07-09-2007, Saat: 12:09 AM
Çocuk yanıma dokunan sen, ve çocuk yanında bulduğun ben…
Şimdi çocukluğumu oynuyorum,
Şimdi kendimi,
Şimdi seni…
Bir masalın çığlığında kopma vaktidir…
Yığın yığın, çocukluğumu gösterir zaman.
Kapıya dayanır hükmünü giyen takvimler.
Bir sevdanın atlıkarıncasında hiç durmamacasına döner hayaller.
Oyunun başladığı yer.
Terk etmişim çocukluğumu yeni bir çocuklukla.
Çıkarmışım sandıkların arasındaki çocukluğumdan kendimi, ve seni…
Yılların kırpıntılarını içinde taşıyan zamanın sığ sahillerine sığamayan bir sevincin,
Ve bağrında derin manalar saklayan bir kelimenin tam da orta yeri…
Umutlarmış meğer bir masala mukaddime olan.
Mordan ve ötesinden kurulu bir düşmüş aynı yere aynı tonda bakılan.
Bir masal kuşunun şarkısında saklı durur sözlerin;
Akşamdır iniktir elinin perdeleri
Çocukların koşuştuğu bir avludur kalbin
Dilsiz ama ağlamayı bilen çocukların
Gökten geçen leyleklere bakması kadar
Sessizdir kalbin.
Uçurtmamı uçurdum işte sana
Sonu gelmeyen bir bahar molasında
Geceyi gündüze bırakıp
Gökyüzünün rayihasına üfledim hayallerimi
Diline dolanan yağmurların bıraktığı izdir yüzüne yansıyan
Tükettikçe doyulamayan bir sevincin haykırışında durur nefesin
Kalbini kaynatır hep sobelediğin mutluluğun,
Perdelerini bir bir araladığın çocuk tebessümümdür mutluluk, gözbebeklerimde.
Bir çocuğun duası, ellerimde.
Yakup’un gözlerini açan Yusuf kokulu hayalleri giyerim üzerime.
Aşikar kılar bir salıncak, gördüğüm rüyaları.
Mutluluktan gayrısını uğurlarım geçmişime.
Çocukluğa mukaddimedir işte aşk, cümlelerimde.
Şimdi çocukluğumu oynuyorum,
Şimdi kendimi,
Şimdi seni…
Bir çocuk cesaretiyle atlamak uçurumuna,
Ve, çocukça inanmak sana
Sorgusuz,
Sınırsız,
Korkusuzca…
Şimdi çocukluğumu oynuyorum,
Şimdi kendimi,
Şimdi seni…
Bir masalın çığlığında kopma vaktidir…
Yığın yığın, çocukluğumu gösterir zaman.
Kapıya dayanır hükmünü giyen takvimler.
Bir sevdanın atlıkarıncasında hiç durmamacasına döner hayaller.
Oyunun başladığı yer.
Terk etmişim çocukluğumu yeni bir çocuklukla.
Çıkarmışım sandıkların arasındaki çocukluğumdan kendimi, ve seni…
Yılların kırpıntılarını içinde taşıyan zamanın sığ sahillerine sığamayan bir sevincin,
Ve bağrında derin manalar saklayan bir kelimenin tam da orta yeri…
Umutlarmış meğer bir masala mukaddime olan.
Mordan ve ötesinden kurulu bir düşmüş aynı yere aynı tonda bakılan.
Bir masal kuşunun şarkısında saklı durur sözlerin;
Akşamdır iniktir elinin perdeleri
Çocukların koşuştuğu bir avludur kalbin
Dilsiz ama ağlamayı bilen çocukların
Gökten geçen leyleklere bakması kadar
Sessizdir kalbin.
Uçurtmamı uçurdum işte sana
Sonu gelmeyen bir bahar molasında
Geceyi gündüze bırakıp
Gökyüzünün rayihasına üfledim hayallerimi
Diline dolanan yağmurların bıraktığı izdir yüzüne yansıyan
Tükettikçe doyulamayan bir sevincin haykırışında durur nefesin
Kalbini kaynatır hep sobelediğin mutluluğun,
Perdelerini bir bir araladığın çocuk tebessümümdür mutluluk, gözbebeklerimde.
Bir çocuğun duası, ellerimde.
Yakup’un gözlerini açan Yusuf kokulu hayalleri giyerim üzerime.
Aşikar kılar bir salıncak, gördüğüm rüyaları.
Mutluluktan gayrısını uğurlarım geçmişime.
Çocukluğa mukaddimedir işte aşk, cümlelerimde.
Şimdi çocukluğumu oynuyorum,
Şimdi kendimi,
Şimdi seni…
Bir çocuk cesaretiyle atlamak uçurumuna,
Ve, çocukça inanmak sana
Sorgusuz,
Sınırsız,
Korkusuzca…