04-28-2007, Saat: 02:50 PM
Yüreğim sızladığı zaman
Geceyarılarından sonra şafaktan önce
Bilmediğim bir istasyondan bilmediğim bir müzik
[geliyor kulağıma
Uzak
Vahşi
Karanlık
Gece denizleri gibi bir müzik
Batık gemilerli gece denizlerli gibi bir müzik
Çağırıyor çağırıyor beni durmadan
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim
Yüreğim sızladığı zaman
Duvarları banka afişli çok eski bir kentin cumhuriyet
[caddesinden iki tüfek bir kelepçe
Tüfekler garip garip, kelepçe garip
Öyle çamur
Öyle beter!
Bir yaprak
Döne çevrile
Bir akarsu
Bata çıka
Koşuyor koşuyor bir kadın
Düşe kalka
Kelepçenin ardından
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim
Yüreğim sızladığı zaman
Bir kara tank yürüyor bir ağıttan bir filmden bir
[savaş romanından çıkıp
Geçiyor sevgilerin özlemlerin üzerinden, aşkların
Umutların oyuncakların, küçük ekmeklerin
[büyük kayguların üzerinden
[geçip gidiyor çığlıklığa
Su gibi ilerliyor yangın
İşliyor kıtlık karanlığı
Ölüler bir anda şarkılaşıp
Virüsler bakteriler
Bütün dilleri birden konuşuyor herşey
Çırpınıyor yaşlı yerde bir damlacık kan
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim
Yüreğim sızladığı zaman
Kör bir çeşme başında kör bir kadın geliyor gözlerimin
[önüne
Bütün iplikleri bütün iğnelere takıyorda ne iplik bitiyor
[ne iğne
ürülmüş oğluna mı
Kaçırılmış kızına mı
Geçen günlerine mi
Unutmuş neye ağladığını
Ağlıyor aranıyor
Aranıyor bilmeden
Bıkmadan
Usanmadan
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim
Yüreğim sızladığı zaman
Ciğerlerime çekerken kötülüğü
Ellerimle dokunurken kötülüğe
Ayaklarıma dolaşırken kötülük
Şu taşı şurdan alıp şuraya koyamamanın pis bunaltısı
[geçiriyor tırnaklarını gırtlağıma
Kokuyor işyerleri
Kokuyor günaydınlar
Ne varsa verilmemiş
Alınmamış ne varsa
Edilmemiş söz
Patlamamış öfke
Uyutulmuş ne varsa
Ne varsa birden bire
Kokuyor
Ve kayıyor bir şey parmaklarımdan
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim
Yäni ben
Dört mevsime bölerek bu yürek sızısını
Günlere saatlara dakikalara
Anlara bölerek bu yürek sızısını
Sokağım kentim vatanım sanarak bu yğrek sızısını
Yaşamanın kendisi sanarak bu yürek sızısını
Bir yaprağı durmadan işliyorum bu ölümsüz ağaca
Geceyarılarından sonra şafaktan önce
Bilmediğim bir istasyondan bilmediğim bir müzik
[geliyor kulağıma
Uzak
Vahşi
Karanlık
Gece denizleri gibi bir müzik
Batık gemilerli gece denizlerli gibi bir müzik
Çağırıyor çağırıyor beni durmadan
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim
Yüreğim sızladığı zaman
Duvarları banka afişli çok eski bir kentin cumhuriyet
[caddesinden iki tüfek bir kelepçe
Tüfekler garip garip, kelepçe garip
Öyle çamur
Öyle beter!
Bir yaprak
Döne çevrile
Bir akarsu
Bata çıka
Koşuyor koşuyor bir kadın
Düşe kalka
Kelepçenin ardından
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim
Yüreğim sızladığı zaman
Bir kara tank yürüyor bir ağıttan bir filmden bir
[savaş romanından çıkıp
Geçiyor sevgilerin özlemlerin üzerinden, aşkların
Umutların oyuncakların, küçük ekmeklerin
[büyük kayguların üzerinden
[geçip gidiyor çığlıklığa
Su gibi ilerliyor yangın
İşliyor kıtlık karanlığı
Ölüler bir anda şarkılaşıp
Virüsler bakteriler
Bütün dilleri birden konuşuyor herşey
Çırpınıyor yaşlı yerde bir damlacık kan
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim
Yüreğim sızladığı zaman
Kör bir çeşme başında kör bir kadın geliyor gözlerimin
[önüne
Bütün iplikleri bütün iğnelere takıyorda ne iplik bitiyor
[ne iğne
ürülmüş oğluna mı
Kaçırılmış kızına mı
Geçen günlerine mi
Unutmuş neye ağladığını
Ağlıyor aranıyor
Aranıyor bilmeden
Bıkmadan
Usanmadan
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim
Yüreğim sızladığı zaman
Ciğerlerime çekerken kötülüğü
Ellerimle dokunurken kötülüğe
Ayaklarıma dolaşırken kötülük
Şu taşı şurdan alıp şuraya koyamamanın pis bunaltısı
[geçiriyor tırnaklarını gırtlağıma
Kokuyor işyerleri
Kokuyor günaydınlar
Ne varsa verilmemiş
Alınmamış ne varsa
Edilmemiş söz
Patlamamış öfke
Uyutulmuş ne varsa
Ne varsa birden bire
Kokuyor
Ve kayıyor bir şey parmaklarımdan
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim
Yäni ben
Dört mevsime bölerek bu yürek sızısını
Günlere saatlara dakikalara
Anlara bölerek bu yürek sızısını
Sokağım kentim vatanım sanarak bu yğrek sızısını
Yaşamanın kendisi sanarak bu yürek sızısını
Bir yaprağı durmadan işliyorum bu ölümsüz ağaca