06-01-2007, Saat: 02:07 PM
Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini bir omuz ararsın başını koyacak... Oysa hiçbir omuz yoktur yakınlarda kendi omuzundan başka... Kafandaki ağırlığı atmaktır tek isteğin ;
kafanı kendi omuzuna koymaksa daha yorar boynunu ve daha da zorlaşır sabah başını dik uyanıvermek...
Bazen okadar yalnız hissedersinki kendini bağırmak haykırmak istersin delicesine...oysa seni duyabilecek kadar yakın birini hissedebilsen tam o anda, fısıldamak dahi yeterli olurdu birkaç sözcüğü...
ve tam o anda en yakında ki çığlıklarının yerden ulaşabileceği bile uzakta..
Bazen okadar yalnız hissedersin ki kendini çıkmak yürümek istersin şehrin sokaklarında... hiç düşünmeden hissetmeden yürümek.. Adımlar acı vermeye başlar sayıları çoğaldıkça,rastladığın heryüz yabancıdır çünkü...
Rastladığın her yüz uzaktır, yakınından da geçse uzağından da...
Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini evine odana sığınırsın ve kalemin seni çağırır olmadık bi saatte... Kelimeler yalnızlığı döker masum kağıtlara ve kağıtlarda dolaşan gözlerin yine ıslanmaya başlar kuru kuru
sabah olduğunda yazıları yalnızlıkla birlikte kilitli çekmecelere saklamak vaktidir...
Bazen o kadar yalnız hissedersin ki kendini, gözyaşlarını öpebilecek, omuzu omuzundan daha yakında, dile getirilmemiş fısıltılarını dahi duyabilecek ve yazılmamış kelimeleri dahi okuyabilecek birini ararsın kuru gözlerinle ...
oysa ufuğu bulandıracak kadar ıslaktırlar hala, bakarsın da göremezsin