04-21-2007, Saat: 08:52 PM
Yazdıkça benliğimin kaybolduğu, gözlerimin daha çok uçurumlara daldığı, şehrin en kalabalık anlarında bile kulaklarımın sağırlaştığı, bir daha yazmasam keşke diyerek yazıyorum.
Yazıyorum savunmasız, bir iç çekişle dalgınlığımdan geri dönerek..
İçimde anıların birikintisi. Anlatılmıyor cümleler, harfler azalıyor birer birer.
Yetmiyor yetemiyor...
Bağışlamayı dileyip, yüreğimin kapısında yalvaran gözlerinin tüm yakarışları iyi niyetli ve kanatan çizikler bırakırken içime, ben bütün varlığımla bütün hücrelerimle yanıyorum...
Gözlerimdeki kendimi zorluyorum her adımda daha çok yalnızlığı sürüklüyorum ardımdan, nereye gitsem karşıma fırtınalarım çıkıyor...
Hayalleri birbirine katmış bir şehrin gölgesinde ne kadar çoğullaşabiliriz ki daha fazla? Bir tarafımız o en güzel anılar için yanarken, öbür yanımıza soğuk vurmaz mı?
Yüreğinden apansız sıçrayışlar gibi giderken, gülümseme değildi o dudağındaki kıvrım.
Öptüğüm yerde bıraktığım izindi gör ve hatırla istediğim.
Gecelerce uykusuz kaldım yalnızlığıma..
Gök yarıldı, şimşekler çaktı üstüme...
Nefessiz, ışıksız kaldım karanlık sokaklarda..
Bu gece kopan fırtınalarımdan kesilen bir bilet var şimdi elimde. Benim yağmurlarım başka bir şehre kim bilir kimlere çıkacak bu yokuş yollara..
Gidiyorum bütün aşklar yüreğimde...
Gidiyorum kokun hala üzerimde...
Sana korkular bıraktım bir de yeni başlangıçlar...
Bir kendim bir ben gidiyorum...
Yokluğum bastırınca, sözler bitince yokladık bir bir kapıları.
Kimileri açıldı, kimilerinden biz giremedik. Bir karanlığın içinde yeni birilerinin düşlerini çektik içimize.
Yeniden yaşandı, yeniden geldik o aynanın önüne, hiçbir elveda sonsuza dek sürmedi. Senin yerin başkaydı diye söyledik hepsine, hepsi için aynıydı.
ve tüm aşklar aynıydı herzaman...
değişense sadece bizdik...