06-01-2007, Saat: 03:17 PM
Şimdi sensiz suskunluğun en acımasız olduğu zamanlardayım. Biliyor musun ben hiç bu kadar uzun susmadım. Şimdi kibritin ucuyum. Hangi sevdalı yakar beni, hangi hain kırar bilmiyorum. Şimdi susuyorum. Yaralı bir martı ayaklarımın dibine düşüyor ve ben ona ağlıyorum. Sensizdim, kimsesizdim. Ben hiç bu kadar yalnız hissetmemiştim kendimi. Sahile yabancı, denize dargın dolaştım bir uçtan bir uca. Deniz kabuklarıda bulamadım toplayacak. Deniz almıştı tüm getirdiklerini. Bir beni alamadı oysa. Her martı bir deniz, her nota bir şarkı ve her mezar bir ölü bulurda oysa, bir ben bulamadım seni. Karadeniz sahili döverek alıyordu hıncını. Keşke deniz olsam, sana ulaşsam, sarsam seni ama kızmadan, üzmeden seni.
Anladımki her sevda çeken gülmüyormuş. Gülerken, ağlamayı unuturmuş insan. Yağmurun her yüzüme vuruşunda sen aktın damla damla. Gül güneşe aşık doğarmış. Ayla oynaşsa da güneş. Ama gül yıldızlara kanmayıp güneşi asla unutmazmış. Unutulmadın bilesin. Zira ben unutmayı bilmemki hiç. Sesini duymak özlemimi arttırıyor bilesin. Yemin ederim bu sensiz geçen her saniyeyi vuracağım. Sensiz geceleri çarmığa gereceğim. Seni özledim, seni çok özledim biliyor musun yürek sünnetçisi. Bazı akşamlar sırf buraya küfür etmek, içimdeki atamadığım kini haykırmak için gelirim. Oysa çok sırrım var bu sahilde, bir dile gelse sonum olur her şey. Bir de gecelerde çok sırlarım var. Martılara anlattıklarımı kimseler bilmez, sen bile bilmezsin. Sahil bitti, cebimdeki sigaramda öyle. Ama sen her daim bendesin.
Dilime doladığım şarkı gülü susuz bırakmam diyordu. Göz yaşlarım yağmura karışıyordu. Gökyüzüne yaptığım resim kayboluyor, nefesim tükeniyordu artık. Adını yazıp da denize saldığım kağıt sandallar kıyıya vurmaya başladı bir bir. Her kıyıya vuran sandalda yüreğimden bir serçeyi azat ediyorum biliyor musun. Ama sen korkma, sen hep orada kalacaksın. Ömür dediğin ne ki zaten bir tutam mutluluk. Kah ağlaya kah-i güle geçiyor zaman, nefesler tükeniyor.. Ben tükeniyorum...
Şimdi sensizliğin kol gezdiği sahildeyim. Suskunluğun tam ortasında yani. Bu kadar uzun sürmemişti suskunluğum, hasrete olan kinim hiç bu kadar bilenmemişti. Anladımki yaşayabildiğin biriyle değil, onsuz yaşayamayacağın biri olmalıymış hayatında insanın.
Ellerini aradım, yaslanıp ağlayabileceğim bir omuz. Ama ellerin benden bu kadar uzaktaysa benim ne suçum var..
Ayrılık bu kadar komaz sanırdım.
Bir nefes kadar yakın,
Ama yıldızlar kadar uzakmışsın meğer.
Ötelere gidersem,
Biliyorum öksüz kalır bu sahil,
Bu martılar beni arar.
Ateşler söner yüreğim sende kalır..
Seni ilk gördüğümde güneş vardı, kimbilir belki bir güneş doğar, ben sönerim. Belki arkamda bitmemiş bir şiir, yarım sevda ve gözü yaşlı martılar bırakırım. Ben bu yarımlarla yaşadım yıllarca ama bu yarımlarla ölmek istemiyorum...
Şimdi hüznün başladığı, yarınların umut olduğu yalnızlığınla geziyorum bu dost sahilde. Onca özlemlerimin içinde bir sen kalıyorsun unutmadığım. Balıkçı kayıkları bile çekilmiş kıyılara, yalnızlığımı onlara anlatıyorum. Biliyorum onlarda sevdası olan denizi özlüyorlar. Benim özlemime denk yani. Ama onlar benden şanslıydı yinede. Elinden tutuyorlardı sevdalarının, öpüyorlardı yakamoz dudaklarını denizin. Titreyerek söylediğim şarkılar hasrete dairdi. Bir mülteci gibiyim şimdi vatandan uzak, bir köleyim hürriyete aç. Oysa düşlerim sanaydı, sanaydı her kayan yıldızdan dilediklerim..
Zamanla nasıl değişiyor insan.. Hangi resmime baksam ben değilim sanki. Bir şeyler var değişen, beni değiştiren bir şeyler var. Ama değişmeyen bir çok şey var. Gözlerimin daldığı yerde sen varsın hala. Artık göz yaşlarım bendini yıktı, hovarda yağmura uydu yine. Uzak kentlerin soğuk sokaklarında geziniyor gözlerim. Dudaklarım yalancı buseleri özledi. Anladımki ne haz senden ayrı, ne de bir tat senden öte buralarda. Demek ki sensiz günler sonsuzluk demekmiş. Sararan yapraklar dökülüyor sensizlik ve bende onlarla gidiyorum. Hayatın tüm güzelliklerinden vazgeçip sessiz sedasız ölüme gitmek istiyordum ama sensizliğin ölüm olduğunu unutmuşum affet..
Haydi şimdi kalk yanımdan..
Bak eli oraklı göründü uzaktan.
Seni de almasın benimle.
Şiirlerimi, yazılarımı sen yaşatmalısın.
Sevda gülleri hep sana açar
Ve unutma bu Şiirbaz senin için yanar.
Sevdama, şiirlerime, martılara ve denize iyi davran
Unutmaki onlarda bir tutam ben varım..
Ve hep de ben olacağım.....
Anladımki her sevda çeken gülmüyormuş. Gülerken, ağlamayı unuturmuş insan. Yağmurun her yüzüme vuruşunda sen aktın damla damla. Gül güneşe aşık doğarmış. Ayla oynaşsa da güneş. Ama gül yıldızlara kanmayıp güneşi asla unutmazmış. Unutulmadın bilesin. Zira ben unutmayı bilmemki hiç. Sesini duymak özlemimi arttırıyor bilesin. Yemin ederim bu sensiz geçen her saniyeyi vuracağım. Sensiz geceleri çarmığa gereceğim. Seni özledim, seni çok özledim biliyor musun yürek sünnetçisi. Bazı akşamlar sırf buraya küfür etmek, içimdeki atamadığım kini haykırmak için gelirim. Oysa çok sırrım var bu sahilde, bir dile gelse sonum olur her şey. Bir de gecelerde çok sırlarım var. Martılara anlattıklarımı kimseler bilmez, sen bile bilmezsin. Sahil bitti, cebimdeki sigaramda öyle. Ama sen her daim bendesin.
Dilime doladığım şarkı gülü susuz bırakmam diyordu. Göz yaşlarım yağmura karışıyordu. Gökyüzüne yaptığım resim kayboluyor, nefesim tükeniyordu artık. Adını yazıp da denize saldığım kağıt sandallar kıyıya vurmaya başladı bir bir. Her kıyıya vuran sandalda yüreğimden bir serçeyi azat ediyorum biliyor musun. Ama sen korkma, sen hep orada kalacaksın. Ömür dediğin ne ki zaten bir tutam mutluluk. Kah ağlaya kah-i güle geçiyor zaman, nefesler tükeniyor.. Ben tükeniyorum...
Şimdi sensizliğin kol gezdiği sahildeyim. Suskunluğun tam ortasında yani. Bu kadar uzun sürmemişti suskunluğum, hasrete olan kinim hiç bu kadar bilenmemişti. Anladımki yaşayabildiğin biriyle değil, onsuz yaşayamayacağın biri olmalıymış hayatında insanın.
Ellerini aradım, yaslanıp ağlayabileceğim bir omuz. Ama ellerin benden bu kadar uzaktaysa benim ne suçum var..
Ayrılık bu kadar komaz sanırdım.
Bir nefes kadar yakın,
Ama yıldızlar kadar uzakmışsın meğer.
Ötelere gidersem,
Biliyorum öksüz kalır bu sahil,
Bu martılar beni arar.
Ateşler söner yüreğim sende kalır..
Seni ilk gördüğümde güneş vardı, kimbilir belki bir güneş doğar, ben sönerim. Belki arkamda bitmemiş bir şiir, yarım sevda ve gözü yaşlı martılar bırakırım. Ben bu yarımlarla yaşadım yıllarca ama bu yarımlarla ölmek istemiyorum...
Şimdi hüznün başladığı, yarınların umut olduğu yalnızlığınla geziyorum bu dost sahilde. Onca özlemlerimin içinde bir sen kalıyorsun unutmadığım. Balıkçı kayıkları bile çekilmiş kıyılara, yalnızlığımı onlara anlatıyorum. Biliyorum onlarda sevdası olan denizi özlüyorlar. Benim özlemime denk yani. Ama onlar benden şanslıydı yinede. Elinden tutuyorlardı sevdalarının, öpüyorlardı yakamoz dudaklarını denizin. Titreyerek söylediğim şarkılar hasrete dairdi. Bir mülteci gibiyim şimdi vatandan uzak, bir köleyim hürriyete aç. Oysa düşlerim sanaydı, sanaydı her kayan yıldızdan dilediklerim..
Zamanla nasıl değişiyor insan.. Hangi resmime baksam ben değilim sanki. Bir şeyler var değişen, beni değiştiren bir şeyler var. Ama değişmeyen bir çok şey var. Gözlerimin daldığı yerde sen varsın hala. Artık göz yaşlarım bendini yıktı, hovarda yağmura uydu yine. Uzak kentlerin soğuk sokaklarında geziniyor gözlerim. Dudaklarım yalancı buseleri özledi. Anladımki ne haz senden ayrı, ne de bir tat senden öte buralarda. Demek ki sensiz günler sonsuzluk demekmiş. Sararan yapraklar dökülüyor sensizlik ve bende onlarla gidiyorum. Hayatın tüm güzelliklerinden vazgeçip sessiz sedasız ölüme gitmek istiyordum ama sensizliğin ölüm olduğunu unutmuşum affet..
Haydi şimdi kalk yanımdan..
Bak eli oraklı göründü uzaktan.
Seni de almasın benimle.
Şiirlerimi, yazılarımı sen yaşatmalısın.
Sevda gülleri hep sana açar
Ve unutma bu Şiirbaz senin için yanar.
Sevdama, şiirlerime, martılara ve denize iyi davran
Unutmaki onlarda bir tutam ben varım..
Ve hep de ben olacağım.....