06-29-2007, Saat: 07:37 PM
Her gece olduğundan biraz daha muhtacım sana.Kırgınım aslında, kızgınım…Hayır sana değil; Seni kırıp üzen şu aptallığıma… Ne olursa olsun! Zamanım da mekanım da değişmiyor.
Hep her zaman aynı yere çıkıyor bütün yollar;
Sana!..
Uzun zaman oldu içimdeki maviler donalı. Kendim seçtim sevdayı tek başıma yaşamayı. Yalnızlığımın sorumluluğunu taşıyacak kadar da yürekli olduğumu düşünür ve söylerdim herkese gururla. Geceler sancı olur işlerdi içime ama yüreğimde yaşattığım sevdamı düşündükçe, içime yayılan sıcaklık alıp gotürürdü tüm sancılarımı...
Ne kadar zamandır böyleyim, ne kadar zamandır en yakın dostum özlem, hatırlamıyorum. Sanki zaman durdu. Evet özlüyorum ve özlemeyi de seviyorum.
Çünkü özlemin içinde aşkım, mutluluğum, umutlarım var. Gidenlerin ardından ağıt
yakmamayı öğreneli çok uzun zaman oldu ama sen bambaşkaydın. Kimseyi senin kadar
sevmemiştim ki. Seni birine anlatmaya kalksam sözcükler yetmiyor, kelimeler
acizleşiyor. Neye benzetsem, hep bir yanın eksik kalıyor...
Gülemiyorum artık? En iyi yapabildiğim şeyi kaybettim? Aslında önce seni ve senle birlikte herşeyimi kaybettim. Yanımda yoksun. Olsan sarılırdım sana sıkı sıkı. Bırakmazdım, sıkılır, bağırır çağırırdın ama ben biraz daha fazla
sarılırdım sana. Biliyorum benden bağımsızdın, hiç sahip olamadım sana. Olmakta istemedim aslında, çünkü hep yanımda olacaktın... Ya da ben öyle sandım...
Dinlediğim her şarkıda, her yağmurda ıslanışımda, dalgaların kayalara çarpışında, her nisanda ve her eylülde, sen yeniden gidiyorsun benden. Ben bu ayrılışların acısını yaşarken, birgün gidebileceklerini düşünerek, kimsenin gelmesine izin vermiyorum…
Sana ilk satırlarımı yazdığımda, yine mum ışığı vardı odamda. Soğuk, beyaz bir
defterin her şeyi hayale dönüştüren sayfalarında, ilk kez seni yaşamıştım. Şimdi
uzun yağmurların ardından yine mum ışığıyla dolu odamda, yine ve hala sana yazıyorum. Çünkü ben her hayal kırıklığım, her duvara çarpışımdan sonra hala sana dönüyorum.
Ortasından kopartıldığı için hiçbir zaman sonu gelmeyecek günlerimize dönüp, hala seni arıyorum. Çünkü hala seni ...
Hep her zaman aynı yere çıkıyor bütün yollar;
Sana!..
Uzun zaman oldu içimdeki maviler donalı. Kendim seçtim sevdayı tek başıma yaşamayı. Yalnızlığımın sorumluluğunu taşıyacak kadar da yürekli olduğumu düşünür ve söylerdim herkese gururla. Geceler sancı olur işlerdi içime ama yüreğimde yaşattığım sevdamı düşündükçe, içime yayılan sıcaklık alıp gotürürdü tüm sancılarımı...
Ne kadar zamandır böyleyim, ne kadar zamandır en yakın dostum özlem, hatırlamıyorum. Sanki zaman durdu. Evet özlüyorum ve özlemeyi de seviyorum.
Çünkü özlemin içinde aşkım, mutluluğum, umutlarım var. Gidenlerin ardından ağıt
yakmamayı öğreneli çok uzun zaman oldu ama sen bambaşkaydın. Kimseyi senin kadar
sevmemiştim ki. Seni birine anlatmaya kalksam sözcükler yetmiyor, kelimeler
acizleşiyor. Neye benzetsem, hep bir yanın eksik kalıyor...
Gülemiyorum artık? En iyi yapabildiğim şeyi kaybettim? Aslında önce seni ve senle birlikte herşeyimi kaybettim. Yanımda yoksun. Olsan sarılırdım sana sıkı sıkı. Bırakmazdım, sıkılır, bağırır çağırırdın ama ben biraz daha fazla
sarılırdım sana. Biliyorum benden bağımsızdın, hiç sahip olamadım sana. Olmakta istemedim aslında, çünkü hep yanımda olacaktın... Ya da ben öyle sandım...
Dinlediğim her şarkıda, her yağmurda ıslanışımda, dalgaların kayalara çarpışında, her nisanda ve her eylülde, sen yeniden gidiyorsun benden. Ben bu ayrılışların acısını yaşarken, birgün gidebileceklerini düşünerek, kimsenin gelmesine izin vermiyorum…
Sana ilk satırlarımı yazdığımda, yine mum ışığı vardı odamda. Soğuk, beyaz bir
defterin her şeyi hayale dönüştüren sayfalarında, ilk kez seni yaşamıştım. Şimdi
uzun yağmurların ardından yine mum ışığıyla dolu odamda, yine ve hala sana yazıyorum. Çünkü ben her hayal kırıklığım, her duvara çarpışımdan sonra hala sana dönüyorum.
Ortasından kopartıldığı için hiçbir zaman sonu gelmeyecek günlerimize dönüp, hala seni arıyorum. Çünkü hala seni ...