyor. Koru iki yıldır kovanlarını açıyor, arılarını arıyor ama ya ölülerle karşılaşıyor ya da cılız bir ses duyuyor. Sadece Ankara'da arıların ölüm oranı yüzde 50'nin üzerinde.
Üreticiler şaşkın. Uzmanlara göre arıların ölümünden hem üreticiler hem de küresel ısınma sorumlu.
TEMA Vakfı Arıcılık Danışmanı Ahmet İnci durumu, “50 yıllık arıcıyım. Hiçbir yıl böyle kötü birşey yaşamadık. 2005’te soğuk hava dalgası kavurdu. 2006'da daha kötüsü oldu, çiçekler mayısta soğuktan yandı. Arılar yeterince bal toplayamadı. Bilinçisizlik de binince bu kötü tabloyu yaşadık” sözleriyle özetledi.
Uzmanlar üreticinin yanlış ilaç kullandığına da dikkat çekiyor. Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevin Keskin, "Öyle hastalıklar var ki, ilaç asla kullanılmamalı, kovanlar yakılmalı" dedi.
Tarım Bakanlığı önlem almaya çağrılıyor
Türkiye 'de yılda ortalama 60 bin ton bal üretiliyor. Ama geçen yıldan itibaren tehlike çanları çalmaya başladı. Üretim üçte iki oranında azaldı ve sadece 20 bin ton bal elde edildi. Bu yıl beklenti daha da az. Gelecek yıl ise belirsiz.
Keskin “Bal yerine başka birşey de yiyebiliriz. Bal adı altında... Sorun sadece balın sofralardan eksilmesi de değil. Arılar doğadaki belirleyicilik göreviyle sebze ve meyve üretimini de etkiliyor” dedi.
Arıların tabiattaki görevlerine değinen Ahmet İnci de “Arıların görevi çiçekleri döllemek. Arıların misyonu polenleri alıp götürmek. Meyvelerin tutmasını sağlar. Sadece sofraya bal gelip gelmeme meselesi değil, sofraya yağ, gelmeyecek, sofraya elma, armut gelmeyecek, vişne gelmeyecek. esas sorun orada” sözlerini kullandı.
Hem üreticiler hem de uzmanlar Tarım Bakanlığı’nı bir an önce daha doğru teşvikler ve eğitim konusunda harekete geçmeye çağırıyor.