07-12-2007, Saat: 01:58 PM
Enes ibn Malik (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah iyiliğini istediği kulun cezasını dünyada verir, fenalığını istediği kulun cezasını da kıyamet günü günahını yüklenip gelsin diye dünyada vermez.” Peygamberimiz(s.a.v.) devamla buyurdu ki: “Mükafatın büyüklüğü bela ve musibetin büyüklüğüne göredir. Allah sevdiği topluluğu belaya uğratır. Kim başına gelen bela ve musibetlere razı olursa Allah ondan hoşnut olur.Bir kimse başına gelen bela ve musibetleri öfke ile karşılarsa o da Allah’ın gazabına uğrar.” (Tirmizi, Zühd 57)
Bazen düşünürüm ve bana dayanılmaz gelir. Dünyada her gün Müslüman olsun olmasın milyonlarca insanın hakkı çiğneniyor. Milyonlarca insan suçsuz olmalarına rağmen zulüm görüyor. Milyonlarcası hunharca katlediliyor ve benim elimden hiçbişey gelmiyor. Ewet dua etmek elimden gelen ve hiçbir zaman terk etmediğim bir ibadet ama; Allah affetsin bazen öyle sinirleniyorum ki elimde somut bişeyler olmasını istiyorum. Yani savaşa gidip bi kaçtanesini haklamak filan.
O zaman bu hadisi aklıma getiriyorum . Allah hiç bizi kayırmaz olur mu. Biz Ona nefsimize, şeytana, dünyanın tüm aldatıcılığına , önümüze konan tüm engellere rağmen iman etmişiz. Onun için can mal evlat dememişiz, her şeyimizi inancınızdan geride tutmuşuz. Tabii ki biz her zaman kazanan tarafız. Rabbim bize ne verirse versin tüm belaları aşabiliriz. Hiçbir sıkıntı o kafirleri deliye çeviren vakarımızı onurumuzu silemez. Onlar kendi dertlerine yansınlar. Asıl bela onların başında. Bu hadis beni rahatlatıyor. Yüreğime su serpiyor. Umarım sizin içinde öyle olur…
Ancak bu kadar kolay değil tabiî ki rahat olmak önce bu mükafat gibi musibetlere karşı sabırla karşılamak lazım.dirayetimizi kaybetmek bizi yenilgiye uğratır.Ayrıca sabır o derde katlanmak değildir sadece musibet anındaki direnç de değildir. Söylenmeden tek bir off bile çekmeden ahiretteki mükafatımızı düşünüp Rabbimize şükretmemizdir.. sabırla ilgili şunu unutmayalım :
Peygamberimiz(s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Asıl sabır felaketin ilk anında olanıdır.”(Buhari, Müslim, )
Not: aslında açıklama değil biraz kompozisyon havasında oldu ama idare edin.