04-13-2007, Saat: 01:43 PM
Seni seviyorum,seni seviyorum dedi usulca kadın.Utangaç ve hayli ürkekçe.Soğuktan donmuş elleri ,titreyen sesi ,ağlamaktan yorgun düşmüş gözleriyle son bir defa baktı adama.
Hayatı boyunca belki de hiç kimseyi böyle sevmemişti. Belki sevmeye hiç vakti olmamıştı. En olmayacak zamanda kapısını çalan aşk, davetsiz bir misafir gibi acımasızca benliğini yağmalıyordu. Korkuyordu, ürküyordu, imkansızdı biliyordu ama yine de heyecanla uzattı ellerini sevdiği adama. Kadın amansız bir hastalığa yakalanmış, ömrünün son günlerinde onu son bir defa görmek istediği için sevdiği adama koşmuştu. Yıllarca özlemle beklediği, sesini, kokusunu, gülüşünü görmek için yanıp tutuştuğu adama.
Adamda onu seviyordu, onun kadar değil belki ama o da seviyordu. Yıllar sonra karşısında bulduğu kadına sarıldı özlemle. Öptü ellerini defalarca. Ansızın karşısında gördüğü kadın, eski günlerini hatırlatmıştı ona. Kadın hayli güzel, alımlı, akıllı ve yıllardır asker yolunu bekleyen nişanlı bir genç kız gibi büyük bir aşkla bekliyordu kendisini. Sevilmek, karşılıksız sevilmek, beklenmek, özlenmek gurur veriyordu ona. Kadına duyduğu sevgiyi arttırıyordu belki de. Yalansız, karşılıksız, masal gibi bir aşkla sarıldı sevdiği kadına.
Yıllardır bu kadar sevdiği halde, böyle acı çektiği halde yanına gelmek bir yana, uzaktan bakmaya bile cesaret edemeyen sevdiği kadın ne oldu da böyle birden bire onun yanına gelivermiş, ansızın kapısını çalmıştı diye üşünmeden yapamıyorsa da ona sarıldı tekrar. Bütün çektiklerini unutmuş, ellerini kolllarını bağlayan bütün zincirlerinden kurtulmuş, daha önce kendine bile söyleyemediği aşkını fısıldıyordu sevdiği kadına.
Kadın durdu bir an, uzaklaştı adamdan. Gözyaşlarını silerek, ben ölüyorum dedi. Ölmeden önce son bir defa seni görmek için geldim. Adamın mutluluğu bir anda bitivermişti. Ne söylemelyidi, nasıl davranmalıydı bilemedi. Sarıldı tüm gücüyle, ağladığını görmesin diye saatlerce sarıldı kadına.
Ne yazık ki aşka geç, ama çok geç kalmıştı.