05-11-2007, Saat: 12:09 AM
Bazen öyle geliyordu ki bana; yaşam büyük bir oyun... Bazen insanlar oyun oynamak zorunda kalıyor... Bazen öyle geliyordu ki, hiç bir şey gerçek değil... Büyük bir yanılgının, belki bir rüyanın, belki de bir masalın içinde yaşıyoruz....
Bazen diyordum ki alıp mavilerimi gitsem, bir yer bulsam, apayrı bir yer. İçimdeki tüm huzuru kendi içinde barındıran, korkuya ve hataya dair bir iz taşımayan, bambaşka bir yer... Yıllardır süregelen cennet tanımlarındaki gibi...
O yer sen misin sevgilim? O cennet sende mi saklı? Yoksa ben nasıl bu kadar çok sevebilirdim ki seni...
Yıllarca korktuğum, kaçtığım, utandığım, sakındığım ne varsa o kadar uzak ki sana... Sen bir masalın kahramanı olabilecek kadar masum ve sıcaksın, sen bir masalı anlatacak kadar huzurlu ve sakin...
Sen bir masal mısın sevgilim?
Çaba gerektirecek hiç bir şey yok senin yanındayken, üzülmeyi gerektirecek, savaşmayı gerektirecek hiç bir şey yok... Sen yanılgılardan öyle uzaksın ki, sen gerçeğin öyle içindesin ve o kadar uzaktasın ki gerçeğin çirkinliğinden ve sertliğinden, ancak bir masal olabilirsin zaten...
Bazen diyordum ki, yaşamaya yetmeyecek mavilerim... Öyle şeyler yaşıyordum ki, tükeniyordu gözümün önünde, eriyordum, eriyordu mavilerim... Ve ben diyordum ki, “mavilerim bittiğinde öleceğim”... Öylesine hızlı kaybediyordum ki yaşamın içinde mavilerimi, sanıyordum ki, çok kısa sürecek bir yaşamın içindeyim... Bir kelebek gibi, kozamdan çıktığımda öleceğim...
Benim kozam rengimdi. Mavim bittiğinde, bitecekti yaşamım...
Sen mavimisin sevgilim?
Çünkü artık kaybetmek yerine kazanıyorum mavilerimi... Gün geçtikçe çoğalıyor mavim, gün geçtikçe yaşama bağlanıyor bir yanım, gün geçtikçe uzaklaşıyor o beklediğim son benden...
Sen sonsuzluk musun sevgilim? Onun için mi çoğalıyor yanında mavim
Bazen diyordum ki alıp mavilerimi gitsem, bir yer bulsam, apayrı bir yer. İçimdeki tüm huzuru kendi içinde barındıran, korkuya ve hataya dair bir iz taşımayan, bambaşka bir yer... Yıllardır süregelen cennet tanımlarındaki gibi...
O yer sen misin sevgilim? O cennet sende mi saklı? Yoksa ben nasıl bu kadar çok sevebilirdim ki seni...
Yıllarca korktuğum, kaçtığım, utandığım, sakındığım ne varsa o kadar uzak ki sana... Sen bir masalın kahramanı olabilecek kadar masum ve sıcaksın, sen bir masalı anlatacak kadar huzurlu ve sakin...
Sen bir masal mısın sevgilim?
Çaba gerektirecek hiç bir şey yok senin yanındayken, üzülmeyi gerektirecek, savaşmayı gerektirecek hiç bir şey yok... Sen yanılgılardan öyle uzaksın ki, sen gerçeğin öyle içindesin ve o kadar uzaktasın ki gerçeğin çirkinliğinden ve sertliğinden, ancak bir masal olabilirsin zaten...
Bazen diyordum ki, yaşamaya yetmeyecek mavilerim... Öyle şeyler yaşıyordum ki, tükeniyordu gözümün önünde, eriyordum, eriyordu mavilerim... Ve ben diyordum ki, “mavilerim bittiğinde öleceğim”... Öylesine hızlı kaybediyordum ki yaşamın içinde mavilerimi, sanıyordum ki, çok kısa sürecek bir yaşamın içindeyim... Bir kelebek gibi, kozamdan çıktığımda öleceğim...
Benim kozam rengimdi. Mavim bittiğinde, bitecekti yaşamım...
Sen mavimisin sevgilim?
Çünkü artık kaybetmek yerine kazanıyorum mavilerimi... Gün geçtikçe çoğalıyor mavim, gün geçtikçe yaşama bağlanıyor bir yanım, gün geçtikçe uzaklaşıyor o beklediğim son benden...
Sen sonsuzluk musun sevgilim? Onun için mi çoğalıyor yanında mavim