BİR GÖRÜŞ KABİNİNDE
Ne kadar da ufalmış bedenim
Göz yaşıma sığdın sen
Açlık mı yemiş ömrünü yavrum
Al sütümü iç kızım
Saçlarının beyazına mı sakladın alevini
Yoksa güneş sendemi batıryor geceleri
Eriyen bedenim düşünme gögü giydim üstüme
Yüzünü asma kederine anam yiğitler bitmez bizde
Bir ateş olup yaksada gidişiniz analar biter mi
Ölüm toplasa da çiçkeleri çiçekte tohum biter mi
DERSİMDE DOÄžAN GÜNEŞ
Şu Dersimin dağları vay lele levay şu Dersimin dağları vay
Yiğitlerin odağı vay lele levay yiğitlerin odağı vay
Güne durmuştu gece vay lele levay canlar pusuya düşünce
Yırtılıyordu sessizlik lele levay gerillanın mermisiyle
Dağların ılık yeli vay lele le vay kavgamızda yol alıyor
Dersimde doğan güneş vay lele le vay Caniklerde çoğalıyor
Dersimde doğan güneş vay lele le vay Toroslarda çoğalıyor
Ölmedi onlar yaşıyor vay lele le vay ölmedi onlar yaşıyor
Bir Türküdür Dersim dağlarında le vay on ikiler savaşıyor
Bir Türküdür Dersim dağlarında le vay gerillalar savaşıyor
Oğula Ağıt
Binbir çileyle büyüttün oğlunu
Yemedin yedirdin bugüne getirdin
Cesurdu mertti kaya gibi sertti
Birgün geldi ki vay vay vay
Vurdular onu
Beni kınama arkamdan ağlama
Ne yaptıysambil ki
Halkım için derdi
Aslan gibiydi sözünün eriydi
Bir gün geldi ki vay vay vay
Vurdular onu
Yaşlı gözlerle beklerdim yolunu
Oğlum gider de ya dönmezse diye
Gözbebeğimdi benim herşeyimdi
Bir gün geldi ki vay vay vay
Vurdular onu
Sabır taşından yaratılmış insan
Güle güle...............
Kalanlar sağolsun
Yaşı yirmiydi canımın içiydi
Bir gün geldi ki vay vay vay
Vurdular onu
Kurşun değildi
Top tüfek değildi
Zulüm yılanıydı
Boğan oğlumu
Bir can gitse de
Binler var geride
Bir gün gelir ki hey hey
Ezerler onu
İnsan Pazarı
Kondulardan gelmişik lo
Açlık yoksulluk çekmişik
Her sabahın seherinde
Güven parkta birikmişiz
Açlığın dini olmaz
Yoksulluğun vatanı
Körolasın körolasın körolasın
Kahpe devran
Güven parkta bir anıt var
Yumru yumru kara taştan
Yazıyor ki o anıtta
Övün çalış güven ey Türk
Açlığın dini olmaz
Yoksulluğun vatanı
Körolasın körolasın körolasın
Kahpe devran
Cam sileriz pırıl pırıl
............. noktacığı
Yeter ki gelsin de ekemek
Biz her bir işi görürüz
Açlığın dini olmaz
Yoksulluğun vatanı
Körolasın körolasın körolasın
Kahpe devran
Ayşelerik fatmalarık
Güllülerik hatçalarık
Güven parkta o anıta
Çok saygı selam ederik
Öğünsek de güvensek de
Çalışsak da olmuyor ki
Türklük değil öğünü yok
Açlık Türkü bilmiyor ki
Açlığın dini olmaz
Yoksulluğun vatanı
Körolasın körolasın körolasın
Kahpe devran
Gün Ola
Alnındaki yaradan
Boşaldı belki bütünkanın
Fakat nehirlerin akıyor
Dağların rüzgarı
Bak yine çarpıyor kalbin
Ortaında kavganın
Günola devran döne
Umut yetişe
Dağlarının dağlarının ardında
Değil öyle yoksulluklar hasret ile
Bir tek başak tanesi susuz kalmayacak
Bir tek zeytin dalı bile yalnız
Sıkıysa yağmasın yağmur
Sıkıysa uyanmasın dağ
Bu yürek ne güne vurur
Ne güne
Bu yürek ne güne vurur
Bu yürek
Günola devran döne
Umut yetişe
Gün Gelir
Türküler türküler türküler söyledik
Başbaşa dizdize başbaşa dizdize türküler
Kavga türküleriyle dağlarda biz vardık
Kavga türküleriyle alanlarda biz vardık
Bir ekmeği bölüştük karanlığın sabahında
Gün gelir ki gün gelir gelir günler
Dağ ateşi başında
Kara asker sen ve ben
Karanlığı gözlerken
Ellerimiz tetikte
Hazır bekliyorken
Bugün grev günüdür dostlar
Elele türkülerle coşalım hey
Emek ile ter dökenler
Hep birlikte halaya duralım hey
Bir Oğul Büyütmelisin
Zulüm ejderha olsa da
Telli duvaklı yurdunda
Bir oğul büyütmelisin
Kavgada yiğit olmalı
Kavgada yiğit
Gün gelip yol kenarında
Kızıl gül açmış alnında
Bulursan yıkılmayasın
Gözyaşında hınç olmalı
Gözyaşında hınç
Düşen birdir bilmelisin
Bin oğlun var sevmelisin
Yarın bizim yılmayasın
Yüreğinde güç olmalı
Yüreğinde güç
Yarin yanağından gayrı
Paylaşmak için herşeyi
Söylediğimiz türkülerde
Senin de sesin olmalı
Senin de sesin
ÖZGÜRLÜK TUTKUSU
Özgürlüğün her adıyız
Sevdamız kalmaz yarına
Zindanı da dağları da delip geçen yürek bizim
Dört duvarı yol eyleyip yürümek bizim
Dorukları duman gibi bürümek bizim
Ferhat'ın Şirin'i kalır mı duvaksız
Hasret bitti bitecek düşman muratsız
O duvar duvarınız
Vız gelir bize vız
Zülmün önünde duranda
Dirence mesken olanda
Sığar mı sevdalı yürek
Zindan duvarlarına
Taşar gider doruklara
Akar yarına
Umudun alevini katar yarına
Köhne duvarları
Demirden dökseniz
Özgürlük ellerimizde
Engel çaresiz
O duvar duvarınız
Vız gelir bize vız
Haziranda Ölmek Zor
Gece leylak ve tomurcuk kokuyor
Yaralı bir şahin olmuş yüreğim
Uy anam anam Haziranda ölmek zor
Çalışmışım onbeş saat
Tükenmişim onbeş saat
Yorulmuşum acıkmışım uykusamışım
Anama sövmüş patron
Sıkmışım dişlerimi
Islıkla söylemişim umutlarımı
Sıcak bir ev özlemişim
Sıcak bir yemek
Sıcacık bir yatakta unutturan öpücükler
Çıkmışım bir dalgadan
Vurmuşum sokaklara
Sokakta tank paleti
Sokakta düdük sesi
Sarı sarı yapraklarda
Dallarda insan iskeletleri
Gece leylak ve tomurcuk kokuyor
Uyarına gelirse
Tepemde bir de çınar demiştin
Yıllar önce
Demek ki on yıl sonra
Demek ki sabah sabah
Demek ki manda gönü
Demek ki şile bezi
Bir de memedin yüzü
Bir de saman sarısı
Bir de özlem kırmızısı
Demek ki göçte usta
Kaldı yürek sızısı
Yıllar var ter içinde
Taşıdım ben bu yükü
Bıraktım acının alkışlarına
Üç haziran altmışüçü
Bir kırmızı gül dalı
Eğilmiş üstüne
Bir kırmızı gül dalı
Şimdi uzakta
Okşar yanan alnını Nazım ustanın
Bir kırmızı gül dalı
Eğilmiş üstüne
Bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta
Yatıyor oralarda
Bir eski gömütlükte
Yatıyor usta
Gece leylak ve tomurcuk kokuyor
Geçsem de gölgesinden
Tankların tomsonların
Şuramda bir kuş ötüyor
Mısri Kızı
Adı yasak bir çiçektir dağlarda
Arar yurdunu tarihsiz çağlarda
Bir ezgi başlatır dünyaya karşı
Susar türküsü dumanlı çığlarda
Mısrinin günü dolmaz
Sevdanın izni olmaz
Sevdaya yasak koyanın
Dünyada yeri olmaz
Mısri kızı derler dereler taşkını
Yollar yorgunu yokuşlar aşkını
Direnir düşmana satmaz aşkını
Zindanda düşmanı direnç şaşkını
Cudinin gözleri Cizreye bakar
Her kızın çığlığı bir gönül yakar
Her sevda başına bir ateş takar
Diclenin suları kendini yakar