:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Bakiyorum Ama Yine Ayni
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3
sevmekbu1te6.jpg
yamuryreklim1pa8.jpg
Yüreğim kaldı sokakta...





yüreğim kaldı sokakta...
ne giysen yakışır dediğinde düşünmemiştim ayrılığı...
gittin işte şimdi! üzerime geçirip ayrılığın elbisesini terk ettin beni.
yoksun şimdi yüreğim çırılçıplak kaldı sokak ortasında!

yüreğimi ayaza çalan soğuklarda bıraktın....

şimdilerde fark ediyorum yüreğimin hala ısınmadığını gideli ne kadar uzun oldu oysa kaç bahar geçti gidişinin ardından kaç yaz saymadım ısınamadım..

meğer gözlerinmiş güneşim yorganımmış sözlerin...

senden sonra çok defalar denedim ısınmayı. seven oldu benide, yine ısıtamadılar yüreğimi.
ellerim ısındı sadece...

değdiremedim senden sonra kimseyi yüreğime...

çok kanıt bırakmışsın sen ardında yüreğimde ayak izlerin var hala! hala aklımdan çıkmayan bakışların var.
gelişlerin, sevişlerin var hala yüreğimde....

sen gittinde neden kapanmaz bir iz bıraktın yüreğimde?

gel sil kanıtlarını, delillerini yok et!
yoksa çıkacak ortaya bir kalbi öldürdüğün.
yoksa çıkacak ortaya katilimin sen olduğun....
SOR KENDİNE BENİ

Sor sevdiğim,
Sonra kağıttan gemiler yap,
Yelkenleri olmayan,
Direkleri mavi bildiğim,
Sor beni gördüğün her buluta,
Sevdalıların hatırına,
Geceleri yıldızlarda parlayan,
Denizlerin suskunluğuna bırak beni,
Ve çek gökyüzümü üzerine,
Dalıp git hayallerin sonsuzluğuna,
Çocuklar çıkarsa karşına,
Gülümse, uzat ellerini,
Ceplerinden çıkarıp verirler sana,
Tenimde gizlenen dudak izlerini,
Şaşırma,
Sabah olacak birazdan,
Sor beni yağmurlarına,
Sor sevdiğim
Ve pencereden bak bakabildiğin kadar,
Gördüğün son noktada,
Seni seyretmekteyim...
ZAMAN YOK


Biliyorum kızgınsın. Kırgınsın.
Söylemek istemediğin sözler dilinin ucunda.
Hani biraz tutmayıp bıraksan kendini, hepsini yüzüme vuracaksın.
Zor duruyorsun. Kibarlığından. Ya da doğru kelimeleri arıyorsun hâlâ...
Yok... Boşuna arama.
Sevginin arkasında bıraktığın her hece kaybolmuş sayılır...
Derin bir kuyuda onlar şimdi; ulaşılmaz, karanlık, dipsiz...
Bırak orda kalsınlar. Onlar çirkin. Dokunsan elini, dilini yakarlar.
Canını acıtırlar. Benim de...
Yüzünden, gözlerinden, dudaklarının titremesinden, bilmediğin bir
melodiyi ıslığa dökme çabandan anlıyorum işte, kızgınsın...
Senin olmayanları bırak, bana kendi kelimelerinle ulaş...
Haydi söyle!
Bağır, çağır, yüzüme haykır ama kızgınlığını yüreğinde saklama ne olur...
Gözlerini kaçırma benden. Büyütme... Her şeyi hemen şimdi söyle.
Affedeceksen şimdi affet beni...
Zaman yok.

Doğru değil bu kadar uzak olman. Kendini uzaklara vurman...
Zaman yetmezmiş gibi, bir de araya mesafeler koyman...
Yollar, duraklar doğru değil... Bilesin. Boşuna bu kaçışın...
Alıp kendini başka yerlere götürmen yeterli değil. Ben buradayım.
Tam burada. Hiç değişmedi yerim. Bildiğin yerdeyim. Bildiğin gibi...
Doğru değil bizi parçalaman. Kabul et bunu.
İçin böyle istemiyor, farket, anla...
Dokunacaksan şimdi dokun bana...
Zaman yok.

Ben de bekleyebilirim kır çiçeklerinin,
ıslak çimenler arasından boy atmasını...
Ben de bekleyebilirim ılık lodosların coşturduğu bulanık denizin,
küçük sandalları sahilde bir o yana, bir bu yana yatırmasını, ben de...
Evet, ben de önce şiirler söyleyebilirim sana,
sonra küçük çekingen notlar gönderebilirim.
Doğru kelimelerin peşinde,
ben de küçük adımlarla dolaşabilirim, ben de...
Evet ben de bulduğum ilk aydınlık günde yanına gelip,
ilk serin geceyi bekleyebilirim sevdiğimi anlatmak için...
Ben de yüreğimi nadasa bırakıp bir süre,
bir başıma labirentlerinde dolaşabilirim hayatın, ben de...
Ama bunu yapmıyorum görüyorsun.
Önce sevdiğimi bilmen gerekiyor diye düşünüyorum.
Yaşam bunun ardından geliyor. Adımlarım böyle daha sağlam.
Buna inanıyorum, bunu yaşıyorum...
Hadi sen de yap bunu.
Seveceksen şimdi sev beni...
Zaman yok!
siir10140.jpg

Ve sen kadınım...
Biricik gül kokulu yarim...
Sen hiç çıkmadın aklımdan yine bu hafta.
Çok güzel düşlerde ağırladım seni.
Birlikte harika yolculuklara çıktık gökyüzünde,
inan bir an aklımdan çıkmıyorsun.
Her kadının gözlerinde senin bakışlarını arıyorum,
sıcaklığını yokluyorum anlamsız bakışlarda,
seninle görüşmeyeli çok oldu biliyorum,
ama üzülmüyorum uzaklığına.
Nasılsa her an yanımdasın,
nereye baksam orada bir çift bakış beni bekliyor.
Yokluğunu çekmiyorum yani,
senin de beni böyle düşündüğünü hissediyorum.
Güzelim benim, eminim ki,
aynı duygularla çarpıyor kalplerimiz.
Ah güzelim, doya doya öpüyorum hayalini.
siir10141.jpg


Bende olduğundan beri
ne zaman aynaya baksam; kendimi bulamıyorum.
Gözlerimde gözlerini, dudaklarımda gülüşünü görüyorum.
Hep nefesini soluyorum, tenimde bir ürperti beliriyor.
Koca şehir susuyor sadece sesin çınlıyor kulaklarımda.
Bakabildiğim kadar ileride, dokunabildiğimce yakındasın
ama hasret kalıyorum bebek yüzlüm gülüşüne.


İstanbul gibi bakıyorsun bana, gizemli ve buğulu.
Hem içinde olup, hem yalnız yaşamak bilsen ne kadar zor geliyor.
Hayat kavgasını sürdürüyor sevdam.
Aşk can çekişiyor gecelerimde.
Tenine susuyorum Marmara’nın derinliklerinde.
Yeditepe çalıyor sanki seni benden, yavaş yavaş tüketiyor.


Gökyüzüne yıldızlarla tutunan peçesini çıkarıyorum karanlığın.
Pencereden yatağına süzülen ay ışığı olmak,
yüzünü sürdüğün yastık olup düşlerine avuç açmak için.
Bedeninde serilmeliyim gece gibi.
Meleklerin uyurken bıraktığı gülüşü seyretmeliyim başucunda.


Kalmamı istermisin, yıldızlar bir bir gömülürken sabaha?
dokunmamı istermisin ayaz düşen tenine?
Hani utanmazlığın koynunda
kendinle sevişmelerinde yanında olmamı istermisin ?


Kuruyan teninde terden boncuklar yapabilirim,
güzel bir melodideki piyano tuşları gibi dokunabilirim vücuduna,
kıvrımlarınla ahenkli yaşayabilirim seni.
Rüzgârın dağlarla kucaklaşmasını,
dalgaların kıyılara cilvelerini getir aklına.
Önce, süzülmelerini hisset kumlara köpüklerinin,
sonra kızışan rüzgârla tut ellerimi.
Tüm gücünle sarıl biçare kimliğime.
Açlığımı, susuzluğumu, sırlarımı bitir gecede.
İçimde kıpırdanışların, yüreğimde sıcaklığın, dudaklarımda
titreyişleri sevdanın, tenimin ürpertisinde nefesin olmalı...


Dağıt, hazan düşen yatağımı. Güneşim ol eylül gözlüm.
‘Seni istiyorum’ diye yutkunduğum nefesimi al dudaklarımdan,
sırlarımı çöz öpüşlerinle. Ay gibi yum gözlerini geceye,
yıldız gibi kay geç düşlerimden. Tadını bilmediğim,
tenine düşmediğim hayal olmaktan çık, dökül şehvetinle.


Söyleyemem sana yanan tenimi, kıvılcımı düştü bir kez içime.
Kıvranışlarım kadar sessiz uykusuzluğum.
Her dokunuşumda kendime, haykırışlarım suskunluğum aslında.


Kendime sarılıp yatağın bir ucunda tüm ürkekliğimle gelişini beklerim.
İçimden akan ılıklığı, sıcak sevdayı sana sunmak,
sadece hayalinle bütünleşerek yaşamak çok zor be aşkım...
‘SEN’ bendeysen, benimsen.. Neden gecelere isyanım?


Kirpikten bulutlarını arala artık, güneş gözlerinde kapalı kalmasın,
Uyan! Dünya güneşe, ben sana kavuşayım.
Seni seviyorum eylül bakışlım.
Bir akşamüstü bir rüzgâr yapıştı belime, içtik beraber.
Sarhoşluk daha çok acıtır dedi, gözleri yaşararak.
Önce inanmadım.
Sonra kudurdu, kudurdu.
Başım döndü, bağırdım...

"Sen, giderken gülüm izlerini silmeyi unuttun.
Sen, giderken bitanem, bende bıraktıklarını almayı unuttun.
Sen, giderken aşkım, sen hâlâ bendeydin.

Çalan bir müzik parçasının sözlerinde unuttun kendini.
Bir ağustos akşamında unuttun beni ve seni.
Süzülen damlaların sıcaklığında,
Sensiz bir gecenin sabahındaki hıçkırıklarda unuttun seni.
Terasda içilen bir bardak çayda
ya da bir bardak birada unuttun.

Bir mangal ateşinin sonrasında, yanmış közlerde unuttun.
Beyoğlu'nun o güzel sokaklarında,
O ıssız kalabalıkda unuttun kendini.
Söylenen yalanlarda, 'iyi ki varsın'larda unuttun seni ve beni.
Geceleri baktığımız o yıldızlarda unuttun bizi.

Bir daha birlikde çıkamayacağımız Yeniköydeki
çay bahcesinde, Papatya'da unuttun bizi.
Adını bir türlü koyamadığın
gelecekdeki güzel günlerimizde unuttun.
Beraber yakılan sigaralarda unuttun bizi.
Sen giderken bitanem,
SENİ BENDE UNUTTUN !!!."
GİTMELİYİM !

Sen, benim ruhsatlı sevdam
Ben, senin sevdakeşin.
Ya sen varsın, ya da sen!
Temmuz geldi, gitmeliyim.

Sen şiir olmuşsan, şiir sensizliktir artık
Çünkü; yokluğuna kurşun işlemez.
Nicedir gözlerim dalıp gider
Ekin tarlasında rüzgâr, nicedir sarı değil
Sessiz hüzünlerle yazılmış alnıma
Bir güneşin doğuşunu bekleyerek
Ve bir sevdanın dilinden
türküler söyleyerek gitmeliyim.
Temmuz geldi...

Babamın ismini verdim oğluma.
Koçum benim..
Asi kartallar gibi rüzgârlı doruklarda
Ve kaçıp sana sığındığım geceler
Bütün gözlerim hatırımda.

Kalbimde uçuşur en deli kuşlar
Yüreğim denizlenir bir şiirin koylarında,
Akar boz bulanık seller içimde
Gözlerin gözlerimde direnir.

Ellerin tutuşur elini tutsam
Sen çöl çiçeğisin umutlarımın.
Ruhsatlı sevdamsın.
Seni sevmek yaşamaksa, ben hiç ölmedim.
Temmuz geldi,gitmeliyim...

Masumduk çocuklar kadar
Acılarla olgunlaştık.
Hayattan öğrendik ne biliyorsak
Bu yüzden öfkeliyim yaşanmamış günlere
Çünkü, bir hayat yetmedi seni sevmeye.

Yüzü cama dayalı bir çocuğun
Baba hasretiyle kaç gece bekledim seni.
Kırık bir cam parçasıyken gençliğim
Her gün biraz daha suskunken
Daha bir yorgunken her günden
Üzüm ekşisi bir yeşile cinasken gözlerin
Temmuz geldi, gitmeliyim...

Şarkılar söylerdin bilinmez makamlardan
Şiirler dökülürdü yüreğinden
Gözyaşlarım mezesiydi hüzünlerinin.
Ya sana doymadan çekip gidersem
Artık, ipe dizip türküleri, tesbih yaparsın sapına
Son kuşlarda gidince, bir gökyüzü az gelir
Gizli bir yas gibi büyür sessizliğim
Ağaçta bir kuş yuvası olurum.
Yabancı gözlerle aynalardayım şimdi
Bir sen kaldın zulasında hayatın birde ben
Birde ayaklanmış öfkem...

Hem dünüm yeniktir sana, hem yarınım
Soframda bir kırmızı gül
Hastayken baş ucumda çorba, ütülü gömleğim
Ekmeğim, aşım, kadınım, can yoldaşım
Kundağım, mezarım, karım
Ve de sevmek kadarımsın
Derdimin tek anlayanı, yüreğimin güleç yanısın
Gün ışığım, gökkuşağım, deli kanımsın.

Yürekliysen sende beni sev bu gece
Kunduramı bağlamayı öğrendiğim gün
Kendimi sevdiğim kadar
Yaşamaksa seni sevmek
Ben hiç ölmedim.
Biliyor musun?
Düşler dökülür...
Düşler üşüşür...
Düşler doluşur kulaklarıma gülüşlerinden...

Üstüme yağan düşler ile
Başıma üşüşen düşler ile
Ve içime doluşan düşler ile serpilirim ben,
Bahara dokunmuş bir filiz gibi...

Biliyor musun?
Denizler bile düşlerimin rengidir...
Dalgalar, gülüşlerindir yani düşlerimin üzerinde oynaşan!

Biliyor musun?
Düşler saçılır başıma gülüşlerinden...
Ve düşlere savrulur başım
Tırmanıp gülüşlerine...

Dinlenen bir nefes gibi yayılır kumsalıma,
köpüklü dalgaların...
Bunlar; düşlerimin üzerinde oynaşan
Gülüşlerindir ya, hani adına “dalga” denen...

Biliyor musun?
Bütün bu denizler, düşlerimin rengidir
Ve işte sen o yüzden
Kendini seyreder gibi olursun baktığında denizlere.
O yüzden gözlerini lacivert sanırsın...
Saçlarını mavi...
Hatta canını, camgöbeği...
Canının göbeği bunun için köpürür düşlerimin ortasında!

Biliyor musun?
Düşler üşüşür başıma gülüşlerinden.
Masmavi düşler...
Ve buseleri çağıran dişler gibi sıralı düşler
Sayfalar: 1 2 3