06-02-2007, Saat: 10:28 AM
Üzerine daha bir tek kelime yazmadan birazdan buruşturup atacağını bildiğin
beyaz bir kağıt duruyordur önünde.Elinde ise çocukluktan kalma bir alışkanlıkla
arkasını kemirdiğin kara bir kalem. Kara, kapkara, tıpkı içinde bulunduğun oda
gibi...
Bıçak gibi bir gidişti
Arkanı döndüğünde
Sallanmadı sardunyalarımın yaprakları
Kesin ve net
Sadece bitti…
Bir ağırlık çöker üzerine, bulunduğun yere sığamazsın. Görünürde hiçbir neden
yoktur ortada. Boğazına sarılanın kim, içini daraltanın ne olduğunu bilemezsin.
Ama bildiklerin de vardır elbette; yalnızsındır, için daralıyordur, yüreğin
burkuluyor ve savunmasızsındır.
Bekleyişler içinde
Kayboluşumu seyrettim
Seni sevmek
Yeniden var olmaktı
Ben sensizlikte zamana yenildim…
Hiçbir sesin anlamı yoktur. Çalan telefonlara aldırmazsın. Konuşmak bir
eziyettir ve derdini anlatmanınsa hiç ama hiçbir anlamı yoktur. Bakışların
boshtur. Kendine bile katlanacak durumda değilsindir. Hiçbir şeyin o anda seni
mutlu edeceğine inanmıyorsundur...
Güneş
İnat etmiş bir kere
Doğmamak için
Doğmayacak işte…
İlahi bir güç, hayatında değer verdiğin her kavramın içi boshaltılmıştır sanki.
Yaşadığın kente de, o kentte yaşayan dostlarının da, yakınlarının da
yabancılaştığını düşünürsün. Hiçbir şey gözetmeden, hiçbir şey beklemeden
açtığın, hançerlenmiş yüreğinin kabuk tutmuş yarası da, o yürekte duyduğun sızı
da önemsizdir o an senin için...
Güneş bu elbette doğacak
Başka suların
Başka kuşların
Kanına karışacak
Sadece zamanını bekliyor…
Hayatımı tam da sorgulama zamanı diye düşünür, bilmem kaçıncı kez ruhunla
giriştiğin savaşa hazırlanırsın önce. Ama anında vazgeçersin. Çünkü bir daha
böyle bir savaşa girecek ne gücün vardır, ne de o savaşta arkanı yaslayacağın
yüreğine ve beynine güvenin...
Dünya var oldukça sürecek
Bir MaSaLın kahramanlarıyız biz.
Birbirimizin farkındayız
Ve bu farkındalık
Can yakıyor...
”Neyse ya boshwer” dersin. “Boshwer” irsin... Kırarsın kalemi, buruşturursun
kağıdı, koca bir yudum alırsın kadehindeki zehirden, yaslanırsın arkana ve
gülümsersin..
beyaz bir kağıt duruyordur önünde.Elinde ise çocukluktan kalma bir alışkanlıkla
arkasını kemirdiğin kara bir kalem. Kara, kapkara, tıpkı içinde bulunduğun oda
gibi...
Bıçak gibi bir gidişti
Arkanı döndüğünde
Sallanmadı sardunyalarımın yaprakları
Kesin ve net
Sadece bitti…
Bir ağırlık çöker üzerine, bulunduğun yere sığamazsın. Görünürde hiçbir neden
yoktur ortada. Boğazına sarılanın kim, içini daraltanın ne olduğunu bilemezsin.
Ama bildiklerin de vardır elbette; yalnızsındır, için daralıyordur, yüreğin
burkuluyor ve savunmasızsındır.
Bekleyişler içinde
Kayboluşumu seyrettim
Seni sevmek
Yeniden var olmaktı
Ben sensizlikte zamana yenildim…
Hiçbir sesin anlamı yoktur. Çalan telefonlara aldırmazsın. Konuşmak bir
eziyettir ve derdini anlatmanınsa hiç ama hiçbir anlamı yoktur. Bakışların
boshtur. Kendine bile katlanacak durumda değilsindir. Hiçbir şeyin o anda seni
mutlu edeceğine inanmıyorsundur...
Güneş
İnat etmiş bir kere
Doğmamak için
Doğmayacak işte…
İlahi bir güç, hayatında değer verdiğin her kavramın içi boshaltılmıştır sanki.
Yaşadığın kente de, o kentte yaşayan dostlarının da, yakınlarının da
yabancılaştığını düşünürsün. Hiçbir şey gözetmeden, hiçbir şey beklemeden
açtığın, hançerlenmiş yüreğinin kabuk tutmuş yarası da, o yürekte duyduğun sızı
da önemsizdir o an senin için...
Güneş bu elbette doğacak
Başka suların
Başka kuşların
Kanına karışacak
Sadece zamanını bekliyor…
Hayatımı tam da sorgulama zamanı diye düşünür, bilmem kaçıncı kez ruhunla
giriştiğin savaşa hazırlanırsın önce. Ama anında vazgeçersin. Çünkü bir daha
böyle bir savaşa girecek ne gücün vardır, ne de o savaşta arkanı yaslayacağın
yüreğine ve beynine güvenin...
Dünya var oldukça sürecek
Bir MaSaLın kahramanlarıyız biz.
Birbirimizin farkındayız
Ve bu farkındalık
Can yakıyor...
”Neyse ya boshwer” dersin. “Boshwer” irsin... Kırarsın kalemi, buruşturursun
kağıdı, koca bir yudum alırsın kadehindeki zehirden, yaslanırsın arkana ve
gülümsersin..