06-30-2007, Saat: 07:40 PM
Beşiktaşlı Olunmaz; Beşiktaşlı Dogulur!!
Açın Gözleri Bakmayın şaşı
Kralı Gelse
Yıkamaz Beşiktaşı!
* Çarşı, Kapalının ortasında sıralanan bir grup değildir.
* Çarşı bir ruhtur. Çarşı, New York'da metro trenine yazılmış siyah beyaz bir grafitidir.
* Prag'da duvara yazılmış bir yazıdır.
* Erzincan'da bir dağın yamacına yazılmış sevgidir.
* Adana'da bir rengi bozuk derneğin duvarlarına boyanmış "Siyah ve Beyazdır"
* Galatasaray Lisesi duvarına yazılmış "Çarşı ulan" işaretidir.
* Bir tiyatro sahnesinde hiç bir dekora uymadan sırtında taşınan kutsal Beşiktaş formasındadır Çarşı.
* Zonguldak'ta maden göçüğünden çıkarıldığında ilk nefesle sorulan "Maç kaç kaç?" sorusundadır Çarşı.
* Hakeme kızdığında "Satanist Hakem" diye bağırıp gündemi takip edenlerdir.
* Atatürk'e dil uzatan dönemin milletvekili Hasan Mezarcıya "Hasan Mezarcı'ya kafam girsin" diyen tezahüratıyla Cumhuriyetin Kemalist çizgisindeki duruşunun ödünsüz sesidir.
* "Ezik Civcivlerin" yalakalıklarına "Tek adam, Atam" yada "Bir pankart da Verhaugen'e aç, Avrupa şampiyonu ol Fener" diyen zekadır.
* Beşiktaş aşkını pankartlarda, "Başka boyutların Tanrısı" diye ifade eden kalp dir.
* Cezası(!) gereği boş kalmış tribünlere "Ruhumuz Yeter" yazan yüreklerdir.
* Kaşınanı tesislerinde ziyaret eden yada ellerine verdikleri "Cobarde Gallina Ortega" pankartıyla maymun edenlerdir.
* Erkek adam renkli takım tutmaz" deyip alemi dut yemiş bülbüle çevirenlerdir.
* Işıklar söndüğü zaman tüm Fenerliler güzeldir" pankartıyla herkesi güldürenlerdir.
* "Bizim taraftarımız daha fazla" diye böbürlenenlere "En fazla sinek de bokun üzerinde olur" cevabını yapıştıranlardır.
* Futbolcusuna kızdığında "Aşkımız renklere, sizlere değil" diyen renk aşkıdır.
* Çarşının "A" sını, Anarşinin "A"sıyla yazan güce tapmayan isyankarlıktır.
* 2 KM bayrak yapıp dünya rekoru kıran sevgidir; o bayrağın en arkasında hiç bırakmadan duran 72 yaşındaki teyzedir.
* Bükreş maçında televizyonların gösterdiği, o soğukta, ayakta boynunda Siyah Beyaz kaşkoluyla titreyerek Karakartallarini seyreden ninedir.
* Tribünde bir doktordur,işçidir,iş adamıdır,okuma-yazma bilmeyen bir sokak çocuğudur,profesördür. Omuz omuza zıplayıp "Beşiktaşım benim biricik sevgilim" diye gözünde yaş, gırtlağını yırtan solcusudur, sağcısıdır, Ateistidir, hacısıdır, Müslümanıdır, Ermenisidir, Yahudisidir, Hristiyanıdır.
* Irak işgalinden önce savaşa karşı duran yurtseverlerin yanındaki ruhtur.
* Mitinglerde "Beşiktaşliyiz, savaşa karşiyiz" tezahüratlarında, tribünde "Savaşa Hayır", "Amerikan Sahinlerine karşı Karakartallar" pankartlarıyla tepkisini koyandır.
* Bir F16 burnuna yapılmış Kartaldır.
* "Siyah-Beyaz, Ölüm-Yaşam" diyen felsefedir.
* Holiganlığı kahpelik, delikanlılığıda hayat felsefesi olarak benimseyenlerdir.
* Sevinmek için sevmeyendir, inadına inançla bağlı olandır.
* Nazım Hikmetin "Aslolan hayattır" ına, tribünlerin Hacı Babasıyla "Hayatta Beşiktaş" diye ölümsüzleştirenlerdir.
* "Çarşı, Mustafa Kemal Atatürk hariç herkese, hatta kendine de karşı" diyen aykırılıktır.
* Tribüne boydan boya "Ölüm ne zaman ve nereden gelirse gelsin; mezarıma Siyah-Beyaz güller atılacaksa, mezar taşıma Beşiktaş yazılacaksa, böyle ölüm hoşgelsin sefa gelsin..." yazan ölümsüz sevgidir.
* Çarşı ruhu Beşiktaşın uslanmaz asi ruhudur, Beşiktaşını taparcasına seven çılgın aşığıdır
__________________________________________________ ____________________________________
Dünyanın öbür ucunda, memleketinden olabilecek en uzak noktalardan birinde yapayalnız geçen bir hayatta, o nefes alıp vermelerin devam edip etmeyeceğinin belirleneceği ameliyat masasına, üzerine Siyah-Beyazlı formasını giyip uzanmaktır Beşiktaşlılık. Beşiktaş "son arzu"dur. O forma da, yeri ve zamanı geldiğinde "kefen"...
"Sen babamdan kalan miras değil, evladıma olan borcumsun" cümlesini bir pankartın üzerinde BJK İnönü'nün duvarına asan anlayıştır Beşiktaşlılık. Beşiktaş nesilden nesle taşınan bir "yaşam biçimi", bir "hayat anlayışı"dır. O forma da "kutsal emanet"...
"Siyah-Beyaz, ölüm-yaşam" sloganındaki iddia ve "romantik realizm"dir Beşiktaşlılık. Beşiktaş kaderciliktir isyankarca. O forma da zıtlıkların uyumunun kanıtı...
"Tarihi zafer"in habercisi bir skorla biten ilk 45 dakikanın ardından, ikinci yarıda yaşanan dram sonrası hüsran ile biten maçın ardından, bir gece yarısı gittiği idman sahasının tel örgüsünün arkasından, futbolcusuna "İlk yarının sonunda yatağına götürüp uyuttuğum oğluma yarın sabah ben ne diyeceğim?" diye göz yaşları içinde sormaktır Beşiktaşlılık. Beşiktaş "söz"dür, "umut"tur, "duygu"dur. O forma da yeni sabahlara altında uyanılacak yorgan...
"Başarı için her yol mübah ise ben böyle başarıyı istemiyorum" diyebilmektir Beşiktaşlılık. Beşiktaş "başarı"ya tapmak değil, "dik durmak"tır. O forma da bedel ödemeyi göze alabilenlerin üniforması...
Şahıslara değil, renklere ve felsefeye olan aşktır Beşiktaşlılık. Beşiktaş "takım sevgisi"nden öte, "ahlak anlayışı"dır. O forma da "moda" değil, "tarihi zenginlik"...
Rakipleri aşağılamak değil, saha içinde futbol, tribünde ise kıvrak zeka ve espri yeteneği ile kazanmayı ilke edinmektir Beşiktaşlılık. Beşiktaş belden aşağı vurmadan mücadele etmektir. O forma da göğsündeki armanın tam ortasında duran liyakat nişanının hakkı verilerek ıslatılacak en nadide giysi...
Genel yozlaşmadan etkilenmemenin mümkün olmadığının farkında olarak, bu bozulmayı asgari seviyede tutabilmek için mücadele etme çabasıdır Beşiktaşlılık. Beşiktaş "direnmek"tir. O forma da ütüsü mümkün olduğunca az bozulsun diye üstüne titrenen kıyafet...
Emekle, alın teriyle kazanılan, ancak vakti zamanında tescil edilmemiş olan şampiyonluklarının yıllar sonra resmi kayıtlara geçirilmesi için yaptığı haklı hukuk mücadelesi rakipleri tarafından saptırılıp, yapılan sanki bir "yıldız kapma" yarışıymış gibi gösterilirken; formasındaki armanın üzerine konulacak olanla değil, o armanın kalbinde taşıma ayrıcalığına sahip olduğu "ay-yıldız" ile övünmektir Beşiktaşlılık. Beşiktaş "haksız kazanç", "haksız rekabet" değil; hakkını, olması gerektiği yollardan arayıp almaktır. O forma da onur mücadelesinin bayrağı...
Beşiktaş'ın, Beşiktaşlılığın yukarıdaki tariflerini ancak bu ortak aşka gönül verenler tam manasıyla anlayabilir, hissedebilirler. "Seyirci" ile "taraftar" arasındaki farkın ayrımında olmayanlar, bu yazıda yer verilen görüşleri "abartı" hatta "saçmalık" şeklinde bile değerlendirebilirler. Zaten bu da doğal olandır, normal olandır. Ve şimdi, içinde bulunulan şu "vahim süreç"te, tüm bunların, yani Beşiktaş ve Beşiktaşlılık gerçeğinin; İspanya'dan, Brezilya'dan, Romanya'dan, Mısır'dan, Kolombiya'dan, Norveç'ten, Kadıköy'den, Mecidiyeköy'den gelenlere anlatılmasının (hatta gelmiş de geçmekte olan) vaktidir. Asıl yapılması gereken ve maalesef asıl zor olan işte budur.
_________________
Atatürk'e dil uzatan dönemin milletvekili Hasan Mezarcıya
"Hasan Mezarcı'ya ................. " diyen tezahüratıyla Cumhuriyet'in Kemalist çizgisindeki duruşunun ödünsüz sesidir.
Cezası(!) gereği boş kalmış tribünlere "Ruhumuz Yeter" yazan yüreklerdir.
bunu yürekten alkışlamıştımmm
"Ezik Civcivlerin" yalakalıklarına "Tek adam, Atam" ya da "Bir pankart da Verhaugen'e aç, Avrupa şampiyonu ol Fener" diyen zekadır.
"Işıklar söndüğü zaman tüm Fenerliler güzeldir" pankartıyla herkesi güldürenlerdir.
"Bizim taraftarımız daha fazla" diye böbürlenenlere "En fazla sinek de bokun üzerinde olur" cevabını yapıştıranlardır.
Irak işgalinden önce savaşa karşı duran yurtseverlerin yanındaki ruhtur.
Mitinglerde "Beşiktaşliyiz, savaşa karşiyiz" tezahüratlarında,
tribünde "Savaşa Hayır",
"Amerikan Sahinlerine karşı Karakartallar" pankartlarıyla tepkisini koyandır.
Holiganlığı kahpelik, delikanlılığıda hayat felsefesi olarak benimseyenlerdir.
Nazım Hikmetin "Aslolan hayattır" ına, tribünlerin Hacı Babasıyla "Hayatta Beşiktaş" diye ölümsüzleştirenlerdir.
Tribüne boydan boya "Ölüm ne zaman ve nereden gelirse gelsin; mezarıma Siyah-Beyaz güller atılacaksa, mezar taşıma Beşiktaş yazılacaksa, böyle ölüm hoşgelsin sefa gelsin..." yazan ölümsüz sevgidir.
bunun orjinalini de bilirim; sevdim bak şimdi bu çarşıyı
Galatasaray Lisesi duvarına yazılmış "Çarşı ulan" işaretidir.
*** "Erkek adam renkli takım tutmaz" deyip alemi dut yemiş bülbüle çevirenlerdir.
BEŞİKTAŞLI OLMAK AYRICALIKTIR
Açın Gözleri Bakmayın şaşı
Kralı Gelse
Yıkamaz Beşiktaşı!
* Çarşı, Kapalının ortasında sıralanan bir grup değildir.
* Çarşı bir ruhtur. Çarşı, New York'da metro trenine yazılmış siyah beyaz bir grafitidir.
* Prag'da duvara yazılmış bir yazıdır.
* Erzincan'da bir dağın yamacına yazılmış sevgidir.
* Adana'da bir rengi bozuk derneğin duvarlarına boyanmış "Siyah ve Beyazdır"
* Galatasaray Lisesi duvarına yazılmış "Çarşı ulan" işaretidir.
* Bir tiyatro sahnesinde hiç bir dekora uymadan sırtında taşınan kutsal Beşiktaş formasındadır Çarşı.
* Zonguldak'ta maden göçüğünden çıkarıldığında ilk nefesle sorulan "Maç kaç kaç?" sorusundadır Çarşı.
* Hakeme kızdığında "Satanist Hakem" diye bağırıp gündemi takip edenlerdir.
* Atatürk'e dil uzatan dönemin milletvekili Hasan Mezarcıya "Hasan Mezarcı'ya kafam girsin" diyen tezahüratıyla Cumhuriyetin Kemalist çizgisindeki duruşunun ödünsüz sesidir.
* "Ezik Civcivlerin" yalakalıklarına "Tek adam, Atam" yada "Bir pankart da Verhaugen'e aç, Avrupa şampiyonu ol Fener" diyen zekadır.
* Beşiktaş aşkını pankartlarda, "Başka boyutların Tanrısı" diye ifade eden kalp dir.
* Cezası(!) gereği boş kalmış tribünlere "Ruhumuz Yeter" yazan yüreklerdir.
* Kaşınanı tesislerinde ziyaret eden yada ellerine verdikleri "Cobarde Gallina Ortega" pankartıyla maymun edenlerdir.
* Erkek adam renkli takım tutmaz" deyip alemi dut yemiş bülbüle çevirenlerdir.
* Işıklar söndüğü zaman tüm Fenerliler güzeldir" pankartıyla herkesi güldürenlerdir.
* "Bizim taraftarımız daha fazla" diye böbürlenenlere "En fazla sinek de bokun üzerinde olur" cevabını yapıştıranlardır.
* Futbolcusuna kızdığında "Aşkımız renklere, sizlere değil" diyen renk aşkıdır.
* Çarşının "A" sını, Anarşinin "A"sıyla yazan güce tapmayan isyankarlıktır.
* 2 KM bayrak yapıp dünya rekoru kıran sevgidir; o bayrağın en arkasında hiç bırakmadan duran 72 yaşındaki teyzedir.
* Bükreş maçında televizyonların gösterdiği, o soğukta, ayakta boynunda Siyah Beyaz kaşkoluyla titreyerek Karakartallarini seyreden ninedir.
* Tribünde bir doktordur,işçidir,iş adamıdır,okuma-yazma bilmeyen bir sokak çocuğudur,profesördür. Omuz omuza zıplayıp "Beşiktaşım benim biricik sevgilim" diye gözünde yaş, gırtlağını yırtan solcusudur, sağcısıdır, Ateistidir, hacısıdır, Müslümanıdır, Ermenisidir, Yahudisidir, Hristiyanıdır.
* Irak işgalinden önce savaşa karşı duran yurtseverlerin yanındaki ruhtur.
* Mitinglerde "Beşiktaşliyiz, savaşa karşiyiz" tezahüratlarında, tribünde "Savaşa Hayır", "Amerikan Sahinlerine karşı Karakartallar" pankartlarıyla tepkisini koyandır.
* Bir F16 burnuna yapılmış Kartaldır.
* "Siyah-Beyaz, Ölüm-Yaşam" diyen felsefedir.
* Holiganlığı kahpelik, delikanlılığıda hayat felsefesi olarak benimseyenlerdir.
* Sevinmek için sevmeyendir, inadına inançla bağlı olandır.
* Nazım Hikmetin "Aslolan hayattır" ına, tribünlerin Hacı Babasıyla "Hayatta Beşiktaş" diye ölümsüzleştirenlerdir.
* "Çarşı, Mustafa Kemal Atatürk hariç herkese, hatta kendine de karşı" diyen aykırılıktır.
* Tribüne boydan boya "Ölüm ne zaman ve nereden gelirse gelsin; mezarıma Siyah-Beyaz güller atılacaksa, mezar taşıma Beşiktaş yazılacaksa, böyle ölüm hoşgelsin sefa gelsin..." yazan ölümsüz sevgidir.
* Çarşı ruhu Beşiktaşın uslanmaz asi ruhudur, Beşiktaşını taparcasına seven çılgın aşığıdır
__________________________________________________ ____________________________________
Dünyanın öbür ucunda, memleketinden olabilecek en uzak noktalardan birinde yapayalnız geçen bir hayatta, o nefes alıp vermelerin devam edip etmeyeceğinin belirleneceği ameliyat masasına, üzerine Siyah-Beyazlı formasını giyip uzanmaktır Beşiktaşlılık. Beşiktaş "son arzu"dur. O forma da, yeri ve zamanı geldiğinde "kefen"...
"Sen babamdan kalan miras değil, evladıma olan borcumsun" cümlesini bir pankartın üzerinde BJK İnönü'nün duvarına asan anlayıştır Beşiktaşlılık. Beşiktaş nesilden nesle taşınan bir "yaşam biçimi", bir "hayat anlayışı"dır. O forma da "kutsal emanet"...
"Siyah-Beyaz, ölüm-yaşam" sloganındaki iddia ve "romantik realizm"dir Beşiktaşlılık. Beşiktaş kaderciliktir isyankarca. O forma da zıtlıkların uyumunun kanıtı...
"Tarihi zafer"in habercisi bir skorla biten ilk 45 dakikanın ardından, ikinci yarıda yaşanan dram sonrası hüsran ile biten maçın ardından, bir gece yarısı gittiği idman sahasının tel örgüsünün arkasından, futbolcusuna "İlk yarının sonunda yatağına götürüp uyuttuğum oğluma yarın sabah ben ne diyeceğim?" diye göz yaşları içinde sormaktır Beşiktaşlılık. Beşiktaş "söz"dür, "umut"tur, "duygu"dur. O forma da yeni sabahlara altında uyanılacak yorgan...
"Başarı için her yol mübah ise ben böyle başarıyı istemiyorum" diyebilmektir Beşiktaşlılık. Beşiktaş "başarı"ya tapmak değil, "dik durmak"tır. O forma da bedel ödemeyi göze alabilenlerin üniforması...
Şahıslara değil, renklere ve felsefeye olan aşktır Beşiktaşlılık. Beşiktaş "takım sevgisi"nden öte, "ahlak anlayışı"dır. O forma da "moda" değil, "tarihi zenginlik"...
Rakipleri aşağılamak değil, saha içinde futbol, tribünde ise kıvrak zeka ve espri yeteneği ile kazanmayı ilke edinmektir Beşiktaşlılık. Beşiktaş belden aşağı vurmadan mücadele etmektir. O forma da göğsündeki armanın tam ortasında duran liyakat nişanının hakkı verilerek ıslatılacak en nadide giysi...
Genel yozlaşmadan etkilenmemenin mümkün olmadığının farkında olarak, bu bozulmayı asgari seviyede tutabilmek için mücadele etme çabasıdır Beşiktaşlılık. Beşiktaş "direnmek"tir. O forma da ütüsü mümkün olduğunca az bozulsun diye üstüne titrenen kıyafet...
Emekle, alın teriyle kazanılan, ancak vakti zamanında tescil edilmemiş olan şampiyonluklarının yıllar sonra resmi kayıtlara geçirilmesi için yaptığı haklı hukuk mücadelesi rakipleri tarafından saptırılıp, yapılan sanki bir "yıldız kapma" yarışıymış gibi gösterilirken; formasındaki armanın üzerine konulacak olanla değil, o armanın kalbinde taşıma ayrıcalığına sahip olduğu "ay-yıldız" ile övünmektir Beşiktaşlılık. Beşiktaş "haksız kazanç", "haksız rekabet" değil; hakkını, olması gerektiği yollardan arayıp almaktır. O forma da onur mücadelesinin bayrağı...
Beşiktaş'ın, Beşiktaşlılığın yukarıdaki tariflerini ancak bu ortak aşka gönül verenler tam manasıyla anlayabilir, hissedebilirler. "Seyirci" ile "taraftar" arasındaki farkın ayrımında olmayanlar, bu yazıda yer verilen görüşleri "abartı" hatta "saçmalık" şeklinde bile değerlendirebilirler. Zaten bu da doğal olandır, normal olandır. Ve şimdi, içinde bulunulan şu "vahim süreç"te, tüm bunların, yani Beşiktaş ve Beşiktaşlılık gerçeğinin; İspanya'dan, Brezilya'dan, Romanya'dan, Mısır'dan, Kolombiya'dan, Norveç'ten, Kadıköy'den, Mecidiyeköy'den gelenlere anlatılmasının (hatta gelmiş de geçmekte olan) vaktidir. Asıl yapılması gereken ve maalesef asıl zor olan işte budur.
_________________
Atatürk'e dil uzatan dönemin milletvekili Hasan Mezarcıya
"Hasan Mezarcı'ya ................. " diyen tezahüratıyla Cumhuriyet'in Kemalist çizgisindeki duruşunun ödünsüz sesidir.
Cezası(!) gereği boş kalmış tribünlere "Ruhumuz Yeter" yazan yüreklerdir.
bunu yürekten alkışlamıştımmm
"Ezik Civcivlerin" yalakalıklarına "Tek adam, Atam" ya da "Bir pankart da Verhaugen'e aç, Avrupa şampiyonu ol Fener" diyen zekadır.
"Işıklar söndüğü zaman tüm Fenerliler güzeldir" pankartıyla herkesi güldürenlerdir.
"Bizim taraftarımız daha fazla" diye böbürlenenlere "En fazla sinek de bokun üzerinde olur" cevabını yapıştıranlardır.
Irak işgalinden önce savaşa karşı duran yurtseverlerin yanındaki ruhtur.
Mitinglerde "Beşiktaşliyiz, savaşa karşiyiz" tezahüratlarında,
tribünde "Savaşa Hayır",
"Amerikan Sahinlerine karşı Karakartallar" pankartlarıyla tepkisini koyandır.
Holiganlığı kahpelik, delikanlılığıda hayat felsefesi olarak benimseyenlerdir.
Nazım Hikmetin "Aslolan hayattır" ına, tribünlerin Hacı Babasıyla "Hayatta Beşiktaş" diye ölümsüzleştirenlerdir.
Tribüne boydan boya "Ölüm ne zaman ve nereden gelirse gelsin; mezarıma Siyah-Beyaz güller atılacaksa, mezar taşıma Beşiktaş yazılacaksa, böyle ölüm hoşgelsin sefa gelsin..." yazan ölümsüz sevgidir.
bunun orjinalini de bilirim; sevdim bak şimdi bu çarşıyı
Galatasaray Lisesi duvarına yazılmış "Çarşı ulan" işaretidir.
*** "Erkek adam renkli takım tutmaz" deyip alemi dut yemiş bülbüle çevirenlerdir.
BEŞİKTAŞLI OLMAK AYRICALIKTIR