04-03-2007, Saat: 01:52 PM
puslu gönül, biraz belki buğulu...
lokmalarmı acı?
bilemem... hepsi düğüm düğüm boğazıma dizili..
zindanlara mühürler vurmuş aşk, tüm kapılar kapalı...
giripte uzanmak istediğim hangi yürek varsa, hepsi yaralı..
kimisi mazisine küskün, kimi de içten içe acılı...
bir güvercini tuttum, niyetim sevmekti! gözümü karartan belki beyazlığı..
affet beni narin yüreklim! bu bencilliğim, gönlümün sevdaya açlığı..
ellerimin titrediğini farkettim, bide gözlerimdeki yaşları..
çok değil!!! bir parça mutluluk isteyecektim..
belkide şanslı değilim, yada tamamen bahtımın karalığı..
çareler tükendiğinde aradım.. yoktu bir kapı aralığı..
eğer bir demden sığabilseydi yüreğim, belkide olmayacaktı bu kadar ağrılı...
iniltilerle fısıldayan, sessiz nidalarımın bu çığlığı..
benim kulaklarım dayanamazken, nedir senin bu yüreğinin sağırlığı?
ağlamaya özenmek neymiş? sanki saplamak tene bıçağı...
özlem işte o! işte o, tenin cektiği acı...
ellerim tirek, ama gönlüm aç, gözüm karalı..
çok değil, yeterdi bana bir parça da olsa mutluluğun kırıntıları....
karamsar diye nitelendirdiler, kimide akıl kıtlığı..
hiç biri yürekli değildi, demek için ölüm hastalığı.....
ölüm karanlık belki...
belkide insanı çeken bu karanlığı...
yada kalabalık içinde yanlızlıktan bıkanlara,
özletittiğinden gerçek yanlızlığı...
çok üşüdüğümü hissettim... evet! evet çok üşüdüm...
çok değil be tipi yüreklim! çok değil..
senden istediğim, damla kadar vefaydı...
çok özlemişti belliki yüreğim mutluluğu...
belkide bu günlerde gülmek için bir nedenin yokluğu...
şimdi;
bir parça mutluluk alabilir miyim...?
yanlış anlamayın...
pahası neyse öderim canımda olsa karşılığı......