05-14-2007, Saat: 02:40 AM
ßir seçeneğim yoktu artık, gideceğim bir kentte...
Dramatik bir can çekişmesiydi aşklar. Yalnız kalmış iki bedenin suskunluğuydu, yüzümdeki ayrılık ... Aya benzerdi yüzüm ve hep bi yanı karanlık... Göğe çeviremiyordum yüzümü, düşerdim bakarsam , başım dönerdi...
Usul usul gecenin kucağında sallıyorum düşlerimi, ses çıkarmayın ; uyuyor şimdi... Sonsuz susmalarınız neden dillenir bu gece? Konuşmayın , bakışlarınız da yeter canımın acıtmaya... Ben, engelli düşlerimi salarım yine kucaklarınıza, siz istediğiniz gibi hırpalarsınız yine... Uzun uzun susar, bir tek söz etmem. susun artık sihirim bozuluyor iyiden iyiye... Sevda yeminim tövbe edildi mi bu gece? Nefesim sihirsiz mi artık?
Bir seçeneğim yoktu, gideceğim bir kentte...
Belime dek uzanan saçlarımı rüzgar okşuyordu. oysa yetim bir çocuk gibi ellerini bekliyordu saçlarım. Ağlasam da ayıptı, yaşlarım kurusun diye ne zılgıtlar ediyordum gözlerime... Geceleri yüreğimin dert bildiği hüzünler yuvasında çıkar, gecem hüzün bayramına dönüşürdü... Ne çok kanardım , ne çok ağlardım.
En çok bakışları geliyordu göz ebeklerime. Son bakışı daha bi acıtırdı beni... Uyku bahçelerinde çiçeklerim soluyordu. Uykuyu haram kılardım geceme, değince gözlerin gözlerime...
Bir seçeneğim yoktu, gideceğim bir kentte...
Kaybolduğum sokakta unuttum ismimi, kent bana yabancı nicedir. ne yana çevirsem yüzümü sesim kesilirdi, şikayetim olurdun şehrin soğuk yanlarına... Dilekçelerim iade-i tahütlü hüzünlerle örtülüydü...
"Yabancısıydım" dilini bilmediğim kentin, yabancıydım. Tek bir ses yoktu sesime denk düşen. Yalnızdım... yalnızlık daha çok yabancılaştırmaz mıydı beni kendime? Yabancıydım sokaklarda süzülen neon ışıklarına...
Bir seçeneğim varmış anladım, gideceğim kent sayfa sayfa dökülüyordu yüreğimden... Neden yoksun? Sana ihtiyacım var görmüyor musun? Senden eksilen yanlarımı toplasam, bir ömür alır. Saklıyorum seni kent kent, sokak sokak... Bir yerde ıskalarsam seni bir yerde isabet ettirirdim , yakın düşerdim yüreğine... Kim bilir?
Çarmıha gerilen dil, hüzün hüzün aşk saltanatında... Görmeye mecali yok gözlerimin. Yaslanamadım aşkına bir hüzün boyu, ya hüzün aşkı siler ya da aşk beni tek kalemde... Hüzün aşkı ele geçirince hüzün taze kalırdı, aşk solardı. Sen anlatırken beni, soyut kalıyordu öznem sesinde... $ikayetçi değildim , yeter ki dilin ismimi zikretsin. Çelişki yüklü sancılarım ölüyordu ardından bu keşmekeşlik, bu girdaplar beni içine çekerken boğulurdum. İsimsizliğim ta o günlerden hatıra bana, yeni değildi bu sancım.
"Git"le başlayan tüm cümlelerim sana "gel" diyebilmemin verdiği ; gururdışı edilmiş kafiyerdendi... Bir bakıma sırdı geceme. Çatlak kentler su sızdırıyorken, giden ben oluyordum bu kez... Nasıl istersen öyleydim, lezzeti sınırdışı edilmiş gülüşlerim vardı yüzümde...
Sen hangi kentte bıraksan ellerimi, ben o kentte kalıyordum yalnızlığımla bir başıma... Ne zaman gelcek olsan o an "firar"dım; gecenin gündüze hasret yanına sığınırdım... Gelemem çünkü aşığım sana , kavuşursak film biter... senden geçişim bundan... Yar beni bekleme git artık... Rüzgara emanet saçlarım; dokunma dayanamam...
YOKLUÄžUN ÇELİK DUVAR, YOKLUÄžUN KAÇIŞ BANA...
Dramatik bir can çekişmesiydi aşklar. Yalnız kalmış iki bedenin suskunluğuydu, yüzümdeki ayrılık ... Aya benzerdi yüzüm ve hep bi yanı karanlık... Göğe çeviremiyordum yüzümü, düşerdim bakarsam , başım dönerdi...
Usul usul gecenin kucağında sallıyorum düşlerimi, ses çıkarmayın ; uyuyor şimdi... Sonsuz susmalarınız neden dillenir bu gece? Konuşmayın , bakışlarınız da yeter canımın acıtmaya... Ben, engelli düşlerimi salarım yine kucaklarınıza, siz istediğiniz gibi hırpalarsınız yine... Uzun uzun susar, bir tek söz etmem. susun artık sihirim bozuluyor iyiden iyiye... Sevda yeminim tövbe edildi mi bu gece? Nefesim sihirsiz mi artık?
Bir seçeneğim yoktu, gideceğim bir kentte...
Belime dek uzanan saçlarımı rüzgar okşuyordu. oysa yetim bir çocuk gibi ellerini bekliyordu saçlarım. Ağlasam da ayıptı, yaşlarım kurusun diye ne zılgıtlar ediyordum gözlerime... Geceleri yüreğimin dert bildiği hüzünler yuvasında çıkar, gecem hüzün bayramına dönüşürdü... Ne çok kanardım , ne çok ağlardım.
En çok bakışları geliyordu göz ebeklerime. Son bakışı daha bi acıtırdı beni... Uyku bahçelerinde çiçeklerim soluyordu. Uykuyu haram kılardım geceme, değince gözlerin gözlerime...
Bir seçeneğim yoktu, gideceğim bir kentte...
Kaybolduğum sokakta unuttum ismimi, kent bana yabancı nicedir. ne yana çevirsem yüzümü sesim kesilirdi, şikayetim olurdun şehrin soğuk yanlarına... Dilekçelerim iade-i tahütlü hüzünlerle örtülüydü...
"Yabancısıydım" dilini bilmediğim kentin, yabancıydım. Tek bir ses yoktu sesime denk düşen. Yalnızdım... yalnızlık daha çok yabancılaştırmaz mıydı beni kendime? Yabancıydım sokaklarda süzülen neon ışıklarına...
Bir seçeneğim varmış anladım, gideceğim kent sayfa sayfa dökülüyordu yüreğimden... Neden yoksun? Sana ihtiyacım var görmüyor musun? Senden eksilen yanlarımı toplasam, bir ömür alır. Saklıyorum seni kent kent, sokak sokak... Bir yerde ıskalarsam seni bir yerde isabet ettirirdim , yakın düşerdim yüreğine... Kim bilir?
Çarmıha gerilen dil, hüzün hüzün aşk saltanatında... Görmeye mecali yok gözlerimin. Yaslanamadım aşkına bir hüzün boyu, ya hüzün aşkı siler ya da aşk beni tek kalemde... Hüzün aşkı ele geçirince hüzün taze kalırdı, aşk solardı. Sen anlatırken beni, soyut kalıyordu öznem sesinde... $ikayetçi değildim , yeter ki dilin ismimi zikretsin. Çelişki yüklü sancılarım ölüyordu ardından bu keşmekeşlik, bu girdaplar beni içine çekerken boğulurdum. İsimsizliğim ta o günlerden hatıra bana, yeni değildi bu sancım.
"Git"le başlayan tüm cümlelerim sana "gel" diyebilmemin verdiği ; gururdışı edilmiş kafiyerdendi... Bir bakıma sırdı geceme. Çatlak kentler su sızdırıyorken, giden ben oluyordum bu kez... Nasıl istersen öyleydim, lezzeti sınırdışı edilmiş gülüşlerim vardı yüzümde...
Sen hangi kentte bıraksan ellerimi, ben o kentte kalıyordum yalnızlığımla bir başıma... Ne zaman gelcek olsan o an "firar"dım; gecenin gündüze hasret yanına sığınırdım... Gelemem çünkü aşığım sana , kavuşursak film biter... senden geçişim bundan... Yar beni bekleme git artık... Rüzgara emanet saçlarım; dokunma dayanamam...
YOKLUÄžUN ÇELİK DUVAR, YOKLUÄžUN KAÇIŞ BANA...