06-21-2007, Saat: 11:35 PM
Senin gözbebeklerinde güneş hiç doğdu mu?
Çözüldü düğümleri boğazımın ve ben avaz avaz aşık oluyorum... Sabahı
doğurana kadar kaldırımlarını saymak şehrinin yada bir bankta sabahlamak ne
adına olduğunu bilmeden, ikisini de taşısam titreyen elerimde gene de çapa
atamaz mıyım sahiline? Bilirim yağmur olup ıslatsam kanatlarını, uçamaz
kalırsın diyarlarımda. Bilirim kristallerine değerse güneş ışığı mozaiğinde
eririm ve bilirim dinerse martı sesleri gülüşlerimizden mutluluk
yakalayamadığımız son banliyö olur.
Bir yanda kozamdan yeni çıkmanın şaşkınlığı diğer yanda bir günlük hayat
kapımdayken gene de gözlerinin izdüşümüne kanat çırpıyorum. Sensizliğimi
sükuta boyanmış utanç duvarlarından söküp çarpsam geceye, sayfaların
kararttığımı zihnimi berraklaştırabilir miyim yada sancılarına razı olup
saflığı doğurabilir miyim yetim sabahlarda? Hadi dişine sıkışmış harfleri
salıver de aşkın en olunmaz halini yaşasınlar yüreklerde...
Yazmama adına verdiğim sözleri gömdüm bu gece. Demiştim ya sessizlik bir
beden büyük geliyor hücrelerime. Denize döktüğüm kelimelerim cümleler
halinde vurmuşlar limanıma. Bense rıhtımıma korkuluklar örüyorken
yakalanmışım fırtınalara ve duymamışım hayatın ikinci yarı düdüğünü.
Her geceye bir ayrılık saplar da kalırsam şiirsiz, bil ki surlarımda açtığın
gediktendir. Tut ellerimden de beraber yazalım başlıklarını hayatın ve adına
biz diyelim varmadan sonsuza. Her bir heceye doğruluk üflerken efsunlayalım
kelimelerimizi ki bitmesin bu şarkı. Hadi aç kollarını da rüzgar sarsın
sevgisizliğe kanmış ruhunu…
ve mürekkep aşka gölgemi vurur…
Çözüldü düğümleri boğazımın ve ben avaz avaz aşık oluyorum... Sabahı
doğurana kadar kaldırımlarını saymak şehrinin yada bir bankta sabahlamak ne
adına olduğunu bilmeden, ikisini de taşısam titreyen elerimde gene de çapa
atamaz mıyım sahiline? Bilirim yağmur olup ıslatsam kanatlarını, uçamaz
kalırsın diyarlarımda. Bilirim kristallerine değerse güneş ışığı mozaiğinde
eririm ve bilirim dinerse martı sesleri gülüşlerimizden mutluluk
yakalayamadığımız son banliyö olur.
Bir yanda kozamdan yeni çıkmanın şaşkınlığı diğer yanda bir günlük hayat
kapımdayken gene de gözlerinin izdüşümüne kanat çırpıyorum. Sensizliğimi
sükuta boyanmış utanç duvarlarından söküp çarpsam geceye, sayfaların
kararttığımı zihnimi berraklaştırabilir miyim yada sancılarına razı olup
saflığı doğurabilir miyim yetim sabahlarda? Hadi dişine sıkışmış harfleri
salıver de aşkın en olunmaz halini yaşasınlar yüreklerde...
Yazmama adına verdiğim sözleri gömdüm bu gece. Demiştim ya sessizlik bir
beden büyük geliyor hücrelerime. Denize döktüğüm kelimelerim cümleler
halinde vurmuşlar limanıma. Bense rıhtımıma korkuluklar örüyorken
yakalanmışım fırtınalara ve duymamışım hayatın ikinci yarı düdüğünü.
Her geceye bir ayrılık saplar da kalırsam şiirsiz, bil ki surlarımda açtığın
gediktendir. Tut ellerimden de beraber yazalım başlıklarını hayatın ve adına
biz diyelim varmadan sonsuza. Her bir heceye doğruluk üflerken efsunlayalım
kelimelerimizi ki bitmesin bu şarkı. Hadi aç kollarını da rüzgar sarsın
sevgisizliğe kanmış ruhunu…
ve mürekkep aşka gölgemi vurur…