04-02-2007, Saat: 01:31 PM
Yağmurun sesiyle uyandığım bir sabahtan yazıyorum bu satırları. Dün, zamanı durdurup mevsimlerin koynunda seni andık gül kokulu Melek`lerle. Yüreğinin güzelliğini kazıdık bakır renkli bulutların gözlerine…Geceyi mumla aydınlattığımız vakitlerde gül yüzünü işledik yeni filizlenecek tomurcukların göğsüne..Karanlık gökyüzüne ince ince motifledik yüreğindeki sevda kelimelerini.. Yağmurların avuçlarında yıkadık güneşli sabahlarını.Ve sabah olmadan kangren geceyi ve yıldızları deniz kenarında bırakıp usulca gözlerindeki birikmiş yaşlarını içmek için kirpiklerine uzandım. Gizlice geçeceğin yolları senden önce gözyaşlarımla silip üşüyen parmak uçlarına tenimin sıcaklığını serdim...
Gözlerini ilk kez uzaklardan gördüğümde yıldızlar dargındı geceye. Yüreğine usulca dokunduğumda güneş küskündü bulutlara. Hatırlar mısın kalbimizde büyüyen kelimelerin vuslatla öpüştüğünde umuda gülümsemişti yetim çocuklar ? Ay, yaralı dudaklarıyla karanlığı emerken, imkânsız sevdamız gecenin ardındaki şebnem şafağına serildi boylu boyuna. Gözlerimiz gözlerimize değmeden çiğ tanelerinde yıkandı güneşimiz. Güllerin kokularıyla bezendi ıslak tenimiz. Sınır boylarına çekili dikenli tellerin gölge boylarında imkansızlığa inat büyüdü sevgimiz..Büyüdükçe adımız yazıldı bir yaralı ceylanın gözbebeğine. Bu imkânsız sevdaya gökyüzünde yıldızlar, toprakta çiçekler ve satırlarda ıslak cümleler şahit…
Ne vakit seni düşünsem, sıvası dökülmüş odama düşüyordu ılık nefesin. Ayazların ortasında tenim üşüse yüreğinin sıcaklığına sığınıyordum.. Ne vakit gülüşlerini çizsem gökyüzüne, gelincikler raks ediyordu yakamozlarda. Ne zaman gözlerimi kapatsam geceye, düşlerinin peçesini kaldırıp dudaklarından yüreğine yuvarlanıyordum. Yağmurlar düşerken avuçlarına, ılık nefesimle gözlerindeki saklı Cenneti soluyordum. Her soluğunda ben Ay`sız geceye sevda yıldızlarını diziyordum. Çünkü sevdanın huzurunda yaşıyordum.
Her şeyi unutup varlığını soluyorum kuytu köşelerde. Vakitli vakitsiz seni özlüyorum.. Sıcak yüreğin diye güneşe sarılıyor, senin gözyaşların diye yağmuru öpüyorum. Zamanı durdurup yağmur misali sana yağmak istiyorum.. Hasret cümlelerini gözlerimdeki ateşle küllendirip saçlarına bir cemre ıslaklığında düşmeyi istiyorum. Saçlarından yuvarlanıp yanaklarında soluklanmak..Varlığımın son nefesini senin gamzelerinde yitirmek. Senin yüreğinde hayata son kez bakıp sonsuzluğa senin avuçlarından kanatlanmak. Ruhumu yüreğine yaslayıp ılık nefesinde baharları solumak. Sevdalı iki serçenin birbirlerinin omuzlarına dayandığı gibi senin varlığına dayanıp yokluğunu alevlendirmek. Anlatılacak o kadar çok cümle var ki içinden “ Varlığın en büyük mutluluğum “ cümlesini alıp imkansızlığın içinde bile gözlerinle bahar sabahlarına uyanmak. Bir ırmağın başında ayaklarımı suya değdirip gökkuşağından yağan umut taneciklerinde seni aramak . Ve her an yanımdaymışsın gibi ılık nefesinde üşüyen tenimi ısıtmak.
Şehrimin ıslak toprak kokusunda sevdanı solurken satırlara düşüyor yavan kelimelerim. Hasretinin terli sırtını siliyor soğuk rüzgarlar. Duvarlarda asılı duran yoksul kelimelerim sevdanla bereketleniyor. Yüreğine anlamsızca dalıp dalıp giderken bilinmezliklerde susuyor gözlerim. Her şey susuyor sen konuşurken..Rüzgar bile senin kelimelerinde suskunluğa bürünüyor. Dilim sussa da, yüreğimin nabzı, nefesimin sıcaklığı konuşuyordur belki de ... Sustuğumda aldırma sen. Delicesine soluduğum ve avuçlarıma umutları doldurduğum sendin cünkü… Ve satırlarda son bulurken yüreğim, şiire ve yüregine bırakıyorum sıcak sevgimi..Gözlerindeki Cennette görüşmek üzere..
Gözlerini ilk kez uzaklardan gördüğümde yıldızlar dargındı geceye. Yüreğine usulca dokunduğumda güneş küskündü bulutlara. Hatırlar mısın kalbimizde büyüyen kelimelerin vuslatla öpüştüğünde umuda gülümsemişti yetim çocuklar ? Ay, yaralı dudaklarıyla karanlığı emerken, imkânsız sevdamız gecenin ardındaki şebnem şafağına serildi boylu boyuna. Gözlerimiz gözlerimize değmeden çiğ tanelerinde yıkandı güneşimiz. Güllerin kokularıyla bezendi ıslak tenimiz. Sınır boylarına çekili dikenli tellerin gölge boylarında imkansızlığa inat büyüdü sevgimiz..Büyüdükçe adımız yazıldı bir yaralı ceylanın gözbebeğine. Bu imkânsız sevdaya gökyüzünde yıldızlar, toprakta çiçekler ve satırlarda ıslak cümleler şahit…
Ne vakit seni düşünsem, sıvası dökülmüş odama düşüyordu ılık nefesin. Ayazların ortasında tenim üşüse yüreğinin sıcaklığına sığınıyordum.. Ne vakit gülüşlerini çizsem gökyüzüne, gelincikler raks ediyordu yakamozlarda. Ne zaman gözlerimi kapatsam geceye, düşlerinin peçesini kaldırıp dudaklarından yüreğine yuvarlanıyordum. Yağmurlar düşerken avuçlarına, ılık nefesimle gözlerindeki saklı Cenneti soluyordum. Her soluğunda ben Ay`sız geceye sevda yıldızlarını diziyordum. Çünkü sevdanın huzurunda yaşıyordum.
Her şeyi unutup varlığını soluyorum kuytu köşelerde. Vakitli vakitsiz seni özlüyorum.. Sıcak yüreğin diye güneşe sarılıyor, senin gözyaşların diye yağmuru öpüyorum. Zamanı durdurup yağmur misali sana yağmak istiyorum.. Hasret cümlelerini gözlerimdeki ateşle küllendirip saçlarına bir cemre ıslaklığında düşmeyi istiyorum. Saçlarından yuvarlanıp yanaklarında soluklanmak..Varlığımın son nefesini senin gamzelerinde yitirmek. Senin yüreğinde hayata son kez bakıp sonsuzluğa senin avuçlarından kanatlanmak. Ruhumu yüreğine yaslayıp ılık nefesinde baharları solumak. Sevdalı iki serçenin birbirlerinin omuzlarına dayandığı gibi senin varlığına dayanıp yokluğunu alevlendirmek. Anlatılacak o kadar çok cümle var ki içinden “ Varlığın en büyük mutluluğum “ cümlesini alıp imkansızlığın içinde bile gözlerinle bahar sabahlarına uyanmak. Bir ırmağın başında ayaklarımı suya değdirip gökkuşağından yağan umut taneciklerinde seni aramak . Ve her an yanımdaymışsın gibi ılık nefesinde üşüyen tenimi ısıtmak.
Şehrimin ıslak toprak kokusunda sevdanı solurken satırlara düşüyor yavan kelimelerim. Hasretinin terli sırtını siliyor soğuk rüzgarlar. Duvarlarda asılı duran yoksul kelimelerim sevdanla bereketleniyor. Yüreğine anlamsızca dalıp dalıp giderken bilinmezliklerde susuyor gözlerim. Her şey susuyor sen konuşurken..Rüzgar bile senin kelimelerinde suskunluğa bürünüyor. Dilim sussa da, yüreğimin nabzı, nefesimin sıcaklığı konuşuyordur belki de ... Sustuğumda aldırma sen. Delicesine soluduğum ve avuçlarıma umutları doldurduğum sendin cünkü… Ve satırlarda son bulurken yüreğim, şiire ve yüregine bırakıyorum sıcak sevgimi..Gözlerindeki Cennette görüşmek üzere..