05-14-2007, Saat: 09:51 AM
Tam gögsünüzün ortasinda bir yeriniz aciyacak...
Evinizin sizi içine sigdiramayacak kadar dar oldugunu fark edeceksiniz...
Sokaga firlayacaksiniz...
Sokaklar da dar gelecek...
Tipki vücudunuzun yüreginize dar geldigi gibi...
Ne denizin mavisi açacak içinizi, ne piril piril gökyüzü...
Kendinizi tasiyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar
küçüleceksiniz...
Birileri size bir seyler anlatacak durmadan...
"Önemli olan saglik."
"Yasamak güzel."
"Bos ver, her sey unutulur."
Siz hiçbirini duymayacaksiniz...
Göz yaslarinizdan etrafi göremez hale geleceksiniz...
Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarinda ölmek
isteyecek kadar çok seveceksiniz...
Hep ondan bahsetmek isteyeceksiniz...
"Ölüme çare bulundu" ya da "Yarin kiyamet kopacakmis" deseler basinizi kaldirip Ne dedin?" diye sormayacaksiniz...
Yalniz kalmak isteyeceksiniz...
Hem de kalabaliklarin arasinda kaybolmak...
Ikisi de yetmeyecek...
Geçmisi düsüneceksiniz...
Neredeyse dakika dakika...
Ama kötüleri atlayarak...
Onunla geçtiginiz yerlerden geçmek isteyeceksiniz...
Gittiginiz yerlere gitmek...
Bu size hiç iyi gelmeyecek...
Ama bile bile yapacaksiniz...
Biri size içinizdeki aciyi söküp atabilecegini söylese, kaçacaksiniz...
Aslinda kurtulmak istediginiz halde, o aciyi yasamak için direneceksiniz...
Hayatinizin geri kalanini onu düsünerek geçirmek isteyeceksiniz...
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksiniz...
Herkesi ona benzetip...
Kimseyi onun yerine koyamayacaksiniz...
Hiçbir sey oyalamayacak sizi...
Ilaçlara siginacaksiniz...
Birkaç saat kafanizi bulandiran ama asla onu unutturmayan.
Sadece bir müddet buzlu camin arkasindan seyrettiren...
Bütün sarkilar sizin için yazilmis gibi gelecek...
Bogaziniz dügümlenecek, dinleyemeyeceksiniz...
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak...
Sabahi iple çekeceksiniz...
Bazen de "Hiç günes dogmasa" diyeceksiniz...
Ne geceler rahatlatacak sizi ne gündüzler...
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksiniz...
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önünüze çikana sarilmak isteyeceksiniz...
Nafile...
Düsüncesi bile tahammül edilmez gelecek...
Rüyalar göreceksiniz, gerçek olmasini istediginiz...
Her siçrayarak uyandiginizda onun adini söylediginizi fark edeceksiniz...
Telefonun çalmasini bekleyeceksiniz...
Aramayacagini bile bile...
Her çaldiginda yüreginiz agziniza gelecek...
Aglamakli konusacaksiniz arayanlarla...
Yüreginiz burkulacak...
Caniniz yanacak...
Bir daha sevmemeye yemin edeceksiniz...
Hayata dair hiçbir sey yapmak gelmeyecek içinizden...
Onun sesini bir kez daha duymak için yanip tutusacaksiniz...
Defalarca aradigi günlerin kiymetini bilmediginiz için kendinizden nefret edeceksiniz...
Yasadiginiz sehri terk etmek isteyeceksiniz...
Onunla hiçbir aninizin olmadigi bir yerlere gidip yerlesmek...
Ama bir umut...
Onunla bir gün bir yerde karsilasma umudu...
Bu umut sizi gitmekten alikoyacak...
Gel gitler içinde yasayacaksiniz...
Buna yasamak denirse...
Evinizin sizi içine sigdiramayacak kadar dar oldugunu fark edeceksiniz...
Sokaga firlayacaksiniz...
Sokaklar da dar gelecek...
Tipki vücudunuzun yüreginize dar geldigi gibi...
Ne denizin mavisi açacak içinizi, ne piril piril gökyüzü...
Kendinizi tasiyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar
küçüleceksiniz...
Birileri size bir seyler anlatacak durmadan...
"Önemli olan saglik."
"Yasamak güzel."
"Bos ver, her sey unutulur."
Siz hiçbirini duymayacaksiniz...
Göz yaslarinizdan etrafi göremez hale geleceksiniz...
Ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarinda ölmek
isteyecek kadar çok seveceksiniz...
Hep ondan bahsetmek isteyeceksiniz...
"Ölüme çare bulundu" ya da "Yarin kiyamet kopacakmis" deseler basinizi kaldirip Ne dedin?" diye sormayacaksiniz...
Yalniz kalmak isteyeceksiniz...
Hem de kalabaliklarin arasinda kaybolmak...
Ikisi de yetmeyecek...
Geçmisi düsüneceksiniz...
Neredeyse dakika dakika...
Ama kötüleri atlayarak...
Onunla geçtiginiz yerlerden geçmek isteyeceksiniz...
Gittiginiz yerlere gitmek...
Bu size hiç iyi gelmeyecek...
Ama bile bile yapacaksiniz...
Biri size içinizdeki aciyi söküp atabilecegini söylese, kaçacaksiniz...
Aslinda kurtulmak istediginiz halde, o aciyi yasamak için direneceksiniz...
Hayatinizin geri kalanini onu düsünerek geçirmek isteyeceksiniz...
Aksini iddia edenlerden nefret edeceksiniz...
Herkesi ona benzetip...
Kimseyi onun yerine koyamayacaksiniz...
Hiçbir sey oyalamayacak sizi...
Ilaçlara siginacaksiniz...
Birkaç saat kafanizi bulandiran ama asla onu unutturmayan.
Sadece bir müddet buzlu camin arkasindan seyrettiren...
Bütün sarkilar sizin için yazilmis gibi gelecek...
Bogaziniz dügümlenecek, dinleyemeyeceksiniz...
Uyumak zor, uyanmak kolay olacak...
Sabahi iple çekeceksiniz...
Bazen de "Hiç günes dogmasa" diyeceksiniz...
Ne geceler rahatlatacak sizi ne gündüzler...
Ölmeyi isteyip, ölemeyeceksiniz...
Belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önünüze çikana sarilmak isteyeceksiniz...
Nafile...
Düsüncesi bile tahammül edilmez gelecek...
Rüyalar göreceksiniz, gerçek olmasini istediginiz...
Her siçrayarak uyandiginizda onun adini söylediginizi fark edeceksiniz...
Telefonun çalmasini bekleyeceksiniz...
Aramayacagini bile bile...
Her çaldiginda yüreginiz agziniza gelecek...
Aglamakli konusacaksiniz arayanlarla...
Yüreginiz burkulacak...
Caniniz yanacak...
Bir daha sevmemeye yemin edeceksiniz...
Hayata dair hiçbir sey yapmak gelmeyecek içinizden...
Onun sesini bir kez daha duymak için yanip tutusacaksiniz...
Defalarca aradigi günlerin kiymetini bilmediginiz için kendinizden nefret edeceksiniz...
Yasadiginiz sehri terk etmek isteyeceksiniz...
Onunla hiçbir aninizin olmadigi bir yerlere gidip yerlesmek...
Ama bir umut...
Onunla bir gün bir yerde karsilasma umudu...
Bu umut sizi gitmekten alikoyacak...
Gel gitler içinde yasayacaksiniz...
Buna yasamak denirse...