:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Günahlardan Korkarken....
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Bıktım hüzünlülü sonlardan ..Neden hep sonbahar bana kalan..
Yada neden hep aynı sonlar ya bende mi tuhaflık çevremdekilerde mi..
Suçum neydi yada neydi bende ki farklılık...
Seni sevmem en büyük aykırılıktı..Senin aşkın bana haramdı..Günahdı gözlerin ama ben hep sevap işledim..Sen hak etmesen de seni sevdim..
Sen beni sevmeyi beceremesende be bu küçücük yürekte seni besledim..İstedim ki günah olma ,isterdim ki gel sevabıma ortak ol ..
Ama sen bundan böyle ne günah sın bana nede sevapsın sevdama..
Bıraktım seni sol yanımın yarım köşesine..
Kapattım yüreğimi senin gibi sevmesini bilmeyenlere,Unuttum sevap işlemeyi..
Günahlardan korkarken..Haram sevdam bir daha gün yüzüne çıkma..
Yüreğimin kuytuluğunda yaşa..Ve bir daha beni günaha da sokma sevabada...




Duyguları açığa veren gözler olmasaydı,
Kalp hislerin mezar taşı olurdu..
emegine ve yüregine saglik cnm..güzelmis sagoll...
Xx-nehir-xX Adlı Kullanıcıdan Alıntı:emegine ve yüregine saglik cnm..güzelmis sagoll...



ne çok sevdi gönlüm senii
anlamazsın ki sen
benim gönlüm del..
sevdan ezeli bu bedende
git desende gidemem ki nerde..
başına bela sevdam
unutma bunu uslanmaz sevdam



Herşey gönlünce olsun yüreğine
sevgiler dolsun ......
Teşekkürler.......
Geceyi gövdemizle ikiye yararak ve iki uçuruma da gülen gözlerle bakarak, herhangi birisine atlar mısın benimle?
Arka sokaklardan şehrin göbeğine doğru fırlayan iki itten biri olarak ben, ayaklarımın kırılması pahasına, uzak ve parfüm kokulu ve kravatlı ve tayyörlü ve pahalı ve şımarık ve doğuştan şanslı herşeyi ama herşeyi ısırmaya doğru koşuyorum. Ve o iki itten biri olan sen, yani ezik kadın, yani varoş güzeli, yani kenar mahalle dilberi, yani ayrı dünyaların kızı, yani arabesk çiçeği, yani başkalarının çelenklerinden çalınmış bir karanfil, yani kibritçi kız, yani ekmekçi kadın, yani Raskolnikov'un önünde diz çöktüğü Sophia, yani sen, itliğime gerekçesin. Bu kibar beyleri ve havalı kadınları senin yüzünden ısırmaktayım. Isırmak ne kelime, parçalamaktayım zihinlerini, göğüslerini, vicdanlarını.

Onların kokuları yüzünden yönünü yitirdiğin bu haritasız karanlıkta, bu kalpsizler şehrinde, bu çamur ve irini gizlemek için atılmış cafcaflı boyaların altında bulduğum her gerçeği, onların iğrenç gerçekliğini, kocaman bir et parçası gibi ağzımla sürükleyerek önüne koydum. Önüne koyduklarım yüzünden bu kadar güzel koşmaktasın ve onları getirirken harcadığım kas gücü yüzünden bu kadar iyi savaşmaktayım ben. İki itten biri ben, iki itten biri sen...


Bu insansız avluları, bu ruhsuz konakları koruyan köpek kulübeleri seni kandırmasın. Kandırmasın seni zehirli et, bedeli ağır kemik ve hatta kemik süsü verilmiş o plastik oyuncaklar. Onların plastik hayatlarına doğru havlamak istiyorsan, ben, gövdemi it dalaşlarında parçalata parçalata giderim yanından. Giderim duvarlarına şehrin yumruklar vura vura. Bu şehir, avuçlarımızın içi kadar küçüktür ve hatta avuçlarımızın içine konmuş bir sinek gibidir. Kapatsak avuçlarımızı ezile ezile ölür bu şehir. Sinek kadar küçük hayatlar için ağlamamalısın. Dev ve kirli bir it ruhunu sürükleyerek ardımız sıra ve kendi dişlerimizle sökerek kalbimizi, meçhul bir kavgada ölünceye kadar koşmayı teklif ediyorum sana. Yön yok. Yol yok. Amaç yok. Ve işte yön bu, yol bu, amaç bu...

Geceyi gövdemizle ikiye yararak ve iki uçuruma da gülen gözlerle bakarak, herhangi birisine atlar mısın benimle? Ben bütün uçurumlara atlarım seninle. Ben koşarak yolu yarılamış topal bir itim, ben hergeleyim, ter içindeyim seni severken ve kalbimi göstersem korkarsın ve işaret parmağımın ucuna direnemez gözlerin ve bütün kalelerini dünyanın tek tek düşürdüm ve artık gördüklerimi yakmak vaktidir. Yakmak vaktidir gövdemizle ikiye ayırdığımız dünyanın her iki ucunu da. Barbarım. Barbarsın. Kırıcıyım. Kırıcısın. İğrencim. İğrençsin. Ahh benim güzel itim, sende bütün itliklerimi sevdim ben ve sende dişlerim diş olmanın keyfini yaşadı. Bu kalır işte benden geri. Bu kalır işte senden geri


emeğine sağlık süper diSmile
Bir cümle gibidir aşk
Başı bilinen
Ama sonu getirilemeyen
Kelimelerle ifade edilemeyen
Yarım kalmış bir cümle
Ve ardı sıra dizilmiş üç nokta .....

bazen olması gereken olur erci....herşeye rağmen sen yinede yüreğini aşka kabatma .....

paylaşımın için teşekkürler....



gittin
zaman koştu ardından,
bak sevgili, dön de bir bak...
avuçlar dolusu kar sunayım sana saçlarımdan.
her telinde parmaklarının izi var,
nolur varlığını da çek aklımdan.

dön bak sevgili,
binlerce sayfalık ahlar dökeyim dudaklarımdan.

milagros Adlı Kullanıcıdan Alıntı:
Bir cümle gibidir aşk

Başı bilinen
Ama sonu getirilemeyen
Kelimelerle ifade edilemeyen
Yarım kalmış bir cümle
Ve ardı sıra dizilmiş üç nokta .....

bazen olması gereken olur erci....herşeye rağmen sen yinede yüreğini aşka kabatma .....

paylaşımın için teşekkürler....


3f97e4b09b.jpg
51341723531e5c68fd261b1qm7.jpg


Gidersen,
Başlar içimdeki ülkede ayaklanmalar
Yüreğim
Özledikçe büyüyen aşkına örgütlenir
Her şehrimde seni yaşar kurtarılmış bölgem

Sokaklarıma taşır her gün adaletsiz bir düzene karşı yapılan eylemler
Meydanlarım, anıtlarım zamana haykırır
Kederim grev çadırları kurar
Sana akmak isteyen sesim ölüm orucunda
Şekerli suya konuşur sustuklarını yalnızca

Gidersen
Sana hediye ettiğim türküler izinsiz yürüyüşe geçer
Şiirim her dizesine pankart açar
Sazım tellerini boykot eder

Savunmam yapılır konuşmalarda
Dağıtılan bildirilerde
Gizli adreslerde
Bodrum katlarında yapılan toplantılarda
Eleştiri üzerine eleştiri alır
Özeleştirimi bir tek sana yaparım

Gidersen
Yaz, kış her mevsim sonbahar olur
Hani hangi yaprak düşse içinin titrediği
Hani dallar kırgın
Gökyüzü içli mi içli
Dokunsan ağlayacak
Aylardan Eylül ya hani...
Hüzün bulutları gözlerimde
Sonra yağmurlar yağar yetim yüreğime

Bir sabah
Mitinglerde buluşur içimdeki binler
Binler bir olur
Bir ben,
Ben sen

Ansızın
Gaz bombaları atılır içime
Genzim yanar, kirpiklerimi yakar
Avuçlarımdan nefes diye içime çekerim seni

Çatışmalar başlar alanlarda
Sol yanım çaresizce vuruşur sağımla
Mantığım ruhumla
Taşlar sopalar fırlar her yana...

Saçından sürüklenir sevdam
Dizleri kanar
Kaşı patlar
Sert yumruklar oturur yüzüne,
Acımasız coplar kırılır belinde...

Göğsüme
Tam da senin olduğun yere
Tazyikli suyu yerim olanca hızıyla
Yığılır kalırım öylesine bir duvar kenarına
Dilimde çiğliğini beklemekte olan sloganımla...

Anlayacağın sevgili
Gidersen içimdeki ülke olağanüstü hal durumda

O gün
Bir ilkbahar sabahı gibi önce ortalık sanki
Sonra kus seslerinin, yaprak salınışlarının, güneş parıltısının
Üzerinde ağır ve yorgun panzerler...
Tanklar arka sokaklarımdan geçer
Baslar akşamüstü caddelerde jandarmaların gece devriyesi...

Bir cinayet olurum "faili meçhul" denilen
Örtmeye çalışır koca bir kaldırım taşına tutuşturulan eski bir gazete sayfası
Tenimdeki yalnızlığın kurşun izlerini
Parçalanmış, delik deşik hayallerimi

Kaskatı kesilirim gecenin ayazında
Ay ışığında
Gazete altında sıcacık kanım çekilir buz gibi asfalta

Teşhis ettiklerinde cesedimi
"Dudakları ve elleri morardı önce" diye geçer otopsi raporunda

Şafağın ilk ışığıyla
İlk olarak ulusal televizyonlardan bildirir
Üç cuntacı donuk bir ifadeyle haberi
Ya da radyodan çıkan o ürkütücü sesleri...

Gidersen
İçimdeki bu karanlık ülkeden
Sana, sesine doğru uçarım usulca rengarenk kelebekler gibi...
Sokağa çıkma yasağını delerim uğruna sevgili
Taşırım narin kanatlarıma taktiğim özlemimi
Özledikçe büyüyen sevgimi
Nerde olursan ol
Ben yine de bulurum seni...

Bir günlük ömrüm sana yetişmez
Issiz caddelerde
İki kırık kelebek kanadı olursa eğer
Bil ki benim
Kelebekler uzun yaşayamaz ki...