Bir bildiğim varsa o da bittiğimdi.Gözlerimi kapatıp açtığımda tek gördüğüm gidişindi..
Bakışlarım "seni seviyorum" yüklü bir bulut gibi arkandan yağıyordu.Fazla "sen"le yüklü olduğu için kendini hafifletiyordu.Döndüğüm her yer karanlıktı,nereye baksam seni anlatıyor,acımı kat kat arttırıyordu.Aşkımı kazıdığım duvar buruk bir acıyla beni taşımaya çalısıyordu bense toparlayamıyordum bir türlü yere düşen kalp kırıntılarımı...Sevmek, sevebildiğin kadar sevmekti aşk.Ayrılık,giden için gidebildiği kadar gitmek, kalan için yaşabildiğin kadar yaşamaktı..
Var olmayı başaramadım,yaşayamadım...
Sensizliğin karamsarlığı belkide bu sessizliğim.
Sakinim..
Hissizim..
Ve hala aşığım...Çıktığın kapım olsada kalbimde hala tutuklusun..
Susar sandığım ve kimselere duyuramadığım çığlığımla arkandan koşmaya çalışıyorum..Gecenin inadına,binbir dertle yolumu kesen çaresizliğimle birazda kimsesiz bir gülücükle peşindeyim..Ama arkasında takıldığım sen,ellerinle ittin beni sonsuz uçurumlara...
Sevdam yanlız...
Sevdam yetim şimdi....
Uzulmemek gerek,kaybettiğimin yerine ne koysam dolduramam...Boş kalacak yerin hep bomboş..Tıpkı ardından gözlerimin baktığı gibi bomboş...Alışmayı hiç başaramıycağım sensizliğe,ecelle sonladıramadığım hayatımı,ellerinle sen bitirdin...
Severek unutmak olur iş mi
Bilerek uçuruma önden atlanır mı ki
Kaybettiğinin yerine ne koysan dolmaz
Boş bırakacağım yerini
Hep bomboş.....
eRCi
ZAMAN GÖRÜNMEZ BİR MEZARLIKTIR CANIM
AKREPLE YELKOVAN ALMIŞLAR ELLERİNE BİRER KÜREK TOPRAK ATIYORLAR "BESMELEYLE"AŞKIMIZIN ÜSTÜNE.
SENSİZ YAŞANACAK BİR AŞKIN CEZASI DA BUDUR ZATEN .
OMUZLARIM ÇOK AÄžIRDI AŞKIM ,
TEK BAŞIMA TAŞIYAMIYACAÄžIM ARTIK BU YÜKÜ.
YARDIMINA,
NEFESİNE İHTİYACIM VAR.
eRCi
emeğine sağlık....HAYIRDIR ERCİ...:?
[SIZE=6]Her Gülüşün Dua Olur Yalnızlığıma
[/SIZE]
Yokluğunun ödülü olarak Cennette sensiz yaşamaktansa Cehennemin avuçlarında közlenip güller öreyim baharımsı saçlarına.. “
Kar yangını gecenin en dar vaktinde seni düşünüyorum yokluğunu yüreğimde kanatarak. Suskunluğuna uzanmış bedenimle demlenmiş yalnızlığını yudumluyorum dudaklarımı acıtarak. Başucumda yokluğun, bir beden bol gelen hüznün gömleği sırtımda kan ter içinde yalnızlığına akıyorum. Yetim düşlerimi ezip karanlıkların içinde sensizliğini kanatıyorum.
Dağ başı ıssızlığına inat rüzgarın avuçlarında açan kır çiçekleriydik biz seninle. İmkânsızlığın toprağına sımsıkı tutunmuş çınar ağacının umuda gülümseyen kökleriydik biz. Ne sen Mecnun’un Leyla’sı ne de ben Şirin’in Ferhat’ ı. Biz seninle aynı uçurumun birbirine hiçbir zaman kavuşmayacak iki yakasıydık.
Sevdamızda hep bahar mevsimini yaşadık. Hüznün göğsünden acıyı emip yarılan gökyüzünü ıslak düşlerimizle yamadık bir terzi inceliğiyle. Durmadık seninle zamanın avuçlarında. Aşkın köpüksüz sularında sevdayı hiç kirletmedik. Yalancı baharlara tutunup aynı tomurcuğun ıslak dudaklarında yaşadık aşkın tutsaklığını. Kirpik uçlarımızı bulutlara eğip aynı yağmur tanesinde yıkadık hasretin kör karanlığını. Lakin unuttuğumuz bir şeyler vardı sevdanın geceye örüldüğü zamanlarda. İmkânsızlığın avuçlarında eriyen iki güneş tanesi olduğumuzu unuttuk. Kelimelerin en yalın hallerinde sevişirken dudaklarımız, hasretin çöl sıcağında yavaş yavaş eriyen tenimizi fark edemedik. Aynı kalbin yurdunda sevdaya nefes alırken bir gün terimizin birbirimizin sırtından ayrı yerlere süzüleceğini düşünemedik. Ektiğimiz umut tanelerini ellerimizle biçemedik. Evet, yenildik. Lakin biz zamana değil; imkânsızlığa yenildik. Şimdi bir nefes kadar yakın tenine dokunamıyorum, dudaklarından semaya yükselen nefesinden havaya kanatlanamıyorum. Seni görüyorum lakin görmemezlikten gelmemi istiyorsun benden. Varlığında yaşarken yokluğunda sevmemi bekliyorsun benden. Haklısın belki de. Sana söz sevdiğim; ben seni “ sensizliğin “ avuçlarında seveceğim. Senden tek istediğim; her zaman hayata gülümse. Gülümse ki; gülüşlerin duam olsun kanayan yaralarıma.
Bir nefes uzağımdaki sana bir demet gülüşlerimi yolluyorum eriyen umut bahçelerimden. Ellerimle topladım birtanem. Aslında imkânsızlığın duvarını aşıp kavuşabilseydik bu çiçekleri senin saçlarına taç yapacaktım bir kır düğününde. Söz açılmışken seninle bir bahar günü kır düğününde evlenmek isterdim. Saçlarında sarıpapatyalardan örülmüş bir taç durmalıydı ve üzerinde beyaz bir elbise Melek’lerin kollarında gelmeliydin bana. Kelebeklerin gözlerinden düşen yağmur taneciklerinin ıslak havasında ellerimiz birbirini bulmalıydı. Ne olursa olsun senin gözyaşların tek yağmurum, senin gülüşlerin tek güneşim olsaydı. Offf..İmkansızlığını topluyorum bulutların ıslak dudaklarından…
Şimdi sensizliğin içinde yokluğunun kıvılcımlarında kurutuyorum ıslak kirpiklerimi. Sıcak nefesini üşüyen tenimin üzerine örtüp avuç içlerinin terine sığınıyorum. Yalnızlığını dudaklarımdan parmaklarıma akıtıp satırlarımda tek başıma ağlıyorum. Ve sen diye karanlık duvarlara yaslanıp geceye kapatıyorum yorgun gözlerimi. Gülüşlerinle yüreğimi öpmeden bu ayrılık uykusundan uyanmayacağım.
Bir gün gelmek istersen yalnızlığın sen kokan satırlarına umutlarınla gel. Tövbeleri yarım kalmış günahlarınla gel. İçinde yutkunduğun kelimelerini dudaklarıma sürüp imkansızlığın avuçlarından bana gel. Gözyaşlarınla gel, kurumuş dudaklarıma ab- ı hayat olsun tuzlu yağmurların. Hasretinin kanayan yüreğinle dön yüreğime. Geldiğinde yokluk kelimelerini dudaklarında ezip yavaşca sokul yanıma. Usulca saçlarını çöz. Bahar kokulu saçlarını yüreğimin kıyılarına getir. Başını koy göğsümün sen kokan yastığına. Sesinle dokun üşümüş kirpiklerime. Yokluğunu söküp dudaklarımdan, yüreğini ser yüzümün yalnızlığında bitap düşmüş gamzelerine. Nefesini bir an tutup benim nefesime ver nefesini. Yanan tüm ışıklarını söndürüp gülüşlerini ört üzerimize.
“ Rüzgarı giyinip
Sana geldim dün gece.
Saçlarına dokunmaya gelmiştim.
Kıyamadım yüreğinden öpmeye.
Kıyamadım gözlerinde gezinmeye.
Yatağının yanına usulca çöküp
Seni izledim içimde hasretini yutkunarak.
Nefes alışını,
Meleksi bakışlarını izledim bir nefes uzağından.
Ellerimi uzattim ellerine.
Bir kez olsun dokunmak istedim işte.
Hiçbir zaman dokunmadığım yüreğine
Delicesine sarılmak geçti içimden.
Dokunsam ölecektim biliyorum.
Sarılsam dizlerinde sonsuzluğa göcecektim..
Dokunamadım, sarılamadım.
Gidiyorum,
Günahlarında yanmaya gidiyorum.
Kır düğünü düşlerimi,
Gözlerine benzeyen bir kız cocuğu özlemimi,
Gözyaşlarında yakmaya gidiyorum.
Elimde ne bir resmin,
Yüreğimde ne bir nefesin,
Seni “ sensiz “ yaşamaya gidiyorum.
Yokluğunda Cennette yaşamaktansa,
Cehennemin avuçlarında yanıp
Dudaklarında son dua olmaya gidiyorum.
Gidiyorum hasretim,
Gidiyorum helalim..
Seni “sensiz “ yaşamaya gidiyorum.
Yarın doğum günüm.
Adının yazdığı çağrıdan öte
Çok şey istemiyorum sevgili.
Seni “ sana “ bugünden yazıp
Yarın doya doya ağlamak istiyorum.
Ama sakın ağlama sen.
Her gözyaşın benim Cehennemim olur.
Yokluğuma inat hep gülümse emi.
Çünkü her gülüşün duam olur yalnızlığıma. “
yüreğine sağlık kevser ve ercii çok güzel bir şiir paylaşmışsınız
miley17:
Herşeye Rağmen $ansLı Biriyim Ben.!
Bakmayın, yazıLarıma sinmi$ hüzün.
Zaman Degisti..
SavruLusLari Yok DaLgaLarin SahiLLerde..
YaLnizLik Dogmus Artik Bir Adamin Yuzune Huzun MotifLeri İşlemiş... ELLerine...
sessizlik hâkim derinlerde
tutunacak bir dal arıyorum,hani nerede
epeyce yol almışım kimsesizliğe
takâtim yok geri dönmeye..