07-20-2007, Saat: 04:35 PM
Her defasında pamuk ipliğine bağlı hayatım biraz daha incelmekte, biraz daha elimden kayıp gitmekte…
Üzüntüm yenilmişliğime değil, hak etmediğim yerde kendimi buluşuma.
Yürüdüğüm yollardaki çakıl taşlarına değil isyanım beni oraya bile, bile mahkum edenlere.
Ben kalbimdeki cam kırıklarını toplamaya çalıştıkça daha fazla batıyor yüreğime, kanatıyor…
Yok olmaktalığın koynunda yaşamak öyle zor ki sevdiğim… Bilemezsin, o ulaşılmaz sandığın yıldızlar en yakın dostun oluyor.
Onlara anlatmaktan başka çaren olmadığını bildiğin için döküyorsun yüreğini hiç ama hiç düşünmeden.
Zannettiğin kadar kolay olmuyor hiçbir şey. Uykusuzluğa çoktan alıştım ben…
sadece hayalini görebildiğim gecelerde o soğuk bedene sarılıp uyuyabiliyorum ki bu bile benim için büyük bir nimet sevdiğim.
Şimdi sen kim bilir hangi gönüllerdesin, kim bilir yine nasıl masum bir çocuk rolündesin… hayat senin sevdiğim!
Ama dikkat et! sandığın kadar uzun sürmez hoyratlığın, yaramaz tavırların. Elbet bir gün hayat sana da kanlı hançerini vuracaktır.
İşte o zaman anlayacaksın soğuk bedenlerde yok olup gitmeyi…sen de öğreneceksin yüreğini dilediğince yıldızlara dökmeyi.
Hiçbir zaman cesaret edemeyeceksin o aşık gönüllere girmeye,
tekrar üzüleceğinden korkarak… biraz daha yok olup gideceksin sen de tıpkı benim gibi çaresizliğin orta yerinde…
o karşısına geçip süslendiğin aynaya baktığında tanıyamayacaksın kendini,
acıma duygusunu öğreneceksin ve en çok da bu duyguyla kendine bakarak tanıştığına üzüleceksin.
Artık hiçbir değer ifade etmeyen o çapkın bakışlarında birkaç insan gülümsemesi arayacaksın ama farkında olmadan daha derin bilinmezliklerin kör,
sağır ve karanlık diplerine dalacaksın, kaybolacaksın…
işte bu noktada beklide hiç fark etmediğin beni arayacaksın, aynı kulvarda olduğumuzu düşünerek…
çok yanılıyorsun sevdiğim beni de bulamayacaksın yanında…
evet belki görünüşte aynı kaderi paylaşıyor,
aynı şeyleri yaşıyoruz ama yinede bir fark var ki aramızda bu bizi birleştirmeyecek en büyük neden, sen hak ettiğin ben ise hak etmediğim yerdeyim…
__alıntı
Üzüntüm yenilmişliğime değil, hak etmediğim yerde kendimi buluşuma.
Yürüdüğüm yollardaki çakıl taşlarına değil isyanım beni oraya bile, bile mahkum edenlere.
Ben kalbimdeki cam kırıklarını toplamaya çalıştıkça daha fazla batıyor yüreğime, kanatıyor…
Yok olmaktalığın koynunda yaşamak öyle zor ki sevdiğim… Bilemezsin, o ulaşılmaz sandığın yıldızlar en yakın dostun oluyor.
Onlara anlatmaktan başka çaren olmadığını bildiğin için döküyorsun yüreğini hiç ama hiç düşünmeden.
Zannettiğin kadar kolay olmuyor hiçbir şey. Uykusuzluğa çoktan alıştım ben…
sadece hayalini görebildiğim gecelerde o soğuk bedene sarılıp uyuyabiliyorum ki bu bile benim için büyük bir nimet sevdiğim.
Şimdi sen kim bilir hangi gönüllerdesin, kim bilir yine nasıl masum bir çocuk rolündesin… hayat senin sevdiğim!
Ama dikkat et! sandığın kadar uzun sürmez hoyratlığın, yaramaz tavırların. Elbet bir gün hayat sana da kanlı hançerini vuracaktır.
İşte o zaman anlayacaksın soğuk bedenlerde yok olup gitmeyi…sen de öğreneceksin yüreğini dilediğince yıldızlara dökmeyi.
Hiçbir zaman cesaret edemeyeceksin o aşık gönüllere girmeye,
tekrar üzüleceğinden korkarak… biraz daha yok olup gideceksin sen de tıpkı benim gibi çaresizliğin orta yerinde…
o karşısına geçip süslendiğin aynaya baktığında tanıyamayacaksın kendini,
acıma duygusunu öğreneceksin ve en çok da bu duyguyla kendine bakarak tanıştığına üzüleceksin.
Artık hiçbir değer ifade etmeyen o çapkın bakışlarında birkaç insan gülümsemesi arayacaksın ama farkında olmadan daha derin bilinmezliklerin kör,
sağır ve karanlık diplerine dalacaksın, kaybolacaksın…
işte bu noktada beklide hiç fark etmediğin beni arayacaksın, aynı kulvarda olduğumuzu düşünerek…
çok yanılıyorsun sevdiğim beni de bulamayacaksın yanında…
evet belki görünüşte aynı kaderi paylaşıyor,
aynı şeyleri yaşıyoruz ama yinede bir fark var ki aramızda bu bizi birleştirmeyecek en büyük neden, sen hak ettiğin ben ise hak etmediğim yerdeyim…
__alıntı