07-15-2007, Saat: 12:20 AM
Bir kız çocuğunun çığlığını duyup pencereye koştum. Sekiz dokuz yaşlarındaki kız çocuğunun erkek kardeşi, iki metre yükseklikteki duvardan aşağıya düşmüştü, haliyle ağlıyordu.
Kızının çığlığını duyan anne, panik içinde olay yerine geldi ve duvardan düştüğü her halinden belli olan oğlunu gördü. Kadın, bir yandan “eyvah eyvah” diye bağırıyor, bir yandan da bir şey oldu mu diye çocuğun sırtına, karnına, kafasına bakıyordu. Belli ki çocuğunu çok seviyor, onun üstüne titriyordu.
Çocuğunun yarası beresi olmadığını görünce rahatladı, şöyle bir doğruldu. Sonra da, “ben sana burada oynama demedim mi” diye çocuğunu dövmeye başladı.
Böylesini ilk defa görüyordum. Gülsem mi, üzülsem mi bilemedim. Ve şunu düşündüm: Anneler güneştir. Ve güneşin vurduğu yerde yaşamak biter...
Kızının çığlığını duyan anne, panik içinde olay yerine geldi ve duvardan düştüğü her halinden belli olan oğlunu gördü. Kadın, bir yandan “eyvah eyvah” diye bağırıyor, bir yandan da bir şey oldu mu diye çocuğun sırtına, karnına, kafasına bakıyordu. Belli ki çocuğunu çok seviyor, onun üstüne titriyordu.
Çocuğunun yarası beresi olmadığını görünce rahatladı, şöyle bir doğruldu. Sonra da, “ben sana burada oynama demedim mi” diye çocuğunu dövmeye başladı.
Böylesini ilk defa görüyordum. Gülsem mi, üzülsem mi bilemedim. Ve şunu düşündüm: Anneler güneştir. Ve güneşin vurduğu yerde yaşamak biter...