05-14-2007, Saat: 10:57 PM
Vedalaşmayı bilmek
Ayrılık hakkına çok yazılıp çizilmiştir bunca zaman. Hiçbir veda kolay olmamıştır. Gitmek istememiştir insan alışık olduklarından ya da gidenin ardından. Yas uzun sürmüş, depresyon kaçınılmaz olmuştur. Aslında hayatımıza bakınca o kadar çok bitiş var ki. Her gün geride bırakıyoruz yaşanmışlıkları. Denildiği gibi; her ayrılık bir ölüm ama her ölümde bir başlangıçtır. Hüzünle tamamlanan bir kayıptan sonra devam edebilmeli insan.
Zordur vedalaşmak. Sıradan bir 'hoşça kal' ne çok anlam yüklüdür veda ederken. Özledikleri, vazgeçemedikleri vardır geride. Yarın sanki tekrar görebilecek gibi davranmak ister. Bunun böyle olmadığını giden de kalan da bilir aslında. Belki biraz vicdanı rahatlatmak için, belki de yaşananlara karşılık içten teşekkür edebilmek için her şeye rağmen vedalaşabilmek gerekir.
Bazen insandır giden, bazen şehirlerdir bırakılan. Eşyalardır, maldır, mülktür, işlerdir yenilenen ve her değişimde vedalaşma bekler bizi kapıda. Sahip olduğumuz ama şimdi bize ait olmayan şeylere veda etmek duygusal gelişimin en büyük parçasıdır. Aslında, uygun zamanda, uygun şekilde yapılan veda, ayrılıkların en güzel kısmıdır. İç dünyamızla gerçeklik arasında uyum sağlamak adına yaptığımız bir uzlaşmadır veda.
KAYBETMENİN GETİRDİÄžİ...
Her ayrılık, her kayıp bizi kaçınılmaz bir hüznün içine sürükler. Bunu yadsımak kırık bir kemiği yok saymak gibidir. Maalesef ki her kayıp geçmiş kayıpları da canlandır. Beden de zihin de kayıba direnir. Ancak gerçeği kabul ettikten sonra değişim başlar. Eğer tam olarak yası tutulabilirse her ayrılık yenilenmeye ve başlangıçlara araçtır.
İster gerçekleşmiş olsun, ister tehdit şeklinde; öğrendiğimiz, ayrılığın zor ve tehlikeli olduğudur. Bu yüzden giden midir terk edilen, kalan mı bilinmez! Sadece yitiriyor olanın yaşadığı panik vardır ortada. Vedalaşma fırsatının olduğu bir sürü durum yaşanmıştır, ama yitimin kaygısı, alışkanlıkların değişimi ve korku içinde kaçınılmıştır vedadan. Ayrılık, reddedilme ve güçsüzlük duygusunu da harekete geçirdiğinden içindeki sıkıntıyla kalır kişi. Geride kalmak çileden çıkarır.
İnsan vedalaşmayı öğrenmek zorundadır. Başarının altında yatan budur. Makam, para, şöhret, aşk, evlilik, ilişkiler bitebilir, kazanç, hele hele kaksız kazanç her zaman insanı bozar ama kayıbın her türlüsü insanı adam eder.
DOÇ. DR. ÖZKAN PEKTAŞ
Ayrılık hakkına çok yazılıp çizilmiştir bunca zaman. Hiçbir veda kolay olmamıştır. Gitmek istememiştir insan alışık olduklarından ya da gidenin ardından. Yas uzun sürmüş, depresyon kaçınılmaz olmuştur. Aslında hayatımıza bakınca o kadar çok bitiş var ki. Her gün geride bırakıyoruz yaşanmışlıkları. Denildiği gibi; her ayrılık bir ölüm ama her ölümde bir başlangıçtır. Hüzünle tamamlanan bir kayıptan sonra devam edebilmeli insan.
Zordur vedalaşmak. Sıradan bir 'hoşça kal' ne çok anlam yüklüdür veda ederken. Özledikleri, vazgeçemedikleri vardır geride. Yarın sanki tekrar görebilecek gibi davranmak ister. Bunun böyle olmadığını giden de kalan da bilir aslında. Belki biraz vicdanı rahatlatmak için, belki de yaşananlara karşılık içten teşekkür edebilmek için her şeye rağmen vedalaşabilmek gerekir.
Bazen insandır giden, bazen şehirlerdir bırakılan. Eşyalardır, maldır, mülktür, işlerdir yenilenen ve her değişimde vedalaşma bekler bizi kapıda. Sahip olduğumuz ama şimdi bize ait olmayan şeylere veda etmek duygusal gelişimin en büyük parçasıdır. Aslında, uygun zamanda, uygun şekilde yapılan veda, ayrılıkların en güzel kısmıdır. İç dünyamızla gerçeklik arasında uyum sağlamak adına yaptığımız bir uzlaşmadır veda.
KAYBETMENİN GETİRDİÄžİ...
Her ayrılık, her kayıp bizi kaçınılmaz bir hüznün içine sürükler. Bunu yadsımak kırık bir kemiği yok saymak gibidir. Maalesef ki her kayıp geçmiş kayıpları da canlandır. Beden de zihin de kayıba direnir. Ancak gerçeği kabul ettikten sonra değişim başlar. Eğer tam olarak yası tutulabilirse her ayrılık yenilenmeye ve başlangıçlara araçtır.
İster gerçekleşmiş olsun, ister tehdit şeklinde; öğrendiğimiz, ayrılığın zor ve tehlikeli olduğudur. Bu yüzden giden midir terk edilen, kalan mı bilinmez! Sadece yitiriyor olanın yaşadığı panik vardır ortada. Vedalaşma fırsatının olduğu bir sürü durum yaşanmıştır, ama yitimin kaygısı, alışkanlıkların değişimi ve korku içinde kaçınılmıştır vedadan. Ayrılık, reddedilme ve güçsüzlük duygusunu da harekete geçirdiğinden içindeki sıkıntıyla kalır kişi. Geride kalmak çileden çıkarır.
İnsan vedalaşmayı öğrenmek zorundadır. Başarının altında yatan budur. Makam, para, şöhret, aşk, evlilik, ilişkiler bitebilir, kazanç, hele hele kaksız kazanç her zaman insanı bozar ama kayıbın her türlüsü insanı adam eder.
DOÇ. DR. ÖZKAN PEKTAŞ