06-17-2007, Saat: 09:43 AM
Her Gece Sen~^ღ♥ღ
Her gece sen girersin rüyalarıma
Her gece sen...
Paramparça olur uykularım.Karanlığın en koyulaştığı yerde kapının çalındığını duyarım.Açınca soğuk bir rüzgar çarpar yüzüme.Sen yoksun...Kilitlenir dudaklarım gözlerim karanlıklarda boşuna arar seni.Sen yoksun..Yalnızlığımı kadehlere doldurup tek başıma içmeliyim bu gece.Kırmalıyım kitapları evleri ateşe vermeliyim.
Sen yoksun...
Zaman gitgide uzar
Altmış saniye bir dakika
Altmış dakika bir saat
Ve sabahın olmasına daha beş saat var
Beklemek bir çeşit ölmektir
Sen yoksun...
Bu bana her gece binlerce ölüm demektir.
Neden ayrılsın ellerimiz her akşam üstü?Gözlerime acı bir karanlık düşsün.Bir vapur alsın götürsün seni.Ben vapurlar dolusu kederimle yapayalnızım.Sen uzak bir körfezde özlemli, dalgın.Kıyılarına çarpıp ağladığı yerde dalgaların.Neden ay karşılardan yükseldiği zaman,başın omuzlarımda olmasın?
Neden ellerin avuçlarımda değil?
Neden gözlerim aradığı zaman gözlerini bulmasın?
Durup durup beni bu çaresizlik hançerliyor.Bu yolların bir yerde ayrılması,uzayan kilometreler...O sefil, anlayışsız bakışları insanların.Dünya, o eski dünya değil Tanrı'ysa çoktan unuttu bizi.Şu uçsuz bucaksız evrende ne derdimizi dinleyen,ne de bir anlayan var sevgimizi.
İki ömür değil,iki ayrı ve büyük yalnızlıktır yaşadığımız.Her şey aslında başka renkte.Vernikli eşyalar, vernikli yüzler..Altından yer yer sırıtan bir yoksulluk.Yalan üstüne yalan,oyun içinde oyun...
Her şey bir yerde anlamsız ve boş
Gerçek olan şimdi senin yokluğun..
Senin varlığını özledim duyuyormusun?Bak nasıl artıyor ellerimin sıcaklığı.Dinle bak nasıl çarpıyor yüreğim.Bütün sokaklarında bu şehrin sana koşuyorum.Seni soruyorum gelip geçene,'Görmedik', diyorlar.Anlamıyorlar seni nasıl özlediğimi,nasıl sevdiğimi bilmiyorlar.Volkanlar tutuşuyor,ormanlar yanıyor içimde.
Her gece milyonların uyuduğu bir anda
Devler uyanıyor içimde.
Seni düşünüyorum.
Karanlıklar içinden özlemli sesin geliyor.Bir ışık yanıyor çok uzaklarda,çorak topraklarımın üzerinden bir bulut geçiyor.Şimdi umutlarım,varılmaz uçurum diplerinde.Korkunç, karanlık mağaralarda hayallerim.Derin bir kuyudan su çekercesine,zamandan ve mesafelerden seni çekiyor ellerim.Sen her zaman olduğun gibi yine o en güzel, en değerli...Benimse ellerim sımsıcak,dudaklarım nemli.Özlediğim herşeyimle kopup en yüksek tepelerden bir çığ gibi sana geliyorum.
Sonra dağlar çöküyor ansızın
Ağaçlar devriliyor
Evler yıkılıyor
Altında kalıyorum...
Kırık bir heykel
Parçasını arıyor her gece.
Bir şarkı notasını...
Bir tablo renklerini...
Ağaç yapraklarını...
Vazo çiçeklerini...
Ve bir adam,her gece yollara düşüp,yana yakıla seni arıyor...Mağrur gözleri ıslak,ılk defa ağlıyor bu adam,'Gel ' diye,ilk defa yalvarıyor...
Ben her gece,gözlerim tavanda bir noktaya dikilmiş,Seni düşünüyorum.
Ve sen o saatlerde,benim görmediğim rüyaları görüyorsun.
Bir böcek giriyor kafatasıma...
Her gece sen
Bir cinnet gibi
Kanıma yürüyorsun...
Her gece sen girersin rüyalarıma
Her gece sen...
Paramparça olur uykularım.Karanlığın en koyulaştığı yerde kapının çalındığını duyarım.Açınca soğuk bir rüzgar çarpar yüzüme.Sen yoksun...Kilitlenir dudaklarım gözlerim karanlıklarda boşuna arar seni.Sen yoksun..Yalnızlığımı kadehlere doldurup tek başıma içmeliyim bu gece.Kırmalıyım kitapları evleri ateşe vermeliyim.
Sen yoksun...
Zaman gitgide uzar
Altmış saniye bir dakika
Altmış dakika bir saat
Ve sabahın olmasına daha beş saat var
Beklemek bir çeşit ölmektir
Sen yoksun...
Bu bana her gece binlerce ölüm demektir.
Neden ayrılsın ellerimiz her akşam üstü?Gözlerime acı bir karanlık düşsün.Bir vapur alsın götürsün seni.Ben vapurlar dolusu kederimle yapayalnızım.Sen uzak bir körfezde özlemli, dalgın.Kıyılarına çarpıp ağladığı yerde dalgaların.Neden ay karşılardan yükseldiği zaman,başın omuzlarımda olmasın?
Neden ellerin avuçlarımda değil?
Neden gözlerim aradığı zaman gözlerini bulmasın?
Durup durup beni bu çaresizlik hançerliyor.Bu yolların bir yerde ayrılması,uzayan kilometreler...O sefil, anlayışsız bakışları insanların.Dünya, o eski dünya değil Tanrı'ysa çoktan unuttu bizi.Şu uçsuz bucaksız evrende ne derdimizi dinleyen,ne de bir anlayan var sevgimizi.
İki ömür değil,iki ayrı ve büyük yalnızlıktır yaşadığımız.Her şey aslında başka renkte.Vernikli eşyalar, vernikli yüzler..Altından yer yer sırıtan bir yoksulluk.Yalan üstüne yalan,oyun içinde oyun...
Her şey bir yerde anlamsız ve boş
Gerçek olan şimdi senin yokluğun..
Senin varlığını özledim duyuyormusun?Bak nasıl artıyor ellerimin sıcaklığı.Dinle bak nasıl çarpıyor yüreğim.Bütün sokaklarında bu şehrin sana koşuyorum.Seni soruyorum gelip geçene,'Görmedik', diyorlar.Anlamıyorlar seni nasıl özlediğimi,nasıl sevdiğimi bilmiyorlar.Volkanlar tutuşuyor,ormanlar yanıyor içimde.
Her gece milyonların uyuduğu bir anda
Devler uyanıyor içimde.
Seni düşünüyorum.
Karanlıklar içinden özlemli sesin geliyor.Bir ışık yanıyor çok uzaklarda,çorak topraklarımın üzerinden bir bulut geçiyor.Şimdi umutlarım,varılmaz uçurum diplerinde.Korkunç, karanlık mağaralarda hayallerim.Derin bir kuyudan su çekercesine,zamandan ve mesafelerden seni çekiyor ellerim.Sen her zaman olduğun gibi yine o en güzel, en değerli...Benimse ellerim sımsıcak,dudaklarım nemli.Özlediğim herşeyimle kopup en yüksek tepelerden bir çığ gibi sana geliyorum.
Sonra dağlar çöküyor ansızın
Ağaçlar devriliyor
Evler yıkılıyor
Altında kalıyorum...
Kırık bir heykel
Parçasını arıyor her gece.
Bir şarkı notasını...
Bir tablo renklerini...
Ağaç yapraklarını...
Vazo çiçeklerini...
Ve bir adam,her gece yollara düşüp,yana yakıla seni arıyor...Mağrur gözleri ıslak,ılk defa ağlıyor bu adam,'Gel ' diye,ilk defa yalvarıyor...
Ben her gece,gözlerim tavanda bir noktaya dikilmiş,Seni düşünüyorum.
Ve sen o saatlerde,benim görmediğim rüyaları görüyorsun.
Bir böcek giriyor kafatasıma...
Her gece sen
Bir cinnet gibi
Kanıma yürüyorsun...