07-20-2007, Saat: 11:48 PM
Aslında çok şeydir, Türk olmak.
Türk olmak, Osmanlı'nın borcunu ödemektir. Hovarda babanın borçla yaşayan
evladı gibi. Kosova'da ve Bosna'da, Batı Trakya'da ve Makedonya'da bilmem
kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir.
Türk olmak Kıbrıs'ta, Hocalı'da, Anadolu'da ve Balkanlar'da soykırıma
uğrayıp, yapmadığın soykırımla suçlanmaktır. Türk olmak faşist olmaktır,
vatanına, yurduna, tarihine sahip çıktığınca. Türk olmak demokrat ve çağdaş
olmaktır, vatanına, yurduna, tarihine sahip çıkmadığınca…
Türk olmak lisanının Avrupa'da yasaklanmasıdır ve yine Türk olmak kendini
anlatamamaktır.
Avrupa'da hor görülmek Türk olmaktır, ataların bir sürü asır önce Viyana'yı
kuşattığı için ve hoş görülmemektir, sadece kuşatıp; Napolyon gibi bütün
Viyana'yı yakmadığın için…
Türk olmak Selanik'te Pontus Anıtı'nın, Viyana'da çiğnenen yeniçeri
minberinin ve Malta'da papazın üzerine bastığı Türk bayrağı heykelinin
önünden geçmektir.
Türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir. Üç kıtadan dönüp, bir küçük
yarımadada misafir muamelesi görmektir. Sayısız imparatorluk kurmak Türk
olmaktır, aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da Türk olmaktır.
Arabaya koşulan ilk atın vatanında, ilk yazılı antlaşmanın imzalandığı
yurtta, yazının bulunduğu, paranın icad edildiği her metrekaresinden bereket
fışkıran bu yurtta, kalkınmak için yabancı sermaye beklemektir.
Türk olmak; Troya'dan bu yana, Sümer'den bu yana serpilerek gelse de,
tarihten eski bu topraklarda, bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek
değerlerine rağmen, bir haftalık hafıza ile yaşamaktır.
Doğu Roma'yı da Batı Roma'yı da yıkıp, yeni Roma olan AB'ye girmeye
çalışmaktır Türk olmak. Türk olmak, Mostar'da köprüdür, Kerkük'te kaledir,
İstanbul'da Kızkulesi'dir, Anadolu'da buğdaydır, Çukurova'da pamuktur,
Ege'de tütün, Karadeniz'de fındık, Trakya'da ayçiçeğidir.
Türk olmak Çanakkale'de ölmektir. Çanakkale'de ölmeden önce düşmana su
vermektir, onun yaralısını sırtında kendi hastanene taşımaktır.
Düşmanın ardından rahmet okumak, kanlından helallik almaktır. Sabahları
odana rahmet dolsun diye, camı açmaktır. Kar yağdığında kayak yapmayı değil,
evsizleri düşünmektir. Balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı,
yazın su koymaktır. Yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır.
Türk olmak, harap bir ülkede, zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip,
tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile, paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı
fakirlik olmasına rağmen, yedi düvele meydan okumaktır.
Türk olmak askere davul-zurna ile uğurlanmaktır, belki de dönmeyeceğini
bilerek.
Türk olmak bir annenin, şehit evladının ardından; '*Bir oğlum daha olsun,
onu da göndereceğim*.' demesidir. Babanın gözyaşlarını tutarak, tabutuna son
kez dokunurken '*Vatan sağ olsun !*' demesidir.
Her hükümetin enkaz devraldığı, ama asla ardında enkaz bile bırakmadığı
ülkede olmaktır.
Türk olmak, ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden,
fazla olanı garsona geri vermektir. Aynı sebeple Türk olmak, yemeği ziyan
etmekten korkmaktır. Göz hakkına, diş kirasına saygıdır Türk olmak. Evindeki
bir kap aşın yarısını tanrı misafirine vermektir. Kendi yerde, misafiri
döşekte yatırmaktır Türk olmak.
Türk olmak, millî maçta ağlamaktır. Ayhan Işık'a, Belgin Doruk'a aşık
olmaktır. Türk olmak, aşkını ölesiye sevmektir. Aşkı için ölmektir,
sevdiceğinin elini bir tez tutamadan, toprağa girmektir.
En güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir. Eşkıyaya türkü yakmaktır,
Türk olmak. Milletine sövmektir, ama başkasına sövdürmemektir,
Türk olmak Yunus'u bilmektir, Aşık Veysel'i sevmektir.
Mevlana'yı, Hacı Bektaş-ı Veli'yi ve Hoca Yesevî –tek bir satırını okumasa
da- yüreğinde taşımaktır.
Türk olmak, saz çaldığında, ney üflendiğinde, kös dövüldüğünde ve kaval
çaldığında, yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir, bir de Yemen
Türküsü'nde...
Hayatın sana verdiklerine '*nasip*', vermediklerine '*kısmet*' demektir.
Her işin '*hayırlısına*' inanmaktır ve '*feleğe*' küfretmektir ve ağlamamak
için çok gülmekten çekinmektir.
Türk olmak, Asya'da batılı, Avrupa'da doğulu diye tepki görmektir. Irk
sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı Yaradandan ötürü sevmektir.
Magazin programları ile dizilerin arasına sıkışsa da, silkinip üzerindeki
ölü toprağını atabilmektir. Türk olmak, mahalle maçı için aynı saatte, on
kişi buluşamazken, milyon kişinin bir araya gelmesidir. Tavla oynarken bile
kavga ederken… milyon kişinin kavga etmeden gösteri yapabilmesidir.
Türk olmak, buhran zamanında Arjantin'de de mağazalar yağmalanırken, daha
ağır buhranda sorumlusuna en ağır cezayı tek bir cam kırmadan sandıkta
kesmektir.
Türk olmak en zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak, en dertli gününde
bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.
Zor iştir Türk olmak.
Türk olmak Anadolu'da her düşen yağmur damlasına hamdetmek, her çıkan başak
için şükretmektir.
Türk olmak, medeniyetler mezarlığı Anadolu'da dik durabilmektir.
Türk'üm diyemeyenlere de büyük Atatürk'ün '*Türkiye Türklerindir!*'
özdeyişini ezberletmektir Türk olmak.
Türk olmak, Osmanlı'nın borcunu ödemektir. Hovarda babanın borçla yaşayan
evladı gibi. Kosova'da ve Bosna'da, Batı Trakya'da ve Makedonya'da bilmem
kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir.
Türk olmak Kıbrıs'ta, Hocalı'da, Anadolu'da ve Balkanlar'da soykırıma
uğrayıp, yapmadığın soykırımla suçlanmaktır. Türk olmak faşist olmaktır,
vatanına, yurduna, tarihine sahip çıktığınca. Türk olmak demokrat ve çağdaş
olmaktır, vatanına, yurduna, tarihine sahip çıkmadığınca…
Türk olmak lisanının Avrupa'da yasaklanmasıdır ve yine Türk olmak kendini
anlatamamaktır.
Avrupa'da hor görülmek Türk olmaktır, ataların bir sürü asır önce Viyana'yı
kuşattığı için ve hoş görülmemektir, sadece kuşatıp; Napolyon gibi bütün
Viyana'yı yakmadığın için…
Türk olmak Selanik'te Pontus Anıtı'nın, Viyana'da çiğnenen yeniçeri
minberinin ve Malta'da papazın üzerine bastığı Türk bayrağı heykelinin
önünden geçmektir.
Türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir. Üç kıtadan dönüp, bir küçük
yarımadada misafir muamelesi görmektir. Sayısız imparatorluk kurmak Türk
olmaktır, aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da Türk olmaktır.
Arabaya koşulan ilk atın vatanında, ilk yazılı antlaşmanın imzalandığı
yurtta, yazının bulunduğu, paranın icad edildiği her metrekaresinden bereket
fışkıran bu yurtta, kalkınmak için yabancı sermaye beklemektir.
Türk olmak; Troya'dan bu yana, Sümer'den bu yana serpilerek gelse de,
tarihten eski bu topraklarda, bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek
değerlerine rağmen, bir haftalık hafıza ile yaşamaktır.
Doğu Roma'yı da Batı Roma'yı da yıkıp, yeni Roma olan AB'ye girmeye
çalışmaktır Türk olmak. Türk olmak, Mostar'da köprüdür, Kerkük'te kaledir,
İstanbul'da Kızkulesi'dir, Anadolu'da buğdaydır, Çukurova'da pamuktur,
Ege'de tütün, Karadeniz'de fındık, Trakya'da ayçiçeğidir.
Türk olmak Çanakkale'de ölmektir. Çanakkale'de ölmeden önce düşmana su
vermektir, onun yaralısını sırtında kendi hastanene taşımaktır.
Düşmanın ardından rahmet okumak, kanlından helallik almaktır. Sabahları
odana rahmet dolsun diye, camı açmaktır. Kar yağdığında kayak yapmayı değil,
evsizleri düşünmektir. Balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı,
yazın su koymaktır. Yağmura rahmet, kara bereket diye bakmaktır.
Türk olmak, harap bir ülkede, zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip,
tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile, paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı
fakirlik olmasına rağmen, yedi düvele meydan okumaktır.
Türk olmak askere davul-zurna ile uğurlanmaktır, belki de dönmeyeceğini
bilerek.
Türk olmak bir annenin, şehit evladının ardından; '*Bir oğlum daha olsun,
onu da göndereceğim*.' demesidir. Babanın gözyaşlarını tutarak, tabutuna son
kez dokunurken '*Vatan sağ olsun !*' demesidir.
Her hükümetin enkaz devraldığı, ama asla ardında enkaz bile bırakmadığı
ülkede olmaktır.
Türk olmak, ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden,
fazla olanı garsona geri vermektir. Aynı sebeple Türk olmak, yemeği ziyan
etmekten korkmaktır. Göz hakkına, diş kirasına saygıdır Türk olmak. Evindeki
bir kap aşın yarısını tanrı misafirine vermektir. Kendi yerde, misafiri
döşekte yatırmaktır Türk olmak.
Türk olmak, millî maçta ağlamaktır. Ayhan Işık'a, Belgin Doruk'a aşık
olmaktır. Türk olmak, aşkını ölesiye sevmektir. Aşkı için ölmektir,
sevdiceğinin elini bir tez tutamadan, toprağa girmektir.
En güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir. Eşkıyaya türkü yakmaktır,
Türk olmak. Milletine sövmektir, ama başkasına sövdürmemektir,
Türk olmak Yunus'u bilmektir, Aşık Veysel'i sevmektir.
Mevlana'yı, Hacı Bektaş-ı Veli'yi ve Hoca Yesevî –tek bir satırını okumasa
da- yüreğinde taşımaktır.
Türk olmak, saz çaldığında, ney üflendiğinde, kös dövüldüğünde ve kaval
çaldığında, yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir, bir de Yemen
Türküsü'nde...
Hayatın sana verdiklerine '*nasip*', vermediklerine '*kısmet*' demektir.
Her işin '*hayırlısına*' inanmaktır ve '*feleğe*' küfretmektir ve ağlamamak
için çok gülmekten çekinmektir.
Türk olmak, Asya'da batılı, Avrupa'da doğulu diye tepki görmektir. Irk
sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı Yaradandan ötürü sevmektir.
Magazin programları ile dizilerin arasına sıkışsa da, silkinip üzerindeki
ölü toprağını atabilmektir. Türk olmak, mahalle maçı için aynı saatte, on
kişi buluşamazken, milyon kişinin bir araya gelmesidir. Tavla oynarken bile
kavga ederken… milyon kişinin kavga etmeden gösteri yapabilmesidir.
Türk olmak, buhran zamanında Arjantin'de de mağazalar yağmalanırken, daha
ağır buhranda sorumlusuna en ağır cezayı tek bir cam kırmadan sandıkta
kesmektir.
Türk olmak en zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak, en dertli gününde
bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.
Zor iştir Türk olmak.
Türk olmak Anadolu'da her düşen yağmur damlasına hamdetmek, her çıkan başak
için şükretmektir.
Türk olmak, medeniyetler mezarlığı Anadolu'da dik durabilmektir.
Türk'üm diyemeyenlere de büyük Atatürk'ün '*Türkiye Türklerindir!*'
özdeyişini ezberletmektir Türk olmak.