07-19-2007, Saat: 03:10 PM
SAGOPA
Zaman geriye dönmemek üzere kapını çarpan umursamaz
Güvenim dört nala kaçan bir korkak, soğuk ısımı çalar.
Donan yüzüm alevsiz yanar. Kulak rengim pancar
Adımı anar lakırdılar.
Ya Allah!.. garibin başını yaktılar, onlar apse oydular
Alnıma kabzeyi vurdular, güven evimi yaktılar,
Hatrın hasını çaldılar. Yemin olsun duyan kulaklar,
Dırdırlardan bıktılar
Hain davran, devran aylak, kıvran ahmak, yürür kervan
Ürür it-köpek-çakal-salak o!
Evet musikim sanattır, dibini becere attır.
Sagopa stara addır.
İnan bu ayaklara giderek azalır derman
Önümde melekten bozma şeytan, elinde soğuk tırpan
Güneş gözünü açana dek, karabasanla hırpalan
Kuma döner dağ olan, yalan dilimden firak olan.
Kalp dağımdan en güzel güldür yazık elimde solan.
Rabbim sago viran, kimi zaman yalnızlık yaman
Savursada batıramayacak gemilerimi fırtınan
NAKARAT
Tabutlara sığmayacak kadar intihar var şeytanın siparişi
Dünyanın ninnisi olmuş sirenler, ya Rab bizi özler.
Şahdamarım attıkça yaşını silerim çeşmin solar hayat resmin
Umut nerdesin yine bittin,nerelere gittin ben seni göremeden
KOLERA
İlkin sizi tanıştırayım bu sadık deven gubar-ı gam
Öpeyim geçsin dizindeki dün girdiğimiz savaştan
Birkaç bedevi saldırdı, mübarek oldu bana gazam
hem beni korudu hem gönlümü sadık devem gubar-ı gam
Pejmürde etti bizi bu çöl develerin en sadığı
Hilal çıktı uyku bastı yok mu çölün sığınağı
Devem ağam dedi uzan sırtım eğri ama dayan
Sensiz uyku bana haram anca senle manzaram
gubar-ı gam Esen’im dedi şurası akrep
Sözleri seni incitmesin meşhurdur onların iğnesi
ağlamaktan kör olmuş onlar yüzünden çöl faresi
iplik olda süzül ondan sen nur onlar zifiri
Vadiye vardık yol kesildi tırmandı Gubar’a elçisi
Kulağıma eğilip kulağın kepçe, dişin çarpık deli dedi
Kepçe olsa duyar kulak ve bu diş koparır iğneni
Yolum uzun gazla gam bunlar zakkum meyvesi
Geçti aradan zaman sade duyan Rab ve Gam
Çölden çorak gönlüm aç bu hasretinle uyuyamam
Seni bulmak adına çabam, kumda gezip dolaşmam
ben karanlık bir kasabayım sabrımın adı gubar-ı ga
Zaman geriye dönmemek üzere kapını çarpan umursamaz
Güvenim dört nala kaçan bir korkak, soğuk ısımı çalar.
Donan yüzüm alevsiz yanar. Kulak rengim pancar
Adımı anar lakırdılar.
Ya Allah!.. garibin başını yaktılar, onlar apse oydular
Alnıma kabzeyi vurdular, güven evimi yaktılar,
Hatrın hasını çaldılar. Yemin olsun duyan kulaklar,
Dırdırlardan bıktılar
Hain davran, devran aylak, kıvran ahmak, yürür kervan
Ürür it-köpek-çakal-salak o!
Evet musikim sanattır, dibini becere attır.
Sagopa stara addır.
İnan bu ayaklara giderek azalır derman
Önümde melekten bozma şeytan, elinde soğuk tırpan
Güneş gözünü açana dek, karabasanla hırpalan
Kuma döner dağ olan, yalan dilimden firak olan.
Kalp dağımdan en güzel güldür yazık elimde solan.
Rabbim sago viran, kimi zaman yalnızlık yaman
Savursada batıramayacak gemilerimi fırtınan
NAKARAT
Tabutlara sığmayacak kadar intihar var şeytanın siparişi
Dünyanın ninnisi olmuş sirenler, ya Rab bizi özler.
Şahdamarım attıkça yaşını silerim çeşmin solar hayat resmin
Umut nerdesin yine bittin,nerelere gittin ben seni göremeden
KOLERA
İlkin sizi tanıştırayım bu sadık deven gubar-ı gam
Öpeyim geçsin dizindeki dün girdiğimiz savaştan
Birkaç bedevi saldırdı, mübarek oldu bana gazam
hem beni korudu hem gönlümü sadık devem gubar-ı gam
Pejmürde etti bizi bu çöl develerin en sadığı
Hilal çıktı uyku bastı yok mu çölün sığınağı
Devem ağam dedi uzan sırtım eğri ama dayan
Sensiz uyku bana haram anca senle manzaram
gubar-ı gam Esen’im dedi şurası akrep
Sözleri seni incitmesin meşhurdur onların iğnesi
ağlamaktan kör olmuş onlar yüzünden çöl faresi
iplik olda süzül ondan sen nur onlar zifiri
Vadiye vardık yol kesildi tırmandı Gubar’a elçisi
Kulağıma eğilip kulağın kepçe, dişin çarpık deli dedi
Kepçe olsa duyar kulak ve bu diş koparır iğneni
Yolum uzun gazla gam bunlar zakkum meyvesi
Geçti aradan zaman sade duyan Rab ve Gam
Çölden çorak gönlüm aç bu hasretinle uyuyamam
Seni bulmak adına çabam, kumda gezip dolaşmam
ben karanlık bir kasabayım sabrımın adı gubar-ı ga