06-30-2007, Saat: 04:27 PM
Nebir selam nebir mektup
Bir başıma kaldım burda
Yok halimi gelip soran
Ölüm ölüm öldüm burda
Ayrılık yüreğimi karıncalandırıyor,özlemin beynimi uyuşturuyor.Karın ağrılarım açlıktan değil,sana olan susuzluğumdan.Yokluğunu hatırladıkca yüreğime bir sızı saplanıyor . . . Yolların uzak,yaşam tuzak.Sevgisiz,sensiz kalakaldım buralarda.Sevmedim ben hiç kimseyi senin kadar.Kimsenin adını yazmadım yollara.Kimse için düşmedim yollara!
Duvarlarda konuşmuyor
Dertlerimmi bölüşmüyor
Zalim kullar güllüşüyor
Ölüm ölüm öldüm burda
Dört duvardan çıkmıyorum.Odam bir zindan;Seni bensizliğe ve kendimi sana mahkum ediyorum . Güzel gelecek günlerin,geceside sisli olurmuş gülüm.Yarının güzelliğini gözyaşlarımız örecek.Son gülen iyi gülecek!
Hasta olduğunda, o korkunç kriz gecelerinde yüreğim geceler boyu nöbet tuttu başında. O şen kahkahalarına yeniden kavuşabilmen için sessiz dualar ederek.."Atlattı" müjdesini kutlarken yorgun bedenindeki yaraları okşayarak,doktorun böldü sevincimizi: "Yaşayamaz artık bu evde..Yüksek binalar ve beton duvarların gri kentinde dedi.''O gitmeli..Ve kendine yeni bir hayat çizmeli...
Bunları düşündükçe, şu anda uzaklarda bir yerlerde
üşüdüğünü sezinleyerek panikliyorum. Bütün engelleri aşıp,
terk edilmiş caddeleri, kimsesiz sokakları, yalnız bulvarları arşınlayarak
sana ulaşmak, sessizce başını okşamak, kulağına sevgi sözcükleri fısıldamak
ve yavaşça üzerini örtmek geliyor içimden...