07-13-2007, Saat: 10:19 AM
[COLOR="Navy"][SIZE="4"]son satirlar son kelimeler bazen ne cok seyler anlatirmis meger ..Bazen bir baslangictir bazende buyuk sonlardir ...
Son sozcukler her zaman ...
senin son sozlerini dusunurken ardindan aslinda ne cok seyler anlatmistin o kisacik kelimelere neler sigdirmistin ... Yureginin icinde neler oldugunu o buyulu sozlerin ardinda binlerce kitap olsa binlerce yazari olsa yine bukadar gercek anlatamazdi
Bir kucuk yurege sigan o kocam sevdanim agirligini ve bu sevdanin agirligindan hic ama hic sikayet etmeden ve sevgiyle neseyle gulumsemeyle tasiyabilen o yuregine hayran olmamak mumkunmu acaba ...
Son cumlelerin beni olmadik duygular diyarina hatta bilinmezlere tasirken gozlerimden birdamlayasin aktigini gecte olsa fark etmistim ....
Belkide hayatim boyunce duymak istedigim o sozcuklerin her harfi her satiri yuregime ince bir namenin tatli sadese gibi geliyordu ..
Seni dinlerken soyle dusunuyordum ...Necok sey kaybetmisim hayatan neleri avuclarimin icin den yok olusunu senelerce uzaktan izlemisim .... Nelerden odun vermisin... Degmeyen insanlar icin kendimi feda etmisim bir hara beye cavirmisim...Ve kendime isyan etim kaybetiklerim icin geride biraktigim yilarim icin ve birkez olsun gercegi bulamadigim icin neleri kaybetmistim ... Senin son sozlerin benim yeniden dogusun isigim olmustu.... Gozlerimde gordugun o huzun benim gecmisimdi.... Gulmeyen yuzum sevilmeyen yuregimdi ...Daha sida acilarim ve yanlizligim..... Gizlenmisti o bugulu gozlerin ardina ..
Bunlari seni o kicasik sozlerinle ifade ederken oysa beni ne kadar da az taniyordun.. ama sanki benimle birlikte o acilari sende yasamiscasina anlatisin beni istemesemde hayretlere dusurmustu .... Senin yureginden dokulen sozcukler beni yeni bir hayala ve o masmavi yolculuklara yelken acmamin zamanin geldigini soylemisti....Ozgurce dusunmeden bana sundugun o kalbi son suza kadar uzatigin ellirini tutmamak icin oysa nelerimi vermezdimki
Imkanlarim sinirli yollarim uzak gecit vermeyen daglarim coktu ...
Sende butun masumiyetinle ve yureginle bana actigin o muhtesem yoldan sana gelmemi istiyordun ...
Senin dunyana senin sevdana senin yuregine ve senin gozlerine ..
Belkide benim yerimde bir baskasi olsa senin uzatigin o gulu alip hic dusunmeden kosabilirdi senin kolarina ...
Oysa benim icin sanki bu bir mucize gibi birseydi .... hayaldi belkide ruyaydi .....
Nasir turmus yuregim kaybolusum huzunlerim korkularim sana ellerimi uzatmama izin vermiyordu ...
Korkuyordum ...
Oylesine korkuyordumki birkez daha yikilmaktan birkez daha yanilmaktan ve birkez daha yasarken olmekten.....
Korkularimi alabilirmisin ...
Bana beni verebilirmisin?
Bana o son sozcuklerin dogrulugunu istap edebilirmisin ..
Beni gercekten yureginle sarabilirmisin ...
Bir yemin gibi bir ask gibi ve en buyuk sevdala rgibi sonsuza kadar benimle olabilirmisin .
Geldigim yolar kis karli soguk gecelerim ayaz gunduzlerim karanlik ve yuregim yarali
Beni ben oldugum icin seve bilirmisin...[/SIZE][/COLOR]
YÜREGİM SALLANIR
[COLOR="Navy"][SIZE="4"]uçmak kolay olsa yüreğim kanatlı doğardı,
goncaya aşkı anlatırken ürkmezdi rüzgardan kelebek,
ne seni görmek,
ne de ellerine tutunmak,
karartı hali varlığını solumak,
yeterdi uzun ve soğuk kış geceleri
aşk kolay olsa
kaybolmazdım aklım ve kalbim girdabında,
hem seni özlemek
hem senden uzaklaşmak tuhaflığında
gecenin içinden ay bir demet ışık salar,
uyku hali bir serçe kendini cennette sanır,
susuz ağaçlara tutunan yapraklar meltemle salınır,
gözlerimden sızan aşk, tutar da ruhumu sallar,
ay durur, dünya durur, gündüz olmaz gece durur,
güneş durur da,
evrene sığmayan yüreğim sallanır.[/SIZE][/COLOR]
BİR SEVDA
[COLOR="Navy"][SIZE="4"]Bir sevda vardı düşlerimde
İnci kadar beyaz gül kadar narin
Okyanus kadar derin
Hayat kadar canlı
Yürek kadar heyecanlı
Güneş kadar parlak
Sevgi kadar sıcak
Tüm güllere inat
Hiç mi hiç solmayacak
Bir sevda var şimdi yüreğimde
İnci kadar katı gül kadar dikenli
Okyanus kadar boş
Hayat kadar kısa
Yürek kadar kanlı
Güneş kadar yakıcı
Yürekte yeşeran umuda inat
Sevgi kadar...............
İşte o kadar.[/SIZE][/COLOR]
[COLOR="Navy"][SIZE="4"]Kelimelerden alacaklı bir sağır gibi
İçimi döktüm bugün, yokluğunla konuştum
Tutsak gibi, enkaz gibi, kendim gibi
İçimden çıktım bugün, içimle konuştum
"Parmaklarımda canımı yakan kelimelerin tuhaf acısı, saçlarımı avuçlarımın
arasına alıp, sıkıyorum başımı. Damla damla akıp da kaybolsam diyorum,
sessizce, yazmadan, okumadan, duasız, sus payım bile olmadan, damla damla,
usulca..."
"Korkmadan basıyorum toprağa, dağlara doğru kaldırıyorum başımı, uzak,
derin, dipsiz bir boşluk yok artık gördüğüm yerde, üşümüş parmaklarımı
göğsüme gizleyerek, yüreğim düşecekmiş gibi bakıyorum gökyüzüne, yaramı
öpüyor rüzgar, sarmalıyor, kucaklıyor, kestirmeden giriyor hep içime.
Kıyısında dursam da yaşamın, olsun, kıyısından da olsa tutunuyorum işte,
gittiği yere kadar..."
Yüzünü ilk kez gören bir çoçuk gibi
Gördüm kendimi gördüm
Kırıldı ayna paramparça
Paramparça ne varsa
Yokluğunda kaç damla gözyaşı eder adın
Ne olur, gel
gel
gel
Ben sensiz istanbul'a düşmanım.
Sisin ardında yanan bir şehir mi var bilmiyorum, penceremin bunu göstermeye
mecali yok belki de, sadece birileri sisi kaldırsın diye bekliyorum,
birileri anıların üzerine silindi yazmalı, yüzümü yıkayan çıldırasıya bir
sövgü buluyor ellerim, birileri tutsun istiyorum yeniden.
Birileri acımasın artık, göğsünün sıcaklığında uyutsun istiyorum.
Her gece...
Kestiğim ümitlerden yelkenler yaptım ama
Yokluğunda ne gidebildim ne de kaldım
Gerçek miydi tutunmaya çalıştıklarım
Hediye süsü verilmiş ayrılıklarım
Zaman durmuş gibi, gölgeler hep bana çıkıyor, Sanki aniden baktığım yerden
bana doğru gelecekmişsin gibi de, unutkanlığına rast gelmiş o vakit,
gelmiyorsun, aklın fikrin fırtınada, aklın fikrin o yorgunlukta, ne kadar az
konuşursan o kadar susarsın ya, hani aslında aynıdır demek istediğin ama
dönüp dolaşırsın inat için, korkmanın da bir anlamı vardır şimdi, korkusuz
olmaktır bilemediğin şey...
Boş ver, şehrinden damlayan ışıksızlığa yor gelmeyişini, köşede duran
hayalini meze yaparım şarap şişelerime, yıldızı sise bulanmış geceye kurşun
sıkar da debelenirim ağrılarımla…
Fırtına kopsun, aldırma, göğsümün en ıssız yerinde büyüdükçe düşersin
bana...
uyu şimdi korunağında...
Kaybetmenin tiryakisi bir çoçuk gibi
Sustum, kendime
Kırıldı ayna paramparça
Paramparça ne varsa Yokluğunda kaç damla gözyaşı eder adın
Ne olur, gel
gel...
gel...
Ben sensiz istanbul'a düşmanım
Kaldırımlarına oturup gelen geçenden seni sormak güzel, sen yokken seni
tanımak senden önce, seninle vadilerde yankılanan uğultulu bir yalnızlık,
seninle sessiz harflere ses vermenin düşü güzel… Sen güzel, an gibi şu
kısacık zamanda ansız beklemeler güzel...
Kaldırımlar, sana uzayan kaldırımlar, pencere kenarından sisli bir yolun
ardındaki seni getiren kaldırımlar; yağmurlarına yüz veren tenimi bekleyen
her adımı ne de güzel bekliyor şimdi...
Herhangi bir ağaç kovuğunda bulacağım seni... [/SIZE][/COLOR]
[SES]http://minorcrisis.net/files/cahit%20berkay.mp3[/SES]