04-14-2007, Saat: 10:42 AM
Gidiyor musun diye sorma bana. Gönderen sensin.
Ne terk etmeyi istedim seni,
Ne de daha yaşayamadığımız bu aşkı toprağa gömmeyi.
Senin kadar öfkeliyim ben de. Senin kadar endişeli…
Bir dokunuşunla bin kenti yıkacak güç verdin bana,
Ama inandıramadım seni.
Sen, sorgularken beni kafanda
Ben, gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla,
Bir tek sözün bağlardı beni sana,
Oysa sen hep susmanın koynunda,
Aşkın içine bir kere girdimi kuşku,
Teslim alır bedenleri de.
Sütten çıkmış ak kaşık değildim,
Ama yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza.
O dünya ki bazen minicik bir odada
Bazen kentin ortasında şekillendi.
Nasılda güzeldi…
Zaten varsın diye her şey güzeldi ama
Sen buna inanmadın.
Ah! bu sorular…
Yaşamak varken sevdayı delice,
Niye boğarız sorularla?
Nasıl ikna edebilirdim seni?
Ben, aşk dedikçe sen, dur dedin.
Ben, seninleyim dedikçe sen, hayır dedin.
Zaten az konuşan sen
Olumsuz ne kadar sözcük varsa
Bulup çıkardın ortaya.
Bense hiçbir şey diyemedim.
Ne kadar zarar vermişim sana meğer.
Nasıl değiştirmişim seni
Oysa hiç böyle düşünmemiştim.
Kimseye zara vermek istemem ben.
Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek istemem.
Ama öyle oldu işte.
Demek ki; gitmelerin zamanı şimdi.
Rahat değilim diyordun ya, rahat ol artık.
Gülüşlerini saklaman için bir neden kalmadı.
Tedirginliğinin sebebi de kalktı ortadan.
Biliyor musun bir tanem!
Gidişim yürekten değil, zorunluluktan.
Sanma ki, bu toy sevdayı başka kimliklere taşırım.
Sanma ki, benden sakladığın gülüşleri başka yüzlerde ararım.
Senide götürürüm yüreğimde.
Her zaman yokluğunu taşırım.
Bulup, bulup kaybettim seni bebeğim.
Ne yazık ki, toz duman edemedim kuşkularını.
Ne yazık ki, kalamadın bana
Öpücüğümün kokusu kalacak teninde.
Kokladıkça; bizi bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın.
Hoşçakal !!!
Ne terk etmeyi istedim seni,
Ne de daha yaşayamadığımız bu aşkı toprağa gömmeyi.
Senin kadar öfkeliyim ben de. Senin kadar endişeli…
Bir dokunuşunla bin kenti yıkacak güç verdin bana,
Ama inandıramadım seni.
Sen, sorgularken beni kafanda
Ben, gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla,
Bir tek sözün bağlardı beni sana,
Oysa sen hep susmanın koynunda,
Aşkın içine bir kere girdimi kuşku,
Teslim alır bedenleri de.
Sütten çıkmış ak kaşık değildim,
Ama yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza.
O dünya ki bazen minicik bir odada
Bazen kentin ortasında şekillendi.
Nasılda güzeldi…
Zaten varsın diye her şey güzeldi ama
Sen buna inanmadın.
Ah! bu sorular…
Yaşamak varken sevdayı delice,
Niye boğarız sorularla?
Nasıl ikna edebilirdim seni?
Ben, aşk dedikçe sen, dur dedin.
Ben, seninleyim dedikçe sen, hayır dedin.
Zaten az konuşan sen
Olumsuz ne kadar sözcük varsa
Bulup çıkardın ortaya.
Bense hiçbir şey diyemedim.
Ne kadar zarar vermişim sana meğer.
Nasıl değiştirmişim seni
Oysa hiç böyle düşünmemiştim.
Kimseye zara vermek istemem ben.
Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek istemem.
Ama öyle oldu işte.
Demek ki; gitmelerin zamanı şimdi.
Rahat değilim diyordun ya, rahat ol artık.
Gülüşlerini saklaman için bir neden kalmadı.
Tedirginliğinin sebebi de kalktı ortadan.
Biliyor musun bir tanem!
Gidişim yürekten değil, zorunluluktan.
Sanma ki, bu toy sevdayı başka kimliklere taşırım.
Sanma ki, benden sakladığın gülüşleri başka yüzlerde ararım.
Senide götürürüm yüreğimde.
Her zaman yokluğunu taşırım.
Bulup, bulup kaybettim seni bebeğim.
Ne yazık ki, toz duman edemedim kuşkularını.
Ne yazık ki, kalamadın bana
Öpücüğümün kokusu kalacak teninde.
Kokladıkça; bizi bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın.
Hoşçakal !!!